24 Aralık 2019 Salı

2019.01.20.DAHA NELER GÖRECEĞİZ -3

  Hiç yorum yok

     DAHA NELER GÖRECEĞİZ?...-3
     Kendisini Sol, Sosyalist, Devrimci, Demokrat vb. olarak tanımlayan bireylerin, çevrelerin, grupların, partilerin vb. ezici çoğunluğunun, Yerel Seçim sürecinin başladığı ilk andan itibaren 'açık' ya da 'örtük' bir biçimde, hem CHP'nin HDP dahil solundaki kesimlerle ittifak yapması hem de her ihtimali düşündüklerinden olsa gerek, her nerede yaşıyorlarsa orada, CHP'nin 'Sol' tanımlamasına yakın özelliklere sahip kişileri aday göstermesi gerektiğine dair yazıp çizdikleri biliniyor.
     ***
     Halbuki 31 Mart'ta yapılacak olanın 'Genel' değil 'Yerel Seçim' olduğu ve haliyle ülke geneline yönelik ve hele böylesi 'soyut' bir 'Birlik' çağrısının yapılamayacağı; yapılırsa karşılık bulmayacağı; yaşanan süreçte yapılacak 'Birlik' çağrısının, her yerin kendi gerçekliğinde, özde (somut program ve ilkeler) aynı olmakla birlikte görece farklı özellikler taşıyacağının bilinmesi gerekiyordu.
     Keza, bu kesimin her birinin veya oluşturduklarını söyledikleri yapıların bugün içinde bulunduğu durum ve yine, aralarında görece farklılıklar olsa da CHP'ye yönelik 'Ulusalcı, Kemalist, Sağcı vb.' çerçevesindeki nitelendirmeleri herkesin bildiği bir şeydi; hal böyleyken, bu durumdakilerin böyle gördükleri CHP'den beklentilerine uygun kişileri 'aday' gösterebileceğini 'umut' etmeleri ve bunu dillendirmeleri, gerçekte, hayal kurmaktan başka bir şey değildi...
     ***
     CHP'ye bu 'Birlik' çağrısı yapanların ve ondan, kendilerince tanımladıkları çerçevede 'aday' göstermesini bekleyenlerin, içlerinden bazılarını veya bazı yerleri dışarıda tutarak devam edersek, bu çağrı ve beklentilerinin yanı sıra veya bütün bunlara hiç bir gereksinim duymadan, sahip oldukları kimliklerine ve bu çerçevedeki siyasal/toplumsal iddialarına uygun bir Yerel Seçim çalışması yapmamaları, aday gösterme biçiminden var olan sorunların çözümüne kadar görüşlerini ortaya koymamaları, kısacası günlük hayatta var olmaya çalışmamaları anlaşılır gibi değildi...(Hala da öyle...)
     ***
     İçinde bulunulan süreçte herkesçe ve her kesimce söz konusu edilecek ve her gün tartışılacak olan şeyler; yaşadığımız yerler, nasıl bir yerel yönetim istediğimiz, sorunlarımız, çözümleri ve kısacası kendi hayatlarımıza dair şeylerdi.
     Birey, çevre, grup, parti vb. hangi konumda bulunursa bulunsun, yaşayan ve hele hele eşitleri arasında iddialı olduğunu düşünenlerin ve dillendirenlerin, doğrudan kendilerini ilgilendiren konularda hiç bir şey söylememeleri, şu veya bu nedenle bunu kendileri dışındaki birinden veya birilerinden beklemeleri, onlara havale etmeleri ve dahası tamamen kabuklarına çekilmeleri...aklın alacağı bir şey değildi.
     ***
     Süreç ilerledikçe tablo netleşmeye başladı.
     CHP, açıkça kamuoyuna duyurmadığı ama kendi bildiği gerekçelerle yüzünü 'Sağa' döndü; Sol içerikli 'Birlik' çağrılarını duymamazlıktan geldi ve İYİ PARTİ+ SAADET PARTİSİ ile (bazı yerler haricinde) başka bir 'Birlik' oluşturmaya çalışarak yürümeyi tercih etti; kendine has özellikleri olan birkaç yer dışında, beklentilere uygun olmayan adayları 'atama' yoluna gitti; öte yandan, süreç ilerledikçe, 'Cumhur İttifakı'nın öyle kolay kolay pes etmeyeceğini işaret eden 'hayali seçmenler' vb. gelişmeler ülkenin pek çok yerinde boy göstermeye başladı...
     Yukarıda ifade edilen çerçevede CHP'ye 'birlik' ve/veya 'uygun aday' gösterme çağrısı yapanların bir kısmı, bu gelişmeler üzerine (sanki mevcut koşullarda aksi doğrultuda bir gelişme olabilirmiş ve bu çook önceden görülemezmiş gibi) bu kez 31 Mart'ta 'sandığa gitmemekten, oy kullanmamaktan, bu 'suça' ortak olmamaktan, boykottan..' vb. söz etmeye başladılar.
     Ne diyelim?
     Bazıları normal olanı ve kendi hayatlarına dair konularda kendilerinden bekleneni yapmaya çalışmak yerine, 'ifrat' ile 'tefrit' arasında gidip-gelmeyi tercih etti...ediyor.
     Şimdi, tam da bu noktadayız...
     22.01.2019/Datça
     Mehmet Erdal

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder