24 Aralık 2019 Salı

2018.09.14.ÖRGÜT DEDİĞİN NEDİR Kİ (6.Bölüm)

  Hiç yorum yok

     'ÖRGÜT' DEDİĞİN NEDİR Kİ ? (6. Bölüm)
     Bu bölgeye geldikten ve 'uyum sorununu' bir ölçüde de olsa çözdükten sonra, bu bölgede, oldukça geniş bir alanda faaliyetlere katılmaya ve katkıda bulunmaya başladım.
     Bu çok geniş (Omurca'dan Avgan'a kadar, Ağustos başı itibarıyla ise, 'sorumlu' konumundaki iki arkadaşın Ankara'da yakalanması sonrası doğan 'boşluk' nedeniyle ve hele 12 Eylül sonrası koşullarda Karahallı, Sivaslı ve Banaz'a kadar olan) alanda bana verilen görev ve benim üstlendiğim 'konum' nedeniyle ( buradaki mücadelenin başlaması ve sonrasında yaşanan süreç içerisinde de bizzat yer almadığımı veya yaşananlara dair birebir tanıklığımın bulunmamasını da eklersek), bu bölgedeki köylerde var olan 'günlük yaşama' ve bu günlük yaşamın 'örgütlenmesi' ve 'yönlendirilmesi'ne (özellikle 'Karık' belgeselinin ele aldığı Büyükkayalı'da yaşananlara) dair çok ayrıntılı şeyler yazabilmem pek mümkün değildir. (Bu köyde/köylerdeki 'günlük yaşam' ve bu 'günlük yaşamın 'örgütlenmesi' ve 'yönlendirilmesi' konusu, bir 'belgesel'in boyutlarını aşan bir konudur ve hala araştırılmayı, derleme yapılmayı, analiz edilmeyi ve üzerine, dünden bugüne/yarına tezler yazılmayı beklemektedir.)
     Benim, asıl olarak, o köyde/köylerde 'sorumlu' olarak bulunan arkadaşlarla sohbetlerden tartışmalardan ve bazı birebir gözlemlerden/yaşadıklarımdan anımsadıklarım kadarıyla bu köylerde, bu arkadaşlarım veya onların yönlendirdiği/görevlendirdiği kişilerce farklı alanlarda farklı çalışmalar yapılıyordu.
     Bu çalışmalara, o köylerden yetişen ve 'bir adım' öne çıkan arkadaşların yanı sıra, köy dışından olup da 'devrimci çalışma' anlamında veya bazı başka nedenlerle bu köylere geçici veya benim gibi 'uzun süreli' olarak gelen/gönderilen pek çok kadın-erkek arkadaş da katılıyor ve 'farklı' sorumluluklar üstleniyorlardı.(Ege'deki pek çok devrimci, farklı nedenlerle, mutlaka bir dönem bu köylerde kalmış ve bu çalışmalara bir biçimde katılmıştır.)
     Büyükkayalı köyünde bir 'Halk Odası' vardı (ki 12 Eylül sonrası 'Karakol' olarak kullanılmıştı), diğer bazı köylerde ise, bize yakın olan veya bizimle birlikte hareket eden ailelerden bazılarının evleri (fiilen) Halk Odası gibi değerlendiriliyor/kullanılıyor ve toplantılar o evlerde yapılıyordu.
     Ulubey Merkez'de bir 'Tüketim Kooperatifi' kurulmuştu ve (anımsadığım kadarıyla) Omurca ve İnay'da da 'benzer' birer (fiilen) 'Kooperatif' bulunuyordu.
     Uşak/Ulubey denilince, o döneme ilişkin akla gelen iki 'konu/soru'dan ilki 'Komünler'dir.(İkincisi 'Kurtarılmış Bölge' ve bu çerçevede 'silahlı' gruplar'dır).
     'Karık' belgeseli'ne de konu olan, Büyükkayalı köyü'ndeki 'Komünler', benim gözlemlediğim kadarıyla, asıl olarak, 1979 Ocak ayında yaşanan ve iki kişinin öldürüldüğü çatışmanın ardından, faşistlerin köyden sürülüp çıkarılması sonrası dönemde gündeme gelen köye yönelik 'faşist saldırılar' koşullarında, oldukça 'yoksul' sayılabilecek köyde, toprağın ekilmesinde ve yetiştirilen ürün'ün toplanmasında yardıma gereksinimi olan ailelerin, 'bu sorununu' 'yardımlaşma/dayanışma ve birlikte olma/birlikte hareket etme' çerçevesinde çözebilmek için (devrimciler tarafından) gündeme getirilmiş/önerilmiş ve uygulamaya geçilmiş bir deneyimdir.
     'Komün', akla 1871 yılında Paris'te yaşanan ve 60 gün süren (sonrasında bütün dünya'da ezilen halkların 'umudu' ve 'özlemi' olan) 'işçi cumhuriyeti'ni getirse ve bu çerçevede (savunma, eleştirme veya kötüleme/mahkum etme amaçlı) yapılan değerlendirmelere neden olsa da, gerçekte, Anadolu köylülerinin geleneklerinden olan 'İMECE'nin (bu 'çalışma' ve 'örgütlenme' biçiminin), oradaki devrimciler tarafından bir biçimde yorumlanmasından ve orada, o dönemde yaşanan koşullara (formüle edilebildiği kadarıyla) uydurulmasından (ama 'Komün' olarak adlandırılmasından) başka bir şey değildi.(Nitekim,'Karık'ta, bir kişi bu olayı 'İMECE' diye değerlendiriyor.)
     Farklı koşullarda ortaya çıkan farklı sorunların, o sorun'dan/sorunlar'dan etkilenen ve o sorun'un /sorunların ortadan kaldırılmasından çıkarı olan kesimlerce 'ortaklaşa' hareket etme anlayışı çerçevesinde gündeme gelen 'İmece'nin ( bu 'çalışmanın' ve 'örgütlenmenin') ne kadar süreceğini, o sorun'un/sorunların çözüm süreci ve de bu sürece katılanların (devam/tamam anlamında) vereceği karar belirler.
     Eğer,'ortaklaşa çözüm' sürecine katılanlar, sorun/sorunlar çözüldüğünde 'tamam' derse 'biter'; ama bu yaşananlardan hareketle, var olan veya olasılık dahilinde olan başka sorunların çözümünde de aynı şekilde hareket etmeye ve bu birlikteliği devam ettirmeye karar verirlerse, bu 'İmece'( örgütlenme) farklı katılımlarla farklı biçimler alarak devam edebilir.
     Sonrasında, sürece katılanlardan bazıları veya çoğunluğu, bu sürecin kendilerine bir yararının olmadığını veya artık bunun içerisinde olmaya devam etmek istemediklerini söylerlerse, 'İmece'den ('örgütlenme'den) çekilebilirler ve 'İmece', geride kalanlarla devam eder veya biter.
     Bu süreçte, 'İmece'nin devamından yana olanların 'ayrılanları' ikna çabaları veya 'yeni katılımcıları' ikna çabaları çok önemlidir ve bu oldukça sabır ve emek isteyen bir 'iş'tir.
     Bu süreçte, 'ayrılmak' isteyenlerin veya 'ayrılanların' iradelerinin 'yok sayılması' ve sürecin 'her şeye rağmen' devamının sağlanmaya çalışılması veya sağlanması, olacak ve savunulacak bir şey değildir.( Daha fazla ayrıntıya girmek, bu yazının amacını aşmak olur).
     Nitekim, (bir yıl önceki uygulamalarda yaşananların devamı anlamında) benim orada bulunduğum dönemde, bu 'Komün' deneyimi sırasında bazı tartışmaların yaşandığının ve bazı köylülerin, farklı nedenlerle 'gayri memnun' olduklarının ve 'Komünler'den ayrıldıklarının bana söylendiğini anımsıyorum.
     (Burada, bu anlatılanlara ek olarak söylenebilecek tek şey, Büyükkayalı köyündeki 'Komünler' deneyiminde ve keza diğer köylerdeki 'yardımlaşma-dayanışma' çabalarında, örneğin; Küçükkayalı, Hanyeri...ve bizatihi katıldığım 1980 yaz aylarındaki İnay köylerinde...oralarda bulunan 'Devrimciler'in bu sürece 'tek taraflı ve karşılıksız' olarak 'katkılarının' da olduğudur.)
     'Komünler' deneyimi, artısı ve eksisi ile, var olan sorunları 'ortaklaşa çözme' ve 'ortak bir yaşamı'
örgütleme doğrultusunda atılmış (bu yönüyle, 'komşu/geleneksel' köyde olup bitenden 'farklı bir yol'da yürüme 'iradesi' ve 'pratiğinin' ifadesi olan) 'devrimci bir adım' olması nedeniyle, mevcut sistem savunucularınca 'tehlikeli' ve 'yok edilmesi' gereken bir şey olarak değerlendirilmişti.
     15.09.2018 Datça
     Mehmet Erdal

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder