2019.08.23.TÜRKİYENİN GELECEĞİ VE SOL PANELİ ÜZERİNE
'TÜRKİYE'NİN GELECEĞİ ve SOL'
PANELİ ÜZERİNE
Nasıl bir formatta yapılacağı
ve kimlerin katılacağı üzerine uzun bir süredir (Datça Haziran
Meclisinde) tartışması yapılan panel, 22.08.2019 günü saat
20.45'de (15 dakikalık bir gecikmeyle) CHP İstanbul İl başkanı
Canan Kaftancıoğlunun ve ÖDP Başkanlar Kurulu üyesi, aynı
zamanda BirGün gazetesi/YOL dergisi yazarı Önder İşleyen'in
katılımıyla yapıldı.
Başından itibaren işin içinde
(bir biçimde) yer alan birisi olarak, panel ile ilgili şu notları
paylaşabilirim:
**Bir turizm beldesi olan Datça'da
(hareketliliğin asıl olarak 'İç turizm'den kaynaklandığı
düşünülürse) panel tarihinin, geriye (eve, işe) dönüşlerin
başladığı tarihten hemen öncesi günlere denk getirilmesi
gerekiyordu ve bu, doğrulandı.
**31 Mart 2019 (+23 Haziran) yerel
seçim sonrası, ülkemizde 18 yıldır var olan politik, psikolojik
vb. hava değişmeye yüz tutmuştu; bu nedenle, bundan böyle,
herhangi bir yerde yapılabilecek panellerde, söyleşilerde vb.
artık yeni yüzlere; bu yeni dönemde, bu dönüşüm sürecinde
toplumun beklentilerine yönelik söyleyecek sözü ve anlatacak
hikayesi olanlara; topluma umut verebilecek ve bu umudu canlı
tutabilecek...kadınlara ve erkeklere yer vermek, toplumun önüne
bunların çıkmasını sağlamak gerekiyordu; 31 Mart/23 Haziran
2019 İstanbul 'başarı' hikayesinin aktif ve etkin isimlerinden
Canan Kaftancıoğlu ve BirGün gazetesinde nicedir bu doğrultuda
yazılar yazan, önermelerde bulunan, eleştirilerini sıralayan
Önder İşleyen bu teze çok uygun isimlerden ikisiydi ve ikisine de
teklif götürüldü; ikisi de Datça Haziran Meclisinin bu
teklifini geri çevirmeyip kabul ettiler.
Toplantıya katılım, özellikle
Canan Kaftancıoğluna panel öncesi ve panel sonrası ilgi,
panelistlerin söylediklerine tepki, panel sonrası farklı
ağızlardan dile getirilen kısa değerlendirmeler... bu düşüncenin
ne kadar doğru olduğunun kanıtıdır.
**Yapacakları panele ' yaparız,
olur' diye yaklaşmayan Datça Haziran Meclisi üyelerinin
belediyeyi, CHP İlçe Örgütü'nü, CHP gençlik kollarını sürece
aktif olarak dahil etmek istemeleri ve bunun karşılıksız
kalmaması; belediyenin ve CHP İlçe Örgütü'nün alkışlanacak
destekleri ve katkıları; Hazirancıların, istisnasız bütün
savunucularının özverili ve klasik bir panel çalışmasının
boyutunu aşan çalışmaları; hepsi bir arada, bu panelin herkesçe
bilinir olmasını ve akın akın amfi-tiyatroya gelinmesini mümkün
kıldı.
**Baştan öngörülemeyen, hiç
şüphesiz istenmeyen ve asla onaylanamayacak bir iki aksaklık
dışında panel, baştan sona büyük ölçüde başarılıydı;
maksat hasıl oldu...
ÖNDER İŞLEYEN: Panelin ilk
bölümünde ilk konuşmacı olan Önder İşleyen, bu paneli
'Heyecan verici bir buluşma' olarak nitelendirdikten sonra 'Zor
günler belki biraz geride kaldı ama zorlu mücadele bizi bekliyor'
diye söze başladı. Önder İşleyen'e göre, bu 'zorlu mücadele
içerisinde hep birlikte mücadeleye devam'
edecektik/etmeliydik.'Güzel günler, zorlu mücadelelerin sonucunda
olur, diye bir söz var'dı. 'AKP faşizmi 16 Nisan'da ve 31 Mart'ta
iki kez yenilgiye uğratıl..'mıştı. 'AKP, 12 Mart'tan ve 12
Eylül'den daha beter bir biçimde, tam 18 yıldır bu ülkeyi teslim
almaya çalışıyor..'du. 'Toplum, buna karşı direniyor..'du.
Ö.İşleyen, 'Biz, teslim olmayacağımızı ve bir gün bunu
aşacağımızı söyledik.31 Mart'ta aştık.' diye devam
etti.'Aslında 31 Mart ve 23 Haziran'da AKP iktidarı önemli bir
yenilgiye uğramıştı ve bu, Türkiye için önemli bir eşikti.'
Ö.İşleyen'e göre 'Aslında 31
Mart ve 23 Hazirana giderken 'Türkiye'de bu şekilde bir şey
değişmez' şeklinde, sol içinde de, toplumsal muhalefet içinde de
çeşitli yaklaşımlar, anlayışlar gelişti'. Bugün ise 'AKP'ye
hayır diyen kitlenin moral üstünlüğünü ele geçirdiği,
iktidarın ise giderek çözülmeye başladığı bir sürecin
içerisindey'dik.'Siyasal İslam'ı tamamen nasıl yeneceğimizi
konuşmanın tam zamanı'ydı.'Biz 'Siyasal İslamcı rejimin çözülme
sürecinin farkında olarak önümüzdeki süreci sürdür'meliydik.
'Mücadele sürecine doğru kendimizi adapte etmemiz gereken bir
süreç..'teydik.
'Türkiye'de demokrasi adına
söylenecek bir şey kalmadı ama bir şeyin altını çizebiliriz.
Demokrasi ve halkın iradesine sahip çıkma dışında biz birlikte
yaşama, Türkiye'de Türklerin ve Kürtlerin bir arada
yaşayabileceği kardeşlik ülkesini kurma iradesini temsil eden tek
gücün de ilerici, devrimci birikimi olduğunu bugün tam da
göstermemizin zamanıdır.Bölgemizde ve ülkemizde emperyalizmin
halkları birbirine düşüren, iktidarın yarattığı vatanseverlik
adı altında yarattığı bir duygusal kopuşa sürüklemeleri
karşısında bugün kayyımlara karşı gösterilen tepki, aynı
zamanda Türkiye'nin geleceğini kurma mücadelesidir.İlk kez
muhalefet bloğunun nispi bir denge kurduğu yeni döneme
girdik.Böyle bir nispi denge toplumsal mücadeleler için oldukça
önemli...Türkiye'nin sol birikiminin daha güçlendiği,
Türkiye'nin geleceğinde sol, cumhuriyetçi, devrimci birikimlerle
Türkiyeyi yeniden kuracak dönüştürücü bir muhalefet
stratejisine ihtiyacımız var. Siyasal İslam'dan çıkış, ancak
Türkiye'nin yeniden kuruluşuyla mümkün olacaktır. Türkiye nasıl
yeniden kurulacak derseniz, laiklikten vazgeçmeyen, bağımsızlıktan
vazgeçmeyen bu ülke topraklarının Amerikancı şirketlerden
arınmasını sağlayan bir yurtseverlikle mücadeleyi önümüze
koymamız gerekir...'
di.
CANAN
KAFTANCIOĞLU: Ö.İşleyen'den sonra konuşmaya başlayan Canan
Kaftancıoğlu 'Hikayesi olmayan hiçbir şeyin başarıya
ulaşamayacağı'nın altını çizdi ve 'Hayal kuran insanların
hikayeleri olabilir. Biliyorum ki bu toprakları çok uzunca bir
süredir hayal kuramayan ve hikayesi olmayan, insanları zorla
yönetmeye kalkan bir anlayış tarafından yönetiliyoruz. Tarih
boyunca bunun benzerlerini çok görmüşüz. Aslında özellikleri
hiç değişmemiş. Hayal kuramamışlar, hiçbir şeye inanmamışlar,
hiçbir özellikleri yok. Sadece bildikleri şey, zulümle bir
topluma istedikleri gibi şekil vermek, dizayn etmek' diye sözünü
sürdürdü.
Bazen
çocukluğuna, bazen kayınpederi olan (1980 yılında evinin önünde
öldürülen) Ümit Kaftancıoğlunun yazdığı hikayelere atıfta
bulunarak ama asıl CHP İstanbul İl Başkanı olarak 31 Mart yerel
seçim öncesi ve seçim süreci yaşadıklarından örneklerle
zenginleştirdiği ve yalın bir dille devam ettiği konuşmasında,
günlük yaşamda ve günlük politik yaşamda söylediklerimizle
yaptıklarımız arasındaki tutarlılığın ne kadar önemli ve can
alıcı olduğunu ısrarla vurgulaması dikkat çekiciydi.
Amfi-tiyatroya
girişte (tabiri caizse) utangaç ve sempatik, paneldeki konuşması
süresince de mütevazi bir kişilik sergileyen Kaftancıoğluna
göre, kendisi, panel sunucusunun söylediği gibi bir kahraman
değildi; bu sıfatlamayı kabul etmiyordu. 31 Mart ve 23 Haziran
İstanbul başarısı, CHP İstanbul İl Örgütü'nün,
kazanacaklarına inanan üyelerinin ve İstanbulluların eseriydi;
'Eğer planlı, programlı ve disiplinli çalışılırsa, kazanmak
kaçınılmazdı.' Kaftancıoğlu 'Önce kendinize ve başaracağınıza
inanın; gerisi gelir' demeye getiriyordu.
Kaftancıoğlu,
'Sol
değerler gömleğini giymek demek, yangından mal kaçırmak değil,
nerede yangın olursa olsun insanca yaşama ve her şeye insanı
merkeze koyan ve eşitliğe inanan, haksızlıklar karşısında
mücadele eden insan ve bu insanların örgütlenmesinden olan
yönetim şekli demek. Bunları görüyor ve birlikte hissediyor ve
bununda değişebileceğine inanıp sonuna kadar mücadele ediyorsak
eğer, yine geçmişin, yine tarihin önemi var. Tarih boyunca hep
kaybedenlerin zalimler olduğunu gördük ve yine göreceğiz. Sadece
hayal kurmakla olmuyor o hayalleri gerçeğe dönüştürmek için
çalışmalıyız. İnandığımız hikayeye çalışırsak eğer
,zalimin karşısında kazanırız. Bizler Deniz Gezmiş diyoruz.
Mahir, Ulaş kurtuluşa kadar savaş, diyoruz. Hepimiz heyecanlanıp
ayağa kalkıyoruz. Ama onların mücadelesini gençlerimize
anlatmadığımız gibi okutmuyoruz da. Saraydaki olmasaydı eğer
biz sosyal demokratlar, solcular, sosyalistler daha 50 yıl ' armudun
sapı, üzümün çöpü' diyerek bir araya gelmez, masada kavga
ederdik. Faşizm öyle bir şey ki bizi bir araya getirdi. Belki de
teşekkür etmemiz gereken tek konu bu. İstanbul başarısının
sebebi de bu hikayeleri ortaklaşarak hep beraber çalışmamız
oldu.” diyerek sözü noktaladı.
**İkinci
bölüm olan 'Soru-Cevap'ta, Kaftancıoğlu, sorulan bir soruya
'Kayyımlar konusunda, yalnızca Van, Mardin ve Diyarbakır olduğu
için değil; yarın Ankara, İstanbul'da da olur diye değil; 31
Mart öncesinde olduğu gibi, siyasi iktidarın kendi partili
birisini görevden aldığı gibi kimi ve hangi partili olursa olsun,
herhangi bir belediye başkanını görevden almasını ve yerine
kayyım atamasını doğru bulmadığını ve karşı olduğunu',
altını çizerek ifade etti.
***
Başarılı
ve (çok yönlü) sonuçları itibarıyla, çok yararlı olan bir
panel oldu.
23.08.2019/Datça
Mehmet Erdal
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder