24 Aralık 2019 Salı

2019.01.05.NEDEN 'NASIL BİR YEREL YÖNETİM İSTİYORUZ?' DİYE SORMALIYIZ?- 3

  Hiç yorum yok

     NEDEN 'NASIL BİR YEREL YÖNETİM İSTİYORUZ?' DİYE SORMALIYIZ? -3
     Yerel Seçim sürecinin başladığı andan 31 Mart gününe kadar devam edecek olan bugünkü süreçte evlerde, kahve köşelerinde, yollarda, dost meclislerinde, derneklerde, sendikalarda, partilerde ...velhasıl yaşamın devam ettiği her yerde insanlar kişisel ve/veya ortaklaşa sahip oldukları veya bulundukları yerlere yansıdığı zaman benzer sonuçlar doğuran sorunları, bu sorunları hangi partinin, çevrenin, grubun... ve/veya adayın çözüp çözemeyeceğini, çözebilecek olanın neden ve nasıl çözebileceğini, çözemeyecek olanın ise neden ve niçin çözemeyeceğini...muhtelif gerekçeler ve 'kanıtlar' ileri sürerek tartışıyorlar ve şimdilerde olduğu gibi tartışmaya da devam edecekler.
     Elbette, bu tartışmalar sırasında bazen ülke gündeminde olan veya bir biçimde 'gündem' yapılmaya çalışılan ama günlük yaşama (şimdilik de olsa) oldukça 'uzak' olan bazı sorunlar, hatta oldukça uç/uçuk konular hakkında da rastgele fikirler ileri sürülecek ve sürülmeye devam edilecektir; bu, 'tartışma' kavramına aykırı olmayan bir gelişmedir. 
     Doğaldır.
     ***
     Her nerede yapılıyor olursa olsun, bu tartışmalar içerisinde yer alan ve söz söyleyen herhangi bir kimse 'kendim için bir şey istiyorsam namerdim' dese ve yemin billah etse de, gerçekte kendi çıkarını dışarıda tutan veya kendi çıkarına ters tek bir kelime dahi söylemeyecektir; çünkü, bir kişinin, kendisini veya kendisinin de bir parçası olduğu toplumu ilgilendiren sorunlara dair yapılan tartışmalarda 'tarafsız' kalması ve hatta kendi 'aleyhine' bilinçli sözler söylemesi mümkün değildir.
     ***
     Bu varsayım, bulundukları yerlerde farklı düzlemlerde yazılı ve sözlü olarak 'Nasıl Bir Yerel Yönetim İstiyoruz?' diye soru soran/sorması gereken bütün bireyler, çevreler, gruplar, partiler vb. için de geçerlidir; çünkü o soruyu soran/soracak olanlar da uzayda yaşayan, yemek yemeyen, su içmeyen, uyumayan, eğlenmeyen vb. vb. olan ve hasbelkader dünyaya yolu düşmüş yaratıklar değil; diğer insanlar gibi aynı havayı soluyan ve aynı koşullarda yaşayan, haliyle o sorunlara, yani içinde yaşamadığı değil, içinde yaşadığı sorunlara çözüm arayan bildiğimiz kadınlar ve erkeklerdir.
     ***
     Bu soruyu soranlar, 31 Mart akşamından başlayarak 'Bitti. Seçim geride kaldı. Her şeyi unutalım ve işimize bakalım.' diye seslenecek olan seçimin galibi veya kaybedeni 'muktedirler' karşısında 'Eyvallah' deyip pılıyı pırtıyı toplamayacak ve kabuğuna çekilmeyecek; 'Burada söz konusu olan bizim yaşamımız. Ne değişti? Bugün'ün evvelsi gün'den farkı ne? Var olan sorunlar var olmaya devam ediyor' diyebilecek olanlardır...
     Bir başka deyişle, herkes, bulunduğu yer her neresiyse, orada, 'muktedirler' karşısında susmamalı, kaderlerine razı gelmemeli ve 31 Mart öncesi çözümünü istedikleri sorunların çözümünü istemeye ve bunun takipçisi olmaya devam etmelidir...
     Çünkü, seçim sonuçları açıklandığında, kim/kimler kazanırsa kazansın, bugün içinde yaşadığımız dünya 30 Mart akşamı itibarıyla geride kalmış ve 1 Nisan sabahı itibarıyla da yeni bir dünyaya adım atmış olunmayacak; bir başka deyişle, 31 Mart Yerel Seçimi, birbirinden çok farklı iki dünyayı birbirinden ayıran 'Musa'nın asası' olmayacak; herkes her yerde aynı yaşam koşullarında onu ilgilendiren kişisel ve ortak sorunlarla boğuşmaya devam ediyor olacaktır.
     ***
     Bu nedenle, bunu yapabilecek 'iradeyi' ve bunun yapılabileceği 'meşru zemin'i yaratabilmek amacıyla, bugün, 'Nasıl Bir Yerel Yönetim İstiyoruz?' sorusunu sorabilecek birlikteliği yaratmalı, soruyu sormalı, kendi yanıtlarını vermeli ve bu soruya muhatap olduğu düşünülenlerden de kendi cevaplarını vermeleri istenmelidir.
     Gerisi 'lafügüzaf'dır.
     12.01.2019/Datça
     Mehmet Erdal

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder