24 Aralık 2019 Salı

2019.01.03.NEDEN NASIL BİR YEREL YÖNETİM İSTİYORUZ DİYE SORMALIYIZ?- 2

  Hiç yorum yok

     NEDEN 'NASIL BİR YEREL YÖNETİM İSTİYORUZ?' DİYE SORMALIYIZ? -2
     Gerçi bir biçimde başladıkları bile söylenebilir ama asıl bundan sonra sıkça duymaya başlayacağız, siyasilerin geneldeki ve adayların o yerdeki Yerel Yönetim ile ilgili neler düşündüklerini ve neler yapacaklarını...
     İnanacak mıyız?
     ***
     Önce şunu bilmek gerekiyor:
     Muhtarlıklar da dahil olmak üzere bugün ülkemizde var olan Yerel Yönetimler, teorik olarak önerilen ve okullarda anlatılan Yerel Yönetim değildirler.
     Onun çoook uzağındadırlar...
     ***
     12 Eylül 1980 sonrası dönemden başlayarak bugüne kadar olan süreçte Yerel Yönetimlerin var olan 'Demokratik' ve 'Kamusal' içeriği gün be gün yok edilmiştir.
     Sahip oldukları bütün yetkiler parça parça ellerinden alınmıştır.
     Bunların yerine parası olanın düdüğü çaldığı ve parası olmayanın hiç bir hizmetten yararlanamadığı 'müşteri' ve 'işletme' ilişkisi geçirilmiştir.
     Nihayet bugün merkezi otorite ile ters düştüğü anda seçimle gelen yöneticilerinin derhal görevden alındığı ve yerine 'Kayyımlar'ın atandığı yetkisiz, biçimsel ve sıradan birer kurum haline getirilmeye çalışılmıştır.
     Böylece o yerde yaşayan ve aslında onun sahibi olması gereken yurttaşlara yabancılaşan, ekonomik olarak güçlü şirketlerin ve 'nüfuz' sahibi güç odaklarının 'rant' devşirdiği yerler haline gelmiştir.
     ***
     Şimdi hal böyleyken ve söylem düzeyinde kimse böyle olmadıklarını iddia etmezken, Yerel seçime katılan partilerin, çevrelerin, grupların vb. ve onların adayı olan herkesin, seçmenden oy isterken söylediklerinde ne kadar samimi ve tutarlı oldukları ve neyi savunup neyi savunmadıkları nasıl bilinecek?
     ***
     Yerel Yönetimlerin bugün getirildiği nokta savunulsun ya da savunulmasın, bu hal devam ettiği sürece, 31 Mart 2019 günü sandıktan hangi siyasi parti, çevre, grup vb ve hangi aday çıkarsa çıksın, yapabilecekleri şeyler, üç aşağı beş yukarı, özü itibarıyla aynıdır; bugünden bunu bilmek ve düş kırıklığı ile sonuçlanacak hayallere kapılmamak gerekir.(Elbette 'her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır' ve bu, önemli olmakla birlikte belirleyici değildir.)
     ***
     Seçilecek olsun veya olmasın, 31 Mart 2019 günü akşamı sandıktan çıkabilirse eğer, 01.04.2019 günü göreve başladığı andan itibaren yerel yönetimi, o yerel yönetimin asıl sahibi ve öznesi olan/olması gereken yurttaşlar ile birlikte yöneteceğini ve var olan sorunları, o sorunları yaşayan yurttaşlarla birlikte, yurttaşları çözüm sürecine katarak çözeceğini söyleyenler; öncelikle yerel yönetimlerin bugünkü halinin somut ve köklü eleştirisini yapabilmeliler ve dahası, daha bugünden, bu halden olması gereken hale nasıl dönüştürebileceklerini, yeni ve farklı olarak neleri düşündüklerini, formüle ettiklerini ve önerdiklerini yazılı ve sözlü olarak o yerdeki yurttaşlara sunabilmelidirler...
     Bu konuda benzer düşünüldüğünü ama farklı nedenlerle açıkça konuşulamadığını söylemek veya ima etmek (tabir-i caizse 'gözlerimin içine bakın, anlarsınız' demek) yeterli değildir; çünkü, seçim kazanılması halinde bu çerçevede yapılacak olan/yapılması gereken/olmazsa olmaz olan şeyler hem cesaret hem de o yerdeki yurttaşların açık ve kararlı desteğini gerektiren şeylerdir; yapabileceklerini bugün söylemeye cesareti olmayanların, yarın yapabilme cesaretini gösterebileceklerine kim inanır?
     Bunun için daha bugünden söylenmesi ve içselleştirilmesi gerekir.
     Aksi halde her şey 'lafügüzaf'dır...
     05.01.2019/Datça
     Mehmet Erdal


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder