2019.01.05.NEDEN 'NASIL BİR YEREL YÖNETİM İSTİYORUZ?' DİYE SORMALIYIZ?- 3
NEDEN 'NASIL BİR YEREL YÖNETİM
İSTİYORUZ?' DİYE SORMALIYIZ? -3
Yerel Seçim sürecinin başladığı
andan 31 Mart gününe kadar devam edecek olan bugünkü süreçte
evlerde, kahve köşelerinde, yollarda, dost meclislerinde,
derneklerde, sendikalarda, partilerde ...velhasıl yaşamın devam
ettiği her yerde insanlar kişisel ve/veya ortaklaşa sahip
oldukları veya bulundukları yerlere yansıdığı zaman benzer
sonuçlar doğuran sorunları, bu sorunları hangi partinin,
çevrenin, grubun... ve/veya adayın çözüp çözemeyeceğini,
çözebilecek olanın neden ve nasıl çözebileceğini, çözemeyecek
olanın ise neden ve niçin çözemeyeceğini...muhtelif gerekçeler
ve 'kanıtlar' ileri sürerek tartışıyorlar ve şimdilerde olduğu
gibi tartışmaya da devam edecekler.
Elbette, bu tartışmalar
sırasında bazen ülke gündeminde olan veya bir biçimde 'gündem'
yapılmaya çalışılan ama günlük yaşama (şimdilik de olsa)
oldukça 'uzak' olan bazı sorunlar, hatta oldukça uç/uçuk konular
hakkında da rastgele fikirler ileri sürülecek ve sürülmeye devam
edilecektir; bu, 'tartışma' kavramına aykırı olmayan bir
gelişmedir.
Doğaldır.
***
Her nerede yapılıyor olursa
olsun, bu tartışmalar içerisinde yer alan ve söz söyleyen
herhangi bir kimse 'kendim için bir şey istiyorsam namerdim' dese
ve yemin billah etse de, gerçekte kendi çıkarını dışarıda
tutan veya kendi çıkarına ters tek bir kelime dahi
söylemeyecektir; çünkü, bir kişinin, kendisini veya kendisinin
de bir parçası olduğu toplumu ilgilendiren sorunlara dair yapılan
tartışmalarda 'tarafsız' kalması ve hatta kendi 'aleyhine'
bilinçli sözler söylemesi mümkün değildir.
***
Bu varsayım, bulundukları
yerlerde farklı düzlemlerde yazılı ve sözlü olarak 'Nasıl Bir
Yerel Yönetim İstiyoruz?' diye soru soran/sorması gereken bütün
bireyler, çevreler, gruplar, partiler vb. için de geçerlidir;
çünkü o soruyu soran/soracak olanlar da uzayda yaşayan, yemek
yemeyen, su içmeyen, uyumayan, eğlenmeyen vb. vb. olan ve
hasbelkader dünyaya yolu düşmüş yaratıklar değil; diğer
insanlar gibi aynı havayı soluyan ve aynı koşullarda yaşayan,
haliyle o sorunlara, yani içinde yaşamadığı değil, içinde
yaşadığı sorunlara çözüm arayan bildiğimiz kadınlar ve
erkeklerdir.
***
Bu soruyu soranlar, 31 Mart
akşamından başlayarak 'Bitti. Seçim geride kaldı. Her şeyi
unutalım ve işimize bakalım.' diye seslenecek olan seçimin galibi
veya kaybedeni 'muktedirler' karşısında 'Eyvallah' deyip pılıyı
pırtıyı toplamayacak ve kabuğuna çekilmeyecek; 'Burada söz
konusu olan bizim yaşamımız. Ne değişti? Bugün'ün evvelsi
gün'den farkı ne? Var olan sorunlar var olmaya devam ediyor'
diyebilecek olanlardır...
Bir başka deyişle, herkes,
bulunduğu yer her neresiyse, orada, 'muktedirler' karşısında
susmamalı, kaderlerine razı gelmemeli ve 31 Mart öncesi çözümünü
istedikleri sorunların çözümünü istemeye ve bunun takipçisi
olmaya devam etmelidir...
Çünkü, seçim sonuçları
açıklandığında, kim/kimler kazanırsa kazansın, bugün içinde
yaşadığımız dünya 30 Mart akşamı itibarıyla geride kalmış
ve 1 Nisan sabahı itibarıyla da yeni bir dünyaya adım atmış
olunmayacak; bir başka deyişle, 31 Mart Yerel Seçimi, birbirinden
çok farklı iki dünyayı birbirinden ayıran 'Musa'nın asası'
olmayacak; herkes her yerde aynı yaşam koşullarında onu
ilgilendiren kişisel ve ortak sorunlarla boğuşmaya devam ediyor
olacaktır.
***
Bu nedenle, bunu yapabilecek
'iradeyi' ve bunun yapılabileceği 'meşru zemin'i yaratabilmek
amacıyla, bugün, 'Nasıl Bir Yerel Yönetim İstiyoruz?' sorusunu
sorabilecek birlikteliği yaratmalı, soruyu sormalı, kendi
yanıtlarını vermeli ve bu soruya muhatap olduğu düşünülenlerden
de kendi cevaplarını vermeleri istenmelidir.
Gerisi 'lafügüzaf'dır.
12.01.2019/Datça
Mehmet Erdal
Mehmet Erdal
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder