26 Aralık 2019 Perşembe

2019.08.23.TÜRKİYENİN GELECEĞİ VE SOL PANELİ ÜZERİNE

  Hiç yorum yok

     'TÜRKİYE'NİN GELECEĞİ ve SOL' PANELİ ÜZERİNE
     Nasıl bir formatta yapılacağı ve kimlerin katılacağı üzerine uzun bir süredir (Datça Haziran Meclisinde) tartışması yapılan panel, 22.08.2019 günü saat 20.45'de (15 dakikalık bir gecikmeyle) CHP İstanbul İl başkanı Canan Kaftancıoğlunun ve ÖDP Başkanlar Kurulu üyesi, aynı zamanda BirGün gazetesi/YOL dergisi yazarı Önder İşleyen'in katılımıyla yapıldı.
     Başından itibaren işin içinde (bir biçimde) yer alan birisi olarak, panel ile ilgili şu notları paylaşabilirim:
     **Bir turizm beldesi olan Datça'da (hareketliliğin asıl olarak 'İç turizm'den kaynaklandığı düşünülürse) panel tarihinin, geriye (eve, işe) dönüşlerin başladığı tarihten hemen öncesi günlere denk getirilmesi gerekiyordu ve bu, doğrulandı.
     **31 Mart 2019 (+23 Haziran) yerel seçim sonrası, ülkemizde 18 yıldır var olan politik, psikolojik vb. hava değişmeye yüz tutmuştu; bu nedenle, bundan böyle, herhangi bir yerde yapılabilecek panellerde, söyleşilerde vb. artık yeni yüzlere; bu yeni dönemde, bu dönüşüm sürecinde toplumun beklentilerine yönelik söyleyecek sözü ve anlatacak hikayesi olanlara; topluma umut verebilecek ve bu umudu canlı tutabilecek...kadınlara ve erkeklere yer vermek, toplumun önüne bunların çıkmasını sağlamak gerekiyordu; 31 Mart/23 Haziran 2019 İstanbul 'başarı' hikayesinin aktif ve etkin isimlerinden Canan Kaftancıoğlu ve BirGün gazetesinde nicedir bu doğrultuda yazılar yazan, önermelerde bulunan, eleştirilerini sıralayan Önder İşleyen bu teze çok uygun isimlerden ikisiydi ve ikisine de teklif götürüldü; ikisi de Datça Haziran Meclisinin bu teklifini geri çevirmeyip kabul ettiler.
Toplantıya katılım, özellikle Canan Kaftancıoğluna panel öncesi ve panel sonrası ilgi, panelistlerin söylediklerine tepki, panel sonrası farklı ağızlardan dile getirilen kısa değerlendirmeler... bu düşüncenin ne kadar doğru olduğunun kanıtıdır.
     **Yapacakları panele ' yaparız, olur' diye yaklaşmayan Datça Haziran Meclisi üyelerinin belediyeyi, CHP İlçe Örgütü'nü, CHP gençlik kollarını sürece aktif olarak dahil etmek istemeleri ve bunun karşılıksız kalmaması; belediyenin ve CHP İlçe Örgütü'nün alkışlanacak destekleri ve katkıları; Hazirancıların, istisnasız bütün savunucularının özverili ve klasik bir panel çalışmasının boyutunu aşan çalışmaları; hepsi bir arada, bu panelin herkesçe bilinir olmasını ve akın akın amfi-tiyatroya gelinmesini mümkün kıldı.
     **Baştan öngörülemeyen, hiç şüphesiz istenmeyen ve asla onaylanamayacak bir iki aksaklık dışında panel, baştan sona büyük ölçüde başarılıydı; maksat hasıl oldu...
     ÖNDER İŞLEYEN: Panelin ilk bölümünde ilk konuşmacı olan Önder İşleyen, bu paneli 'Heyecan verici bir buluşma' olarak nitelendirdikten sonra 'Zor günler belki biraz geride kaldı ama zorlu mücadele bizi bekliyor' diye söze başladı. Önder İşleyen'e göre, bu 'zorlu mücadele içerisinde hep birlikte mücadeleye devam' edecektik/etmeliydik.'Güzel günler, zorlu mücadelelerin sonucunda olur, diye bir söz var'dı. 'AKP faşizmi 16 Nisan'da ve 31 Mart'ta iki kez yenilgiye uğratıl..'mıştı. 'AKP, 12 Mart'tan ve 12 Eylül'den daha beter bir biçimde, tam 18 yıldır bu ülkeyi teslim almaya çalışıyor..'du. 'Toplum, buna karşı direniyor..'du. Ö.İşleyen, 'Biz, teslim olmayacağımızı ve bir gün bunu aşacağımızı söyledik.31 Mart'ta aştık.' diye devam etti.'Aslında 31 Mart ve 23 Haziran'da AKP iktidarı önemli bir yenilgiye uğramıştı ve bu, Türkiye için önemli bir eşikti.'
     Ö.İşleyen'e göre 'Aslında 31 Mart ve 23 Hazirana giderken 'Türkiye'de bu şekilde bir şey değişmez' şeklinde, sol içinde de, toplumsal muhalefet içinde de çeşitli yaklaşımlar, anlayışlar gelişti'. Bugün ise 'AKP'ye hayır diyen kitlenin moral üstünlüğünü ele geçirdiği, iktidarın ise giderek çözülmeye başladığı bir sürecin içerisindey'dik.'Siyasal İslam'ı tamamen nasıl yeneceğimizi konuşmanın tam zamanı'ydı.'Biz 'Siyasal İslamcı rejimin çözülme sürecinin farkında olarak önümüzdeki süreci sürdür'meliydik. 'Mücadele sürecine doğru kendimizi adapte etmemiz gereken bir süreç..'teydik.
     'Türkiye'de demokrasi adına söylenecek bir şey kalmadı ama bir şeyin altını çizebiliriz. Demokrasi ve halkın iradesine sahip çıkma dışında biz birlikte yaşama, Türkiye'de Türklerin ve Kürtlerin bir arada yaşayabileceği kardeşlik ülkesini kurma iradesini temsil eden tek gücün de ilerici, devrimci birikimi olduğunu bugün tam da göstermemizin zamanıdır.Bölgemizde ve ülkemizde emperyalizmin halkları birbirine düşüren, iktidarın yarattığı vatanseverlik adı altında yarattığı bir duygusal kopuşa sürüklemeleri karşısında bugün kayyımlara karşı gösterilen tepki, aynı zamanda Türkiye'nin geleceğini kurma mücadelesidir.İlk kez muhalefet bloğunun nispi bir denge kurduğu yeni döneme girdik.Böyle bir nispi denge toplumsal mücadeleler için oldukça önemli...Türkiye'nin sol birikiminin daha güçlendiği, Türkiye'nin geleceğinde sol, cumhuriyetçi, devrimci birikimlerle Türkiyeyi yeniden kuracak dönüştürücü bir muhalefet stratejisine ihtiyacımız var. Siyasal İslam'dan çıkış, ancak Türkiye'nin yeniden kuruluşuyla mümkün olacaktır. Türkiye nasıl yeniden kurulacak derseniz, laiklikten vazgeçmeyen, bağımsızlıktan vazgeçmeyen bu ülke topraklarının Amerikancı şirketlerden arınmasını sağlayan bir yurtseverlikle mücadeleyi önümüze koymamız gerekir...' di.
CANAN KAFTANCIOĞLU: Ö.İşleyen'den sonra konuşmaya başlayan Canan Kaftancıoğlu 'Hikayesi olmayan hiçbir şeyin başarıya ulaşamayacağı'nın altını çizdi ve 'Hayal kuran insanların hikayeleri olabilir. Biliyorum ki bu toprakları çok uzunca bir süredir hayal kuramayan ve hikayesi olmayan, insanları zorla yönetmeye kalkan bir anlayış tarafından yönetiliyoruz. Tarih boyunca bunun benzerlerini çok görmüşüz. Aslında özellikleri hiç değişmemiş. Hayal kuramamışlar, hiçbir şeye inanmamışlar, hiçbir özellikleri yok. Sadece bildikleri şey, zulümle bir topluma istedikleri gibi şekil vermek, dizayn etmek' diye sözünü sürdürdü.
     Bazen çocukluğuna, bazen kayınpederi olan (1980 yılında evinin önünde öldürülen) Ümit Kaftancıoğlunun yazdığı hikayelere atıfta bulunarak ama asıl CHP İstanbul İl Başkanı olarak 31 Mart yerel seçim öncesi ve seçim süreci yaşadıklarından örneklerle zenginleştirdiği ve yalın bir dille devam ettiği konuşmasında, günlük yaşamda ve günlük politik yaşamda söylediklerimizle yaptıklarımız arasındaki tutarlılığın ne kadar önemli ve can alıcı olduğunu ısrarla vurgulaması dikkat çekiciydi.
     Amfi-tiyatroya girişte (tabiri caizse) utangaç ve sempatik, paneldeki konuşması süresince de mütevazi bir kişilik sergileyen Kaftancıoğluna göre, kendisi, panel sunucusunun söylediği gibi bir kahraman değildi; bu sıfatlamayı kabul etmiyordu. 31 Mart ve 23 Haziran İstanbul başarısı, CHP İstanbul İl Örgütü'nün, kazanacaklarına inanan üyelerinin ve İstanbulluların eseriydi; 'Eğer planlı, programlı ve disiplinli çalışılırsa, kazanmak kaçınılmazdı.' Kaftancıoğlu 'Önce kendinize ve başaracağınıza inanın; gerisi gelir' demeye getiriyordu.
     Kaftancıoğlu, 'Sol değerler gömleğini giymek demek, yangından mal kaçırmak değil, nerede yangın olursa olsun insanca yaşama ve her şeye insanı merkeze koyan ve eşitliğe inanan, haksızlıklar karşısında mücadele eden insan ve bu insanların örgütlenmesinden olan yönetim şekli demek. Bunları görüyor ve birlikte hissediyor ve bununda değişebileceğine inanıp sonuna kadar mücadele ediyorsak eğer, yine geçmişin, yine tarihin önemi var. Tarih boyunca hep kaybedenlerin zalimler olduğunu gördük ve yine göreceğiz. Sadece hayal kurmakla olmuyor o hayalleri gerçeğe dönüştürmek için çalışmalıyız. İnandığımız hikayeye çalışırsak eğer ,zalimin karşısında kazanırız. Bizler Deniz Gezmiş diyoruz. Mahir, Ulaş kurtuluşa kadar savaş, diyoruz. Hepimiz heyecanlanıp ayağa kalkıyoruz. Ama onların mücadelesini gençlerimize anlatmadığımız gibi okutmuyoruz da. Saraydaki olmasaydı eğer biz sosyal demokratlar, solcular, sosyalistler daha 50 yıl ' armudun sapı, üzümün çöpü' diyerek bir araya gelmez, masada kavga ederdik. Faşizm öyle bir şey ki bizi bir araya getirdi. Belki de teşekkür etmemiz gereken tek konu bu. İstanbul başarısının sebebi de bu hikayeleri ortaklaşarak hep beraber çalışmamız oldu.” diyerek sözü noktaladı.
     **İkinci bölüm olan 'Soru-Cevap'ta, Kaftancıoğlu, sorulan bir soruya 'Kayyımlar konusunda, yalnızca Van, Mardin ve Diyarbakır olduğu için değil; yarın Ankara, İstanbul'da da olur diye değil; 31 Mart öncesinde olduğu gibi, siyasi iktidarın kendi partili birisini görevden aldığı gibi kimi ve hangi partili olursa olsun, herhangi bir belediye başkanını görevden almasını ve yerine kayyım atamasını doğru bulmadığını ve karşı olduğunu', altını çizerek ifade etti.
     ***
     Başarılı ve (çok yönlü) sonuçları itibarıyla, çok yararlı olan bir panel oldu.
     23.08.2019/Datça
     Mehmet Erdal

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder