2019.01.20.DAHA NELER GÖRECEĞİZ -3
DAHA NELER GÖRECEĞİZ?...-3
Kendisini Sol, Sosyalist,
Devrimci, Demokrat vb. olarak tanımlayan bireylerin, çevrelerin,
grupların, partilerin vb. ezici çoğunluğunun, Yerel Seçim
sürecinin başladığı ilk andan itibaren 'açık' ya da 'örtük'
bir biçimde, hem CHP'nin HDP dahil solundaki kesimlerle ittifak
yapması hem de her ihtimali düşündüklerinden olsa gerek, her
nerede yaşıyorlarsa orada, CHP'nin 'Sol' tanımlamasına yakın
özelliklere sahip kişileri aday göstermesi gerektiğine dair yazıp
çizdikleri biliniyor.
***
Halbuki 31 Mart'ta yapılacak
olanın 'Genel' değil 'Yerel Seçim' olduğu ve haliyle ülke
geneline yönelik ve hele böylesi 'soyut' bir 'Birlik' çağrısının
yapılamayacağı; yapılırsa karşılık bulmayacağı; yaşanan
süreçte yapılacak 'Birlik' çağrısının, her yerin kendi
gerçekliğinde, özde (somut program ve ilkeler) aynı olmakla
birlikte görece farklı özellikler taşıyacağının bilinmesi
gerekiyordu.
Keza, bu kesimin her birinin veya
oluşturduklarını söyledikleri yapıların bugün içinde
bulunduğu durum ve yine, aralarında görece farklılıklar olsa da
CHP'ye yönelik 'Ulusalcı, Kemalist, Sağcı vb.' çerçevesindeki
nitelendirmeleri herkesin bildiği bir şeydi; hal böyleyken, bu
durumdakilerin böyle gördükleri CHP'den beklentilerine uygun
kişileri 'aday' gösterebileceğini 'umut' etmeleri ve bunu
dillendirmeleri, gerçekte, hayal kurmaktan başka bir şey
değildi...
***
CHP'ye bu 'Birlik' çağrısı
yapanların ve ondan, kendilerince tanımladıkları çerçevede
'aday' göstermesini bekleyenlerin, içlerinden bazılarını veya
bazı yerleri dışarıda tutarak devam edersek, bu çağrı ve
beklentilerinin yanı sıra veya bütün bunlara hiç bir gereksinim
duymadan, sahip oldukları kimliklerine ve bu çerçevedeki
siyasal/toplumsal iddialarına uygun bir Yerel Seçim çalışması
yapmamaları, aday gösterme biçiminden var olan sorunların
çözümüne kadar görüşlerini ortaya koymamaları, kısacası
günlük hayatta var olmaya çalışmamaları anlaşılır gibi
değildi...(Hala da öyle...)
***
İçinde bulunulan süreçte
herkesçe ve her kesimce söz konusu edilecek ve her gün
tartışılacak olan şeyler; yaşadığımız yerler, nasıl bir
yerel yönetim istediğimiz, sorunlarımız, çözümleri ve kısacası
kendi hayatlarımıza dair şeylerdi.
Birey, çevre, grup, parti vb.
hangi konumda bulunursa bulunsun, yaşayan ve hele hele eşitleri
arasında iddialı olduğunu düşünenlerin ve dillendirenlerin,
doğrudan kendilerini ilgilendiren konularda hiç bir şey
söylememeleri, şu veya bu nedenle bunu kendileri dışındaki
birinden veya birilerinden beklemeleri, onlara havale etmeleri ve
dahası tamamen kabuklarına çekilmeleri...aklın alacağı bir şey
değildi.
***
Süreç ilerledikçe tablo
netleşmeye başladı.
CHP, açıkça kamuoyuna
duyurmadığı ama kendi bildiği gerekçelerle yüzünü 'Sağa'
döndü; Sol içerikli 'Birlik' çağrılarını duymamazlıktan
geldi ve İYİ PARTİ+ SAADET PARTİSİ ile (bazı yerler haricinde)
başka bir 'Birlik' oluşturmaya çalışarak yürümeyi tercih etti;
kendine has özellikleri olan birkaç yer dışında, beklentilere
uygun olmayan adayları 'atama' yoluna gitti; öte yandan, süreç
ilerledikçe, 'Cumhur İttifakı'nın öyle kolay kolay pes
etmeyeceğini işaret eden 'hayali seçmenler' vb. gelişmeler
ülkenin pek çok yerinde boy göstermeye başladı...
Yukarıda ifade edilen çerçevede
CHP'ye 'birlik' ve/veya 'uygun aday' gösterme çağrısı yapanların
bir kısmı, bu gelişmeler üzerine (sanki mevcut koşullarda aksi
doğrultuda bir gelişme olabilirmiş ve bu çook önceden
görülemezmiş gibi) bu kez 31 Mart'ta 'sandığa gitmemekten, oy
kullanmamaktan, bu 'suça' ortak olmamaktan, boykottan..' vb. söz
etmeye başladılar.
Ne diyelim?
Bazıları normal olanı ve kendi
hayatlarına dair konularda kendilerinden bekleneni yapmaya çalışmak
yerine, 'ifrat' ile 'tefrit' arasında gidip-gelmeyi tercih
etti...ediyor.
Şimdi, tam da bu noktadayız...
22.01.2019/Datça
Mehmet Erdal
Mehmet Erdal
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder