2019.09.21.YEREL YÖNETİMİ DEMOKRATİKLEŞTİRELİM/MAHALLE MECLİSLERİ ÜZERİNE 1-7
YEREL
YÖNETİMİMİZİ DEMOKRATİKLEŞTİRELİM/
DEMOKRATİK
BİR YEREL YÖNETİM YARATALIM
MAHALLE
MECLİSLERİ ÜZERİNE -1
24.08.2019
tarihli (12.) bölümde, 'Kent Konseyi' yönetimine bağlı ve 'kent
konseyinin çalışma gruplarından' birisi olarak kurulabilecek
'Mahalle meclisleri' konusunu ele almış ve özet olarak; kent
konseyi üyelerinin, yaşadıkları yerleşim birimlerinde
(mahallelerinde) var olan 'ortak/toplumsal' ('bireysel' değil)
sorunlarının (örn: çevresel, alt yapı...) bir biçimde çözümünü
sağlamak amacıyla 'kent konseyi yönetimine bağlı' bir örgütlenme
biçimini ('mahalle meclisi') gündeme getirmeleri, bu örgütlenme
biçimini hayata geçirmeleri ve var olan sorunlarını bu
örgütlülük çerçevesinde çözmeye çalışmaları halinde, bu
adımın, (aynı amaca yönelik başkaca ve daha iyi bir örgütlenme
biçiminin olmadığı) öncesi dönemle kıyaslandığında, o
yerleşim biriminde, 'pozitif' bir adım olacağını ve haliyle,
desteklenmesi/içinde yer alınması gerektiğini; ancak, bu 'mahalle
meclisinin 'Var olan toplumun hem merkezi hem de yerel düzeyde
demokratikleştirilmesinin ve Demokratik bir toplum yaratılmasının
temel örgütlenme biçimlerinden birisi olarak (Sol, Sosyalist,
Devrimci, Demokrat ve Yurtseverlerce) önerilen ve tartışılan'
'meclisler' olmadığını, bu iki örgütlenme biçiminin farklı
örgütlenme biçimleri olduklarını... söylemiştik.(Bknz:a.g.y.)
***
Kent
konseyi yönetimine bağlı çalışma gruplarında birisi olarak
kurulması önerilebilecek ve kurulacak bir mahalle meclisi, var olan
ortak/toplumsal sorunların, o yerleşim biriminde yaşayanların,
kendilerinin dışında olduklarını düşündükleri kurum ve
kuruluşlarca (örn: yerel yönetim ve onun organlarınca) ya da
kişilerce değil; asıl olarak, (kent konseyi dolayımıyla da olsa)
kendilerinin aktif olarak içerisinde yer alacakları süreçlerde
kapsamlı ve köklü bir biçimde çözülebileceğini bilince
çıkartması, bu doğrultuda pratikler yaşatması (ya da bunu
başarabilmesi) ve elbette, bu yaşanan sorunlara bir biçimde çözüm
getirebilmesi nedeniyle, önemlidir.
Kent
konseyi üyesi bazı 'mahalle sakinleri' tarafından (tamamen 'iyi
niyetle' ve 'gerekli' olduğuna inanılarak) kurulması öngörülen
ama kurucularıyla sınırlı kalan/kitleselleşemeyen/mahalleliyi
kucaklayamayan (örgütleyemeyen) ya da 'kağıt üzerinde'
kurulduğu ile kalan ve o kurulduğu yerleşim birimindeki
yaşayanların günlük yaşamlarında 'elle tutulur ve gözle
görülür' bir 'araç' haline gelemeyen ya da 'kurulmasıyla yok
olması' bir olan vb.vb... bir 'mahalle meclisi' girişimi ise, hem
kent konseyi ve hem de kurulmasının gündeme getirildiği mahalleli
açısında hiç bir anlam ifade etmez ve dahası, 'örgütlenme'
konusunda 'umutsuzluk' yaratan ve bu duyguyu yaygınlaştıran bazı
olası gelişmeleri tetikler.
***
Halihazırda,
kent konseyini (ilgili yasal mevzuat/yönetmelik nedeniyle) fiilen
yöneten ve yönlendiren 'belediye başkanının', kent konseyi
yönetiminin ya da 'kent konseyinin bir çalışma grubu' olarak
'mahalle meclisini' kuran ve içinde yer alan kent konseyi
üyelerinin/mahalle sakinlerinin bu düzlemdeki inisiyatiflerinin
tamamen dışında; bu düzlemdeki çabalar da dahil olmak üzere,
toplumsal mücadelenin bir aşamasında ('olmazsa olmaz' bir şekilde)
gündeme gelebileceği öngörüsüyle daha bugünden bazı Sol,
Sosyalist, Devrimci, Demokrat ve Yurtseverlerce önerilen,
dillendirilen, teorik açılımları yapılmaya çalışılan
'Meclisler' (Halk, Mahalle, Sokak, Okul, İş yeri...meclisleri) ise,
özellikle ilk başlarda ve bazı yönlerden, yukarıda sözünü
ettiğimiz 'mahalle meclisi' ile 'biçimsel' benzerlikler taşısa
da, özde, çok farklıdır ve asla 'aynı/eş/benzer/aynı içerikte
vb.' olarak ele alınamaz ve değerlendirilemez; farklı bir düzlemde
ele alınması gereken bu 'meclisler', özet olarak ''...bütün
kuralları meclis üyelerince ortaklaşa belirlenen, yetersiz
kaldığında yine aynı meclis üyelerince değiştirilen; tamamen
meclis üyelerine ve kurulduğu yerde yaşayan halka karşı sorumlu
olan; yerel ve merkezi otorite ve de yalnızca mahallede yaşayanlarca
çözülebilmesi olası bütün sorunları kendisine 'iş' edinen bir
örgütlenme biçimidir; yerel düzeyde gerçek bir 'ortak iradeyi' ifade eder.''(Bknz: a.g.y.)
***
Bazı
belediye başkanlarınca, yönetiminde oldukları yerel yönetimin
sınırları içinde var olan sorunların çözümünün
sağlanabilmesinde 'esas alınacak örgütlenme biçimleri' arasında
sayılan ve kurulması teşvik edilen, bazı yerleşim birimlerinde
ise kent konseyi yönetimlerince kurulması doğrultusunda adımlar
atılan ve bazı yerlerde de, bazı kent konseyi üyelerince, farklı
nedenlerle kurulması için çaba sarf edilmesi gerektiği
dillendirilen 'mahalle meclisleri' ile bir başka düzlemde önerilen
ve savunulan 'Meclisler' konusunu, bugünden yarına, '...yaşanacak
olan olası algılama yanlışlıklarını, kafa karışıklıklarını
ve bugünden öngörülemeyecek daha başka sıkıntıları
düşünerek..'(Bknz:a.g.y.), tartışmaya açmak ve tartışmak
gerekiyor.
Haydi
başlayalım !
21.09.2019/Datça
Mehmet
Erdal
YEREL
YÖNETİMİMİZİ DEMOKRATİKLEŞTİRELİM/
DEMOKRATİK
BİR YEREL YÖNETİM YARATALIM
MAHALLE
MECLİSLERİ ÜZERİNE 2
Bugüne
kadar 'Yerel yönetim', 'Belediye meclisi', 'Kent konseyi'...vb.
başlıklar altında tartışırken, gerçekte, yerel düzeyde de
olsa 'Örgüt'ü ve 'Örgütlenme'yi tartışıyoruz; bunun böyle
olduğunun kolayca anlaşıldığını ve bilindiğini düşünüyoruz.
***
Ancak,
'Örgüt'ü ve 'Örgütlenme'yi afaki düzeyde ya da sorunları
yaratan ve bu konumlarını her yolu deneyerek korumaya ve sürdürmeye
çalışanlar açısından değil, tam aksine, içinde yaşanılan
toplumsal düzende var olan sorunlardan mağdur olanlar
açısından tartışmaya ve tartıştırmaya çalışıyoruz; bu
yazıları okuyanlar açısından, bu, bilinen bir şey olmalıdır.
***
Eğer, herhangi bir yerde bir
sorun ya da sorunlar varsa, çok doğal olarak bir de o sorunun ya da
sorunların bir müsebbibi ya da müsebbipleri ve haliyle, bu sorunun
ya da sorunların yarattığı mağduriyetler ve o mağduriyetleri
yaşayan mağdurlar da vardır.
Bu mağdurlar, yaşadıkları bu
mağduriyetlerden kendilerini korumak, etkilerini en aza indirmek
veya bu mağduriyetleri ve dahası buna yol açan kaynağı da
ortadan kaldırmak için bir araya gelmeye çalışıyorlarsa buna
'örgütlenme', bir araya gelip somut bir şeyler yaratabiliyorlar ise,
buna da 'örgüt' diyebiliriz.
Bu çerçevede, mağdurlarca
ve/veya mağdurlar için önerilen ve yaratılmaya/oluşturulmaya
çalışılan bütün örgütlenme biçimleri, önerenlerin
keyfiyetine değil, mağdurların içinde yaşadıkları koşullara
ve bu koşullarda mağdurların neler yapmak istediklerine bağlıdır;
bir başka deyişle,
'örgütlenmek', bir
gereksinimin ve zorunluluğun ifadesidir.
***
Var olan mağduriyetlerin
niteliği, boyutu ve çeşitliliği yaratılacak örgütlenmenin
niteliğini, boyutunu ve çeşitliliğini belirler; bir başka
deyişle, sorun/sorunlar(mağduriyet/mağduriyetler) ile yaratılacak
örgüt/örgütler arasında doğrudan bir ilişki vardır ve bunun
aksi düşünülemez. (İmece'den derneğe, sendikadan partiye kadar
var olan veya yaratılabilecek bütün örgütlenmeler bu
kapsamdadır.)
(Herhangi bir sorunu ya da
sorunları olmayan ya da var olan sorununun tamamen kişisel olduğunu
ve bunu da, bir başkasına gereksinim duymadan kendi başına
çözebileceğini söyleyenler ya da var olan sorunlarını 'kader'
olarak görenler ve haliyle herhangi bir şey yapmayı düşünmeyenler
ya da herhangi bir şey yapmaktan 'sıtma görmüş' gibi korkanlar
ve bu nedenle parmağını bile oynatmaktan kaçınanlar vb. için
burada yazılanlar, elbette geçerli değildir.)
Bu kadar basit...
***
Tartışma konumuz olan 'Mahalle
meclisleri' de, bu çerçevede gündeme gelen ve tartışılması
gereken örgütlenme biçimlerindendir.
28.09.2019/Datça
Mehmet Erdal
YEREL
YÖNETİMİMİZİ DEMOKRATİKLEŞTİRELİM/
DEMOKRATİK
BİR YEREL YÖNETİM YARATALIM
MAHALLE
MECLİSLERİ ÜZERİNE -3
Egelilerin
bildiği ve yaygın olarak kullandıkları, Aydın/Germencik
yöresinin, yörenin özgün şivesiyle söylenen bir 'kargı (kamış)'
tekerlemesi vardır; bilen bilir, çok hoş bir tekerlemedir; 'Gagı
va, gagıcık va/Gagıdan gagıya fak va/Gagı va beli bükülüyo/Gagı
va deli dövülüyo'(Bknz: Google/Ali Nihat Özer-Antoloji.Com).
Tekerleme
içinde Germencik, Umurlu, İmamköy, Erbeyli...kargılarının
birbirinden farklı olduğu ve bu farkların da neler olduğu çok
esprili bir şekilde anlatılır; hiç bir yörenin kargısı
küçümsenmez ama ısrarla, her yörenin kargısının kendine özgü
belirleyici bir özelliği olduğu vurgulanır; bir başka deyişle,
bir kargının hangi yörenin kargısı olduğu, bu özelliğine
bakılarak anlaşılır; afaki varsayımlarla değil...
***
Tartışma
konumuz olan 'mahalle meclisleri' de benzer durumdadır.
***
İster
yerel yönetimin (belediye başkanının), ister yerel yönetimden
(belediye başkanından) görece bağımsız hareket eden kent
konseylerinde kent konseyi yönetiminin 'yukarıdan aşağıya',
isterse mahalle sakini olan bazı kent konseyi üyelerinin
çabalarının ve diretmelerinin sonucu 'aşağıdan yukarıya' doğru
kurulmuş olsun; nasıl kurulmuş olursa olsun; kent konseyi
yönetimine bağlı bir çalışma grubu olarak herhangi bir
mahallede kurulan 'mahalle meclisi', eğer öncesi dönemde, o
mahallede aynı işlevi gören 'eş' ya da 'daha iyi' bir başka
örgütlenme biçimi yok ve haliyle, orada, o güne kadar var olan
bir boşluğu dolduruyor ise; böylesi bir durumda, bu atılan adım,
pozitif bir adımdır.
Haliyle,
önceki bölümlerde de (24.08.2019/17.-21.09.2019/18. bölümler)
yazmıştık; bu 'mahalle meclisleri', desteklenmeli ve içinde yer
alınmalıdır; bunun aksini düşünmek olası değildir.
Yerel
yönetim, mevcut yerel yönetim örgütlenmelerinin ve çalışma
yöntemlerinin görece dışında ve ilerisinde bir yaklaşımın
ifadesi olan bu 'mahalle meclisi' örgütlenmesi ile o mahalledeki
'yerel yönetim ile çözülebilecek' sorunları (mahalleliyi de
sorunların çözüm sürecine katarak) hem daha kapsamlı ve kalıcı
bir biçimde hem de var olan iş yükünü hafifleterek çözmeye
çalışabilir; mahalleli ise, üyesi olduğu ya da 'bizim
meclisimiz' diyerek içselleştirdiği ve varlığını kabullendiği,
haliyle çalışmalarını kah desteklediği kah bilfiil
çalışmalarına katıldığı bu 'mahalle meclisi' ile mahallenin,
yine 'yerel yönetim düzeyinde çözülebilecek' sorunlarının hem
daha kapsamlı ve kalıcı bir biçimde hem de daha kolayca
çözülmesini sağlayabilir.
***
Kent
konseyi yönetiminin bir çalışma grubu anlamında kurulabilecek bu
mahalle meclisi eğer yerel yönetimin, kent konseyi yönetiminin ve
mahalledeki kent konseyi üyelerinin (her üç kesimin) nazarında
'gerekli bir örgütlenme' değilse, bunlardan birisi ya da ikisi bu
örgütlenmeyi 'gereksiz' görüyorsa; öte yandan, bu üç kesimin
'gerekli bir örgütlenme' olarak görmesine ve kurulması için çaba
göstermesine karşın, mahalleli, bu mahalle meclisini, şimdilik ya
da hepten 'gereksiz' görüyorsa; onu, kurucu iradeye karşın (şu
veya bu nedenle) benimsemiyor, kabullenmiyor ve içselleştirmiyor ise;
kuruluşuna ve çalışmalarına farklı biçimlerde destek ve üye
olarak da katılım göstermiyorsa; böylesi hallerde, bu mahalle
meclisi girişimi 'kadük' olmaya mahkumdur.
***
Demokratik
bir yöntemle (kent konseyi yönetimine bağlı) kurulması
başarılacak ve demokratik bir işleyişe sahip olarak çalışmalarını
sürdürecek bir mahalle meclisi ise, gücünü, o mahallede yaşayan
ve var olan toplumsal (şu veya bu ölçüde ortak) sorunlarının
ancak el birliğiyle daha kalıcı, kapsamlı ve kolayca
çözülebileceğine inanan ve bu çerçevede taşın altına elini
koymaya hazır insanlarından alacaktır; bu güç, aynı zamanda,
onun kitleselleşebilmesinin, kalıcılaşabilmesinin ve
çalışmalarından sonuç almasının da asli unsuru olacaktır.
***
Bu
biçimiyle tartışma konumuz olan mahalle meclisi, bütün yetkisini
kent konseyi yönetiminden /kent konseyi yönetmeliğinden ve üyesi
olacak olan mahalleliden alır; kurulma süreci de dahil olmak üzere
mahalleliye ve yanı sıra kent konseyi yönetimine karşı sorumlu
olur; kent konseyi yönetmeliği çerçevesinde çalışmalarını
yürütür; faaliyet alanı, yerel yönetimin çözebileceği ve/veya
çözmesi gereken her türlü sorundur.
***
Bu
mahalle meclisinin niteliği ve bu ayırt edici özellikleri, daha
baştan, kurulmaya başlandığı andan itibaren, kurucu kent konseyi
üyeleri tarafından mahalleliye söylenmek zorundadır.
Bunun
nedeni şudur:
Mahalleli,
mahallesinde kurulacak olan mahalle meclisinin niteliğini, gücünü,
yetkilerini, işlevini...kısacası, bu kurulacak olan mahalle
meclisinin mahalleye 'hayır'mı yoksa 'şer'mi getireceğini;
çalışmalarına karşı çıkmanın mı yoksa destek vermenin mi;
seyirci kalmanın mı yoksa bir biçimde çalışmalarına katılmanın
ve hatta bu katılımı üye olarak yerine getirmenin mi kendisi ve
mahalleli açısından daha doğru olacağını...ilk evvel
kurucularının ağzından duyduğu bilgilerle düşünmeye ve
sorgulamaya başlar; sonrasında, mahallesinde gözünün önünde
olup bitene bakar; kararını verir; konumunu ve tavrını belirler.
Dahası,
mahallesindeki mahalle meclisinin çalışmalarının ve bizatihi
mahalle meclisinin kendisinin süreç içindeki gidişatı
çerçevesinde gündeme gelecek başarının ya da başarısızlığın
nedenlerini, mahalle meclisi ile ilgili birinci ağızdan (kurucu
üyelerden) edindiği ve dağarcığına yerleştirdiği bu bilgiler
ışığında daha sağlıklı bir biçimde yapabilir.
05.10.2019/Datça
Mehmet
Erdal
YEREL
YÖNETİMİMİZİ DEMOKRATİKLEŞTİRELİM/
DEMOKRATİK
BİR YEREL YÖNETİM YARATALIM
MAHALLE
MECLİSLERİ ÜZERİNE -4
Kent
konseyinin bir çalışma grubu olarak kurulması gündeme getirilen
ve kurulmaya başlanan mahalle meclisi, daha baştan, kurucularının
ve mahallelinin zihinlerinde her türlü 'kuşku'dan azade bir
konumda olur; çünkü, kurulmasına çalışılan bu mahalle
meclisi, yasa koyucu tarafından yasal olarak tanımlanmış ve bütün
yerel yönetimlerce kurulması önerilmiş kent konseyinin bir
çalışma grubu olarak kurulmaktadır; haliyle, yasa koyucu (devlet)
tarafından 'meşru'dur; yerel yönetimin (belediye başkanının)
kent konseyine ve mahalle meclisine yaklaşımına bağlı olarak şu
veya bu ölçüde desteğine sahiptir; bir başka deyişle, bu
mahalle meclisi, mahallelinin karşısına, bir anlamda,
devletin,yerel yönetimin ve kent konseyinin gücünü arkasına
alarak, tabir-i caizse, onların gölgesinde çıkar ve çalışmasını
yürütür; bu durum, bazı yönlerden, bu mahalle meclisine, hiç de
küçümsenmeyecek bir avantaj sağlar.
***
Özellikle
yerel yönetimin ve kent konseyinin şemsiyesi altında çalışmalarına
başlayan bu mahalle meclisi, ilk anlarda mahalleliye vereceği
'yerel yönetim arkamızda' imajı ve bilahare var olan sorunların
çözümünde yerel yönetimden göreceği (farklı ölçeklerde de
olsa) maddi (araç-gereç, insan) ve manevi destek ile mahallede 'bir
çekim merkezi' olmayı oldukça kolay başarabilir.
Yerel
yönetimin bu desteği devam eder ve mahalle meclisi de 'ne oldum
delisi' olmadan (mahalleliyle birlikte ve mahalleliyi sorunların
çözüm sürecine katarak var olan sorunları çözme) 'kitle
çizgisini koruyarak çalışmalarını sürdürebilirse, hiç
şüphesiz 'çekim merkezi/çözüm merkezi' olmaya da devam eder.
***
Farklı
yerlerde farklı tarihlerde örneklerine tanık olunduğu üzere, şu
ya da bu nedenle, bir gün, yerel yönetimin (ve haliyle, mevcut kent
konseyi yönetiminin) desteği azalır ya da tamamen kesilirse ya da
yerel yöneticiler değişir ve kent konseyine ilke olarak karşı
olan yenileri yönetime gelirse, evet böylesi bir durumla
karşılaşılırsa, böylesi koşullarda, o güne kadar var olan
mahalle meclisi ya da mahalle meclislerinin 'kaderi' ne olur?
Mahalle
meclisini kendi yaşadığı mahallede kuran kent konseyi üyelerinin
bütün iyi niyetlerine ve (diyelim ki hatasız) çabalarına karşın,
eğer bir gün böylesi bir durum ile karşılaşılırsa, bu mahalle
meclisinin/mahalle meclislerinin ayakta durması ve çalışmalarını
sürdürmesi çok zor, hatta olanaksız olmaz mı?
***
Kent
konseyinin bir çalışma grubu olarak mahallesinde mahalle meclisini
kurmaya çalışan bütün kent konseyi üyeleri, bir gün böylesi
bir durumla karşılaşabileceğini öngörerek ve böylesi bir
durumla karşılaştığında ne yapacağını düşünerek hareket
etmelidir.
Böylesi
bir durumla karşılaşıldığında 'Harç bitti, yapı paydos'mu
denilecek ya da başka bir şey mi?
Evet,
ne denilecek?
***
((Gerçekte,
baştan beri ona 'avantaj' sağlayan (onu 'ayakta tutan') yönü
(yerel yönetimin maddi ve manevi gücünü arkasına alarak ve onun
şemsiyesi altında çalışmasını sürdürmesi), aynı zamanda,
onun 'dezavantaj'lı yönüdür; bir başka deyişle, bu biçimde
kurulan bir mahalle meclisi, bu 'dayanak' (yerel yönetim/kent
konseyi yönetimi) onun arkasında varsa vardır, yoksa yoktur; bu
durum, her şeyin yolunda gittiği normal zamanlarda değil, işlerin
yolunda gitmediği böylesi anlarda gözle görülür ve yaşanılır
bir gerçeklik olur, denebilir mi?))
12.10.2019/Datça
Mehmet
Erdal
YEREL
YÖNETİMİMİZİ DEMOKRATİKLEŞTİRELİM/
DEMOKRATİK
BİR YEREL YÖNETİM YARATALIM
MAHALLE
MECLİSLERİ ÜZERİNE -5
Kent
konseyi, konuyla ilgilenenlerin çok iyi bildiği gibi, tarihsel
olarak, kurulmasına karar verildiği ülkelerde, egemen (muktedir)
olan ('yasa koyucu/devlet' düzeyindeki) güçler tarafından (farklı
ülkelerde var olan biçimleriyle) formüle edilmiş ve
yasalaştırılarak kabul edilmiş bir örgütlenme biçimidir.
***
Egemenler,''...tarihsel
süreç içerisinde farklı zamanlarda, farklı ülkelerde, farklı
kişiler ve kesimlerce...'' eleştirilen yerel yönetimlerin
(Belediyelerin) eleştirilere konu olan eksikliklerini ve
yetersizliklerini, gün gelmiş, kabul etmeye başlamışlar; bu
kabul etmelerinin ve (eleştirenlerin istediği çerçevede değil,
kendilerinin 'yeterli' gördükleri çerçevede) gidermeye
çalışmalarının bir ifadesi olarak 'Ne yapmalı?/Ne yapılabilir?'
sorusunu tartışmaya başlamışlar; nihayetinde, bugün tanık
olduğumuz ve farklı yönleriyle tartışmaya çalıştığımız
kent konseyini bir örgütlenme biçimi olarak formüle etmiş ve
''...bilahare farklı ülkelerde, farklı zamanlarda ve görece
birbirinden farklı biçimlerde...'' yasalaştırarak uygulamaya
geçmişlerdir. (15.06.2019.Bknz: Kent konseyleri üzerine tartışma
notları/2. Bölüm)
***
Sol,
Sosyalist, Devrimci, Demokrat ve Yurtseverlerin örgütlemeye ve
örgütlü bir güç olarak tarih sahnesinde yerlerini almalarını
sağlamaya çalıştıkları mağdurlarla birlikte yönelttikleri
eleştirilerinin bir sonucu olarak egemenlerce gündeme getirilen bu
kent konseyi karşısında ne yapmaları ve nasıl bir tepki
göstermeleri gerekiyor(du)?
Bir
başka deyişle Sol, Sosyalist, Devrimci, Demokrat ve Yurtseverler,
yaşadıkları ülkelerde, kendilerinin bir tartışma konusu olarak
('Savunduğumuz ideolojik ve teorik görüşler açısından doğru
mu ya da yanlış mı?' diyerek) önlerine koymadıkları;
egemenlerce, somut bir olgu olarak gündeme getirilen bu 'kent
konseyi' karşısında nasıl bir tavır ortaya koymalılar(dı) ki
bu tavır 'doğru' ve 'olması gereken' bir tavır olarak algılansın
ve genel kabul görsün(dü)?
***
Bugüne
kadar yaşanılan süreçte, kent konseyi ile ilgili olarak Sol,
Sosyalist, Devrimci, Demokrat ve Yurtsever kişi ve kesimler
arasında, başlıca, 3 farklı yaklaşımın var olageldiği
söylenebilir:
1-
Kent konseyinin, egemen güçlerce, var olan yerel yönetim modelinin
bir biçimde ('sistem/düzen' içinde kalınarak) devam ettirilmeye
çalışılması amacıyla önerildiği ve yasalaştırılarak kabul
edildiği; bu nedenle, ideolojik ve teorik olarak savunulmasının
mümkün olmadığı; reddedilmesi ve 'elimizin tersiyle' bir kenara
itilmesi gerektiği...(Ki, açıkça söylenemese de, kent konseyinin
olmadığı/kurulmadığı yerlerde yaşayan Sol, Sosyalist,
Devrimci, Demokrat ve Yurtseverlerin bu konuda hiç 'kapak
kaldırmamalarının'; kent konseyinin var olduğu yerlerde ise ondan
uzak durmalarının ya da 'kerhen/şeklen' ilgilenmelerinin altında
yatan asıl neden, onlardaki bu yaklaşımın varlığıdır.)
Sol,
Sosyalist, Devrimci, Demokrat ve Yurtseverler tarafından kent
konseyine yöneltilen haklı ve doğru bir eleştirinin ifadesi olan
bu yaklaşım, var olan yerel yönetimin 'Devrimci' alternatifinin
somut olarak ortaya konulamadığı ve yaşanılan bir gerçeklik
haline getirilmediği koşullarda dillerden
düşürülmediğinde ('sığınılacak' bir liman olarak
görüldüğünde), gerçekte, yapılan, 'pasifizmin' bir ifadesi
olan 'Sol lafazanlık'tan başka bir şey değildir. (Eğer, derdimiz,
gerçekte 'örgütsüzlüğü' savunmak ve meşrulaştırmak değilse,
istenilen örgütlenmenin yaratılamadığı koşullarda 'En kötü
örgüt, örgütsüzlükten daha iyidir.' Böylesi koşullarda doğru
olan da, var olan örgütlenmenin içerisine girip çalışmaktır.)
2-
Devlet tarafından kurulması (yasal olarak) öngörülen ve yerel
yönetimler tarafından bir biçimde desteklenerek kurulmaya
çalışılan/kurulan kent konseyinin (ve çalışma gruplarının)
var olan haliyle ya da günlük hayatta bazı istenmeyen sorunlara
yol açan yönlerinin yasal düzeyde düzenlenerek var olmaya devam
edebileceği ve yerel yönetimi ilgilendiren sorunların bu
örgütlenmenin yardımı ile daha kolay çözülebileceği...Başka
bir örgütlenme biçimine gerek olmadığı...(Sol, Sosyalist,
Devrimci, Demokrat ve Yurtseverlerinin etkinliğinin yetersiz olduğu
halihazırdaki koşullarda, bu anlayışın, var olan kent
konseylerinde önemli bir ağırlığa sahip olduğu söylenebilir.)
''
Mevcut (Kapitalist) sistemin/düzenin 'reforme' edilerek devam
etmesinin (hem sistemin önceki dönemine ve hem de 'Sosyalizm'e
göre) 'daha iyi' olacağı...'' düşüncesinin bir yansıması olan
bu yaklaşım, günlük yaşamda tanık olunan bütün 'ilericilik,
radikallik vb.' söylemlerine karşın, özünde, var olan yerel
yönetim modelinin(sistemin/düzenin) devamının savunulmasından
başka bir şey değildir.
(Yerel yönetim tartışmalarında, a-Var
olan yerel yönetimin yanında kent konseyinin olması yeterli midir?
ve b-Var olan yerel yönetimin yerine daha başka bir yerel yönetim
modelinin geçirilmesi gerekli midir? sorularına verilecek yanıtlar
can alıcıdır;turnusol kağıdı, gibidir.)
3-
Evet '' 'Kent Konseyi', var olan Yerel yönetimin yetersizliklerinin
eleştirisi üzerinde yükselmiş ve bu yetersizliklerin
giderilebilmesi çerçevesinde (yani somut bir gereksinime bağlı
olarak) tarih sahnesine çıkmış ve önerilmiş...'', tir,
dolayısıyla ''...var olan 'Temsili Demokrasi'nin (Belediye
yönetimlerinin) 'daha demokratik' (katılımcı, şeffaf, çok sesli
vb.) bir yönde evrilmesine/ dönüşmesine katkıda bulun''an ''
'pozitif' bir öneri ve 'örgütlenme biçimi' olarak kabul edilmeli,
haliyle sahiplenilmelidir.'' (Bknz:a.g.y)
Evet,
halihazırda yürürlükte olan ilgili yönetmeliklere göre,
ülkemizde var olan kent konseylerinin oldukça 'biçimsel/şekli'
(adeta 'ucube') bir örgütlenme biçimi olarak tanımlandığı;
pek çok yönden, mutlaka ve acilen yeniden tanımlanmaya gereksinimi
olduğu; bunun yapılabilmesine bağlı olarak daha işlevsel
olabileceği de...söylenebilir.
Ama,
evet ama, bu da yeterli değildir.
Kent
konseylerini kuran ve ona destek veren yerel yönetimlerin (Belediye
başkanlarının) şu veya bu nedenle desteklerini çektikleri ya da
yerel yönetime (Belediye başkanlığına) kent konseyine (ve alt
çalışma gruplarına) karşı olan yenilerinin seçildiği; var
olan kent konseyinin (ve alt çalışma gruplarının), kurulu
oldukları yerde yaşayan yurttaşların sorunlarını çözmekte
yetersiz kaldıkları ve yurttaşlarca bunun yüksek sesle
dillendirildiği; demokratik bir toplumsal mücadelenin yükseldiği
ve yurttaşların var olan taleplerinin yerel düzeyden merkezi
otoriteye yöneldiği, yerel ve merkezi sisteme yönelik taleplerinin
iç içe geçtiği..vb.vb. hallerde ne önerilecektir ve neden
önerilecektir?
İşte,
'zurnanın zırt dediği yer', tam da burasıdır.
Böylesi
durumlarla karşılaşıldığında 'Harç bitti, yapı paydos!' mu
denilecek ve 'evlere' dönülecektir ya da tam aksine, bugünden de
dillendirilen, savunulan ve önerilen örgütlenme biçimlerinin
yaşama geçirilmesine mi çalışılacaktır? Ve bu örgütlenmeler,
hangi yaklaşımın somut bir ifadesi olacaktır?
Bir
başka deyişle, kent konseyi yokken ya da varken, yurttaşların
sorunlarının çözümünde yetersiz kalındığı hallerde 'Ne
yapalım? Elimizden başka bir şey gelmiyor' mu denilecek ya da
''...yaşayan her bireyi '' yerel yönetimin ''sahibi birer özne
olarak gören ve var olan sorunları onlarla birlikte çözmeye
çalışan, bunu sağlamanın yol ve yöntemlerini bulan ve
uygulamaya sokan;...'' yeni ve bugün var olandan farklı bir yerel
yönetim modelinin temelini de oluşturan 'Meclisler'mi gündeme
getirilecektir?(Datça'da Nasıl Bir Yerel Yönetim
İstiyoruz?/Birleşik haziran Hareketi-Datça)
Evet,
ne yapılacaktır?
3.yaklaşıma
göre, yapılması gereken, 'Söz, Yetki ve Karar hakkının'
yalnızca yurttaşlarda olacağı 'Meclisler'i (İş yeri, Fabrika,
Okul, Sokak, Cadde, Mahalle; Gençlik, Kadın, Emekli,
Aydın-Sanatçı...vb.) yaşanılır bir gerçeklik haline getirmeye
çalışmak olmalıdır.
''Evet,
günlük yaşamımızda tanık olunan sorunların köklü ve kalıcı
çözümü bu anlayıştadır, bize gerekli olan budur ve işin sırrı
da buradadır.''(Datça'da Nasıl Bir Yerel Yönetim
İstiyoruz?/Birleşik Haziran hareketi-Datça)
(Kent
konseyi yönetimine bağlı ve onun alt çalışma gruplarından
birisi olarak kurulacak olan 'Mahalle meclisleri', bu çerçevedeki
bir örgütlenme biçimi değildir.)
***
Öyleyse,
her şeyin yolunda gittiğinin var sayıldığı süreçte de, 3.
yaklaşımın dilinin açık ve net olması; 'ayırt edici' yönlerini
vurgulaması ve bunun nedenlerini ortaya koyması gerekir.
Şimdi,
tartışma konumuz olan 'Mahalle meclisleri' özelinde, tam da bu
noktadayız.
19.10.2019/Datça
Mehmet
Erdal
YEREL YÖNETİMİMİZİ DEMOKRATİKLEŞTİRELİM/
DEMOKRATİK
BİR YEREL YÖNETİM YARATALIM
MAHALLE
MECLİSLERİ ÜZERİNE -6
'Kent
konseyi' gibi 'Kent konseyi' bünyesinde kurulabilecek 'Mahalle
meclisleri' de Sol, Sosyalist, Devrimci, Demokrat ve
Yurtseverler'in, kendilerinin, 'doğru mu ya da yanlış mı?' diye
tartışmak için önlerine koydukları 'teorik bir önerme' değil;
iradeleri dışında gündeme getirilen ve haliyle 'somut bir olgu'
olarak ele aldıkları ve tartıştıkları bir örgütlenme
biçimidir.
Öncelikle,
bunu bilmek gerekiyor.
***
Bu
'Mahalle meclisleri', tıpkı bir parçası oldukları 'Kent
konseyleri' gibi, kuruldukları yerlerdeki bazı nedenlere bağlı
olarak, görece birbirinden farklı özellikler gösterebileceklerdir;
ama bu, kimseyi yanıltmamalıdır; bu farklılıklar öze ilişkin
olmayacaktır, göreceli olacaktır; bu konumdaki bütün 'Mahalle
meclisleri', özde, aynı olmak zorundadırlar; çünkü, aksi bir
durum, (hepsi de aynı yönetmelik çerçevesinde kurulan 'Kent
konseylerinin birer alt organı olacağı için) olası değildir.
Hiç
şüphesiz, bu düzlemdeki 'Mahalle meclisleri', kurulmasının
önerildiği yerlerde önerildiği ya da kurulmaya
çalışıldığı/kurulduğu yerlerde ise var olan halleriyle somut
olarak ele alınmalı ve tartışılmalıdır; doğru olan budur.
***
Yasa
koyucu tarafından 2006 yılında çıkarılan ve 2009 yılında da
güncellenen 'Kent konseyi yönetmeliğinde açıkça tanımlanmasa
da (farklı yerel yönetimler tarafından kurulması) gündeme
getirildiğinde ('Kent konseyinin ruhuna uygun bir öneri olduğu
için) hiç de yadırganmayan bu 'Mahalle meclislerinin, var olan
yönetmeliğin 'ruhu' esas alınarak kurulması halinde, 'Kent
konseyinin mahalle özgülündeki bir 'izdüşümü' olması
kaçınılmazdır.
Hal
böyle olunca, 'Kent konseyi' için yapılan bütün
değerlendirmelerin ve yöneltilen eleştirilerin, özü itibarıyla,
bu konumdaki 'Mahalle meclisleri' için de geçerli olduğu/olacağı
söylenebilir.
***
Yeterince
anlaşılamadığı ve bilince çıkarılamadığı için, ikide bir
yazıp duruyoruz; tarihsel olarak 'Kent konseyi', var olan yerel
yönetimlerden şikayetçi olan mağdurların dile getirip durdukları
eksikliklerin ve yetersizliklerin egemenlerce/devletçe/yasa
koyucularınca bir biçimde (mağdurların istedikleri biçimde
değil, kendi uygun gördükleri ölçüde) karşılanmaya
çalışılmasının bir ifadesi olarak gündeme getirilmiş ve
yasalaştırılmış bir örgütlenme biçimidir; haliyle, bir bütün
olarak, var olan yerel yönetimin 'alternatifi' olarak değil,
'yardımcısı/var olan boşluğu doldurmaya aday' (düzen/sistem
içi) bir örgütlenme biçimi olarak tasarlanmış, formüle edilmiş
ve bu çerçevede (ilgili yönetmelikle) yasal bir statüye
kavuşturulmuştur.
Dahası,
ülkemizdeki siyasi iktidar/yasa koyucu, 2005 tarihinde 5393 sayılı
Belediyeler yasasının 76. maddesinde kabul ettiği kent konseyine
2006 yılında ilgili yönetmeliği çıkarırken ve bilahare 2009
yılında bu yönetmeliği güncelleştirirken (ülkemizde bu
örgütlenme biçiminin gerekliliğine inanmamanın ama muhtelif
nedenlerle kabul etmek ve yasalaştırmak zorunda kalmanın sonucu
olsa gerekir) oldukça 'içten pazarlıklı' davranmış; başka
ülkelerde tanık olunan benzerlerinin çok gerisinde, merkezi
otoritenin denetiminde ve yerel otoritenin fiili yönetiminde
'bürokratik, şekli/biçimsel' ve tabir-i caizse 'ucube' bir 'Kent
konseyi' tanımlaması yapmıştır.
Bir
başka deyişle, yasa koyucu, ilgili yönetmeliği çıkarırken,
adeta, yasallaştırdığı ve ülke genelinde kurulmasını önerdiği
'kent konseyinin, gerçekte, kurulmasını ve kurulduktan sonra da,
doldurmaya aday olduğu (tarihsel olarak kurulmasının nedeni olan)
boşluğu doldurmasını değil; kurulup kurulmamasının keyfiyete
tabi olmasını; kurulsa bile işlevsizleşmesini; bir hevesle ve
'toplumsal ideallerle' içinde yer alanların ve çalışmak
isteyenlerin 'bürokratik' mekanizma içinde boğulup gitmesini,
canından bezmesini, yılmasını ve giderek uzaklaşmasını; ya
merkezi otoritenin denetiminde ve yerel yönetimin/otoritenin fiili
yönetiminde (onun istediği ve onayladığı çerçevede) çalışmayı
kabullenmesini ya da bu tür girişimden uzak durmasını ve haliyle
bu girişimin gerekçesi olan 'toplumsal' (demokratik, katılımcı
ve şeffaf...yerel yönetim) ideallerinin gerçekleştirilmesi
hayallerini 'rafa kaldırmasını; daha açık ifade etmek
gerekirse, 'Kent konseyinin kurulmasından çok
kurulmamasını...amaçlamış gibidir.
***
Bırakın
'Kent konseyinin' tarihsel olarak ortaya çıkış öyküsünü
araştırmayı ve öğrenmeyi, yerel yönetimin yasal dayanaklı
'Gelin, katılın ve çalışın!' çağrısı üzerine bir hevesle
içinde yer aldıkları örgütlenmenin yasal çerçevesini çizen
ilgili yönetmeliği bile okumayan/okuma gereği duymayan ve bilahare
tanık oldukları gelişmeler karşısında ise şaşkın bir biçimde
sessizce kendi kabuğuna çekilen katılımcıların, gerçekte, daha
baştan, yukarıda özetlediğimiz bu gerçeği bilmeleri ve bunu
bilerek çalışmalara katılmaları elzemdir.
***
İşte,
'Kent konseyi'ne bağlı olarak kurulacak bir 'Mahalle meclisi' de,
eğer 'Demokratik' ve örgütlenmesi istenen yurttaşları sürecin
öznesi olarak gören ve kabul eden 'Katılımcı' bir bakış
açısının değil, 'statükocu/yasalcı' ve 'bürokratik' bir bakış
açısının ürünü olarak önerilir ve mahallelerde kurulmaya
çalışılırsa, tıpkı bağlı olduğu örgütlenme biçimi gibi
'bürokratik, şekli/biçimsel' olmak...zorundadır.
***
Her
koşulda, böyle bir 'Mahalle meclisi' kurulabilir mi? Eğer kurulmak
isteniyorsa, evet!
Peki,
böyle kurulacak bir 'Mahalle meclisi' iş yapar mı? Merkezi
otoriteyle ve özellikle de yerel yönetimle/otoriteyle işbirliği
yaptığı ve 'uyumlu' çalıştığı sürece evet; ama, bir yere
kadar!
Sol,
Sosyalist, Devrimci, Demokrat ve Yurtseverler böyle kurulan bir
'Mahalle meclisi' içine girip çalışabilirler mi? Evet,
çalışabilirler! Çalışmalıdırlar da!
Peki,
böyle kurulan/kurulması önerilen bir 'Mahalle meclisini' teorik
olarak savunabilirler mi? Elbette, hayır!
Neden?
Çünkü,
onların savundukları başka bir 'Mahalle meclisi' vardır ve o
meclis, o mahallede yaşayan ve gönüllüce bu meclis çalışmalarına
katılan özgür bireylerden oluşur; yalnızca mahalleliye hesap
verir; mahallede yaşayan yurttaşların yaşamlarını ilgilendiren
her konuda söz, yetki ve karar alma hakkı yalnızca ona aittir;
onun üzerinde başkaca bir güç, haliyle çözemeyeceği (elbette
sahip olduğu güç ve olanaklar ölçüsünde) hiç bir sorun
yoktur.
O,
en alt düzeydeki 'yerel iktidar organı'dır.
26.10.2019/Datça
Mehmet
Erdal
YEREL
YÖNETİMİMİZİ DEMOKRATİKLEŞTİRELİM/
DEMOKRATİK
BİR YEREL YÖNETİM YARATALIM
MAHALLE
MECLİSLERİ ÜZERİNE -7
Kent
konseyine bağlı 'Mahalle meclisleri' kurma önerisini gündeme
getiren ve bu doğrultuda girişimlerde bulunan 'sosyal demokrat'
nitelikli belediye başkanlarının ve/veya kent konseyi yürütme
kurulu üyelerinin 'Sol' kültürden ve Sol'un geçmişteki mahalle
çalışmalarından etkilendiğine; bu etkilenmenin bir sonucu olarak
'Sol'a ve Sol'un uygulamalarına öykünmeye çalıştıklarına ve
bu öykünmenin bir sonucu olarak da bu öneriyi gündeme
getirdiklerine hiç şüphe yoktur.
***
('Bürokratik
sosyalizm'i savunanlar ve 'Sol lafazanlar' dışındaki) 'Sol'
açısından (Siyasi hareketlerin, mahallelerde, 'siyasi çalışmanın
bir parçası' anlamında ilk adımda kurmaya çalıştıkları
'Mahalle komitesi' değil) 'Mahalle meclisleri', çok kısa olarak
özetlemek gerekirse; mahalleli yurttaşların özgür iradeleriyle
bir araya gelecekleri ve var olan sorunlarını birlikte tartışmak,
çözüm yollarını bulmak ve bu doğrultuda adımlar atmak da dahil
olmak üzere ortak yaşamlarına dair her konuda söz, yetki ve karar
alma haklarını kullanabilecekleri; toplanma, tartışma, karar alma
ve alınan kararları hayata geçirme süreçlerinde uymaları
gereken bütün kuralları kendilerinin belirleyecekleri ve gerekli
hallerde gerekenleri değiştirebilecekleri ve yerlerine yenilerini
koyabilecekleri; kendileri ve mahalleli yurttaşlar dışında
kimseye hesap vermek zorunda olmayacakları yerlerdir.
Mahalle
meclisleri, 'Sol' açısından, savunulan ve ülkemizde yaşanılan
bir gerçeklik haline getirilmeye çalışılan 'Demokrasi'
mücadelesinin 'olmazsa olmaz'ı ve tabiri caizse, 'vücut bulmuş' halidir.
Bu
nedenle masa başında değil, 'Demokrasi' mücadelesinin içinde yer
alanlar tarafından mücadelenin yürütüldüğü süreçte bir
biçimde gündeme getirilerek (mücadelenin bir sonucu olarak)
kurulmaya başlanabilir; mücadelenin gelişmesine bağlı olarak da
farklı biçimlere bürünerek ileriki aşamalara evrilebilir ya da
geriler...ve bir sonraki 'bahar'da da, topraktan fışkıran çiçekler
gibi yeniden gündeme gelirler ve boy vermeye başlarlar.
***
'Sol'un
savunduğu ve önerdiği bu 'Mahalle meclisi' ile kent konseyinin
bünyesindeki bir örgütlenme biçimi olarak kurulması öngörülen
'Mahalle meclisi' arasında 'ad' ve bazı biçimsel benzerlikler
dışında 'öz'e ilişkin herhangi bir ortak ya da benzer yönün
olduğu söylenemez.
Demokrasi
mücadelesinde aktif olarak yer alan mahalleli yurttaşların
'iradesini/örgütlü gücünü' ifade eden 'Mahalle meclisi' ile
(tabir-i caizse) 'icazetli' bir örgütlenme biçimi olan kent
konseyinin bünyesinde 'icazetlinin icazetlisi' olarak kurulması
öngörülen 'Mahalle meclisi', birbirinden çok farklı iki ayrı
düzlemde kurulması öngörülen (birbirinden çok farklı) iki
örgütlenme biçimidir.
Bu
kadar açık ve net!
***
Peki,
'Sol'dan etkilenmenin ve 'Sol'un mahalle çalışmalarına öykünmenin
bir sonucu olarak 'sosyal demokrat' belediye başkanlarınca ve/veya
kent konseyi yürütme kurulu üyelerince gündeme getirilen 'kent
konseyine bağlı mahalle meclisinin kurulma sürecinde izlenecek
yöntem konusunda ne öneriliyor?
- 'Sol'un mahalle/kitle çalışmalarında izlediği yola (kabaca da olsa) benzer bir biçimde (Mahalleliyle oturup konuşma, bu örgütlenme biçiminin gerekliliğini anlatma ve tartışma, kurulma sürecine her aşamada ve her yönüyle katılımlarını sağlama vb.) bir yol mu?
- 1944 yılında Ankara valisi olan Nevzat Tandoğan'a atfedilen 'Bu ülkeye komünizm gelecekse, onu da biz getiririz!' (Bknz: Google) söyleminde simgeleşen 'Kendini her şeye muktedir gören ve kendisinin her şeyi en iyi bildiğini sanan' bir yaklaşım mı?
- Ya da...???
Hangisi?
***
İşte
bu da, tartıştığımız 'kent konseyine bağlı mahalle meclisi'
kurulması önerisinin yapıldığı yerde tanık olunabilecek ve
haliyle tartışılabilecek (hiç şüphesiz, tartışılması da
gerekli olan) bir şeydir.
(Şimdilik,
bu kadar!)
02.11.2019/Datça
Mehmet
Erdal
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder