2019.04.25.YEREL YÖNETİMİMİZİ DEMOKRATİKLEŞTİRELİM/BELEDİYE MECLİSLERİ ÜZERİNE... 1-5
YEREL YÖNETİMİMİZİ
DEMOKRATİKLEŞTİRELİM/
DEMOKRATİK BİR YEREL YÖNETİM
YARATALIM -1
31 Mart Yerel Yönetim seçimleri
yapıldı ve (her nerede yaşıyorsak, orada) yeni yerel
yöneticilerimiz (bazı yerlerde sancılı ve tartışmalı da olsa)
görevlerine başladılar.
***
Yerel Seçim tartışmalarının
başladığı ilk anlardan itibaren, yerel seçim ile ilgili hemen
hemen her konuda (aday belirleme, seçimin niteliği, ittifaklar,
savunulan yerel yönetimin niteliği vb.), açık ve herkesçe
anlaşılabilir bir dille somut öneriler, düşünceler ve
eleştiriler dile getirdik; bütün bunları yazılı halde ilgili
kamuoyu ile paylaştık; böylece, farklı ve bir adım önde bir
duruş ortaya koymaya çalıştık.
Bugün gelinen noktada da, bu
çizgimizi ve duruşumuzu koruyarak, yola devam etmeyi düşünüyoruz...
***
Başlayalım!
***
31 Mart Yerel Seçim öncesi
süreçte yazılı hale getirdiğimiz ve Datça'da dağıttığımız
broşürümüzün (DATÇA'DA NASIL BİR YEREL YÖNETİM
İSTİYORUZ?/Birleşik Haziran Hareketi/DATÇA) bir yerinde '...1
Nisan 2019 sabahından itibaren, öncelikle, Demokratik bir yönetimin
oluşturulması ve mevcut yönetimin demokratikleştirilmesi
doğrultusunda gerekli adımların atılmasını ve gereksinim
duyulan kurumların yaratılmasını öneriyoruz. EĞER BU İLK ADIM
ATILABİLİRSE, yaşanan ve yaşanacak olan diğer sorunların çok
daha kolay çözülebileceğini düşünüyoruz'(Bknz.adı geçen
broşür/a.b.ç) diye yazmış ve devam etmiştik:
' Bu çerçevede:
Datça'nın bütün mahallelerinde
ve köylerinde(teknik olarak nasıl şekillenecekleri bilahare
tartışılabilecek olan) 'MECLİSLER' oluşturulmalı; o yerde var
olan sorunlar bu meclislerde tartışılmalı ve çözülmeye
çalışılmalı, oradaki olanaklar ile çözülemeyen sorunlar her
ay belediyeye iletilmeli ve Belediye Meclis toplantısında gündeme
alınarak görüşülmeli ve karara bağlanmalıdır.
Her ay yapılan Belediye Meclis
toplantılarına, seçimle gelmiş meclis üyelerinin yanı sıra
mahalle ve köylerdeki meclislerin temsilcileri, muhtarlar, ilçemizde
bulunan diğer siyasi partiler, meslek odaları, DKÖ/STK'lar,
AK-TUR, BİLLURKENT ve ÖZBEL gibi sitelerin temsilcileri
katılabilmeli ve kendileriyle ilgili konularda 'söz'
söyleyebilmelidirler'(Bknz: adı geçen broşür)
***
Aktarılan bölümden de
anlaşılacağı üzere, biz, yerellerde, Demokratik bir Yerel
Yönetimin üzerinde yükseleceği asıl örgütlenmenin (her köyde,
mahallede, sokakta, iş yerinde, okulda vb. her yerde, tartışmasız
bir biçimde, tamamen 'Demokratik' olarak oluşturulacak ve her yere
özgü nasıl şekilleneceği tartışılabilecek olan) MECLİSLER
olduğunu söylüyoruz.
Öte yandan, bu örgütlenme
biçiminin, akşamdan sabaha, o yerlerde (köyde, mahallede, sokakta,
iş yerinde, okulda vb.) yaşayan kadın-erkek yurttaşlara rağmen
kurulamayacağını; öncelikle, her nerede kurulacaksa, orada, orada
yaşayanlarca içselleştirilmesi ve bilahare 'kuvveden fiile'
çıkarılması gerektiğini; bu nedenle, bu örgütlenme biçiminin
'yaşanılır bir gerçeklik' haline getirilmesinin, bugünden kesin
olarak öngörülemeyecek bir zaman istediğini, biliyoruz.
Hal böyle olunca, bugün,
(oturduğumuz yerde oturmaya devam ederek) bu örgütlenme biçiminin
kurulmasını beklemek yerine, 'hayat devam ediyor ve sorunlar çözüm
bekliyor; o halde, bir yerden başlayalım; iş başına...' demek;
var olan yerel yönetimin 'Demokratikleştirilmesi' çerçevesinde
gereksinim duyulan başkaca adımları atmaya başlamak ve bunlar
için, yola çıkmak gerekiyor...
***
Bizce, bugün, bir ilk adım
olarak, var olan mevcut yerel yönetimce, her ay başında (önceden
belirlenmiş bir günde) periyodik olarak yapılan 'meclis'
toplantılarına katılmaya başlamak gerekiyor.
***
Bu çerçevede:
1-31 Mart öncesi 'aday belirleme'
sürecinde, farklı listelerden Belediye Meclislerine aday
gösterilmek için listeleri düzenleyenlere(siyasi çevrelere,
gruplara, platformlara ve partilere) başvuruda bulunan ama aday
gösterilmeyen veya seçilebilecek yerlerden aday gösterilmedikleri
için seçilemeyen veya kazanamayan listelerden aday olan bütün
kadınlara ve erkeklere; 'Aday olma nedenlerinizin tamamen kişisel
olmadığını, kişisel beklentilerinizin yanı sıra ve hatta ondan
daha önemli olarak 'kamu çıkarı' ve 'kamuya hizmet' olduğunu
varsayıyoruz; bu nedenle, eğer seçilebilseydiniz ve meclise
girebilseydiniz ne yapmayı düşünüyor idi iseniz, gelin, şimdi,
fiilen ve gönüllü olarak, sanki seçilmişsiniz gibi, meclis
toplantılarına katılın ve çalışmaları izleyin;
yapabileceklerinizi, bu biçimde de olsa, yapmaya çalışın',
2-Belediye Meclisinde 'üye'
bazında temsil edilmeyen bütün siyasi çevrelere, gruplara,
platformlara, partilere; aday belirleme sürecinde liste çıkaranlara
kendilerinden 'aday' gösterilmesi için başvuran ama bu istemleri
geri çevrilen derneklere, sendikalara, platformlara; keza, AK-TUR,
BİLLURKENT ve ÖZBEL gibi sitelerin yöneticilerine; 'Eğer mecliste
temsilciniz olsaydı ne yapacak idiyseniz, gelin, şimdi meclis
çalışmalarına katılın; özde yine aynı şeyi yapın; kendi
düşünce ve önerilerinizi, bizzat kendi ağzınızdan ifade edin'
diye sesleniyoruz.
***
Bu davet bizim.
Buyurun!
***
Biz, katılıyoruz!..
04.05.2019/Datça
Mehmet Erdal
YEREL YÖNETİMİMİZİ
DEMOKRATİKLEŞTİRELİM/
DEMOKRATİK BİR YEREL YÖNETİM
YARATALIM -2
Belediye Meclisinin 07.05.2019
günü yapılan Mayıs ayı toplantısına ( Belediye Başkanı ve 15
Meclis Üyesinin yanı sıra) CHP Datça İlçe Örgütü avukatı,
A.D.Derneği başkanı, Haziran Hareketi adına biz (iki kişi) ve 3
yerel basın mensubu katılmıştık.
Başkaca (zaman zaman bir nedenle
girip çıkan bazı Belediye personeli dışında) kimseler yoktu.
***
04.05.2019 tarihindeki 'Belediye
Meclis toplantılarına katılalım'(Bknz: 1.bölüm) çağrımızın
2 gün ardından yapılan Mayıs ayı toplantısındaki bu
'ilgisizliğe' bakarak, (en azından 'katılalım' çağrısı
yaptığımız kişiler, dernekler, sendikalar, platformlar, siyasi
partiler vb. hakkında) 'erken bir genel değerlendirme' yapmak belki
çok doğru olmayabilir; ama, itiraf edelim, böylesi 'az' bir
katılımı da beklemiyorduk...
***
31 Mart Yerel Yönetim Seçimi
öncesi süreçte Belediye Başkan adaylarının belirlenmesinin
ardından öne çıkan 'Belediye Meclis Listesi' hazırlanma
çalışmaları sırasında aday olmak için 'Liste' çıkaran
siyasal partilere yapılan başvuruların yoğunluğuna; adaylığının
kabul edilip 'aday listesi'ne alınacağına dair 'yeşil ışık'
yakılmayan veya adaylık başvurusu yapıp da 'aday listesinde
adını göremeyen 'aday adaylarının' veya 'seçilmesi garanti'
sıradan aday gösterilmeyen 'adayların' tepkilerine; kendilerine
'aday listesi için isim bildirin' çağrısı yapılmasını
bekleyen ve böyle bir çağrı yapılmayınca bir biçimde
serzenişte bulunan derneklerin, platformların, çevrelerin...
'kinayeli/küçümseyici' 'eleştirilerine(!); bir biçimde 'Meclis
Listesinde İttifak' çağrısı yapan ama bu çağrılarına
'pozitif' bir yanıt alamayınca ayrı aday veya ayrı liste çıkaran
siyasal partilere...bakarak çağrımıza 'pozitif' bir yanıt
alacağımıza ve toplantı salonunda oldukça kalabalık olunacağına
dair çok umutluyduk...
***
Bizce, eşitlerinden bir adım öne
çıkarak, Belediye Meclisine girmek isteyen ama bir nedenle
giremeyen kadınlar ve erkekler veya belediye meclisinde temsil
edilmek isteyip de yine bir nedenle temsil edilemeyen dernekler,
sendikalar, platformlar, partiler...vb. her ne nedenle bu yola
çıkmışlar ise işte yine aynı nedenin (ama şimdi bir başka
biçimde) takipçisi olmak için şimdi Belediye Meclis
toplantılarına katılmalıydılar.
03.11.2018 tarihinde, seçime
katılacak siyasal partilere aday belirlemede yöntem olarak
'ön seçim'i öneren ve bu çağrıyı kamuoyu ile paylaşan bizler,
çağrı sonrasında, bu tartıştığımız konuda doğrudan veya
dolaylı (farklı biçimlerde) benzer hiçbir iddia ve çaba
içerisinde olmamamıza karşın, bu meclis toplantılarına
katılmaya karar verdik ve dahası 'katılalım' çağrısı yaptık;
yukarıda bahse konu edilen kadınların ve erkeklerin, keza
derneklerin, sendikaların, platformların, partilerin vb. ise canı
gönülden ve bizlerden daha önde katılımcı olmaları gerekirdi.
Olayın mantığının doğal
devamı olarak, böyle bir gelişmenin olması normal olanıydı.
Ama öyle olmadığını
biliyoruz.
Neden?
11.05.2019/Datça
Mehmet Erdal
YEREL YÖNETİMİMİZİ
DEMOKRATİKLEŞTİRELİM/
DEMOKRATİK BİR YEREL YÖNETİM
YARATALIM -3
31 Mart Yerel Yönetim seçiminde
Belediye Meclisi'ne girmek için liste hazırlayanlara 'yoklama'
çekenlerden, aday adayı olanlardan, aday gösterilenlerden veya
kendi adlarına bir temsilcilerinin listelerden aday gösterilmesi
beklentisi içerisine giren, aday gösterilmesini isteyen, aday
bildiren/aday öneren derneklerden, sendikalardan, platformlardan,
çevrelerden veya 'ittifak' çağrılarına 'olmaz' yanıtı
aldıkları için ayrı aday veya ayrı liste çıkaran siyasi
partilerden...vb. içinden, bu konuda 'Maksat spor olsun, namımız
yürüsün; yoksa benim/bizim meclis üyeliğine ihtiyacımız
yoktur' diyen var mıydı, bilemiyoruz.
Ama sanmıyoruz!
Birebir ilişkisi olanlar veya bir
biçimde olayın içinde yer alanlar, muhtemeldir ki, aday olanların
veya kendilerini temsil etmesini istedikleri kişilerin aday
gösterilmesini ve Belediye Meclisine seçilmesini isteyen
derneklerin, sendikaların, platformların, çevrelerin, partilerin
vb. kendi ağızlarından kendilerine has gerçeği biliyorlardır.
Bizce, bahse konu olan olayda
'aday olma/aday önerme/aday gösterme ve aday çıkarma' biçiminde
rolü olan her bireyin, derneğin, sendikanın, platformun, çevrenin,
siyasi partinin vb. somut ve kendince savunulabilir bir nedeni
mutlaka vardır.
Aksi durum, olası değildir.
***
Hal böyle olunca, 31 Mart yerel
Yönetim seçim sonrası mazbatasını alarak Belediye Meclisi'ne
girenlerin içerisinde yer alamayan kadınlar ve erkekler veya bu
mecliste temsil edilemeyen dernekler, sendikalar, platformlar,
çevreler, siyasi partiler vb., bu yeni durumda, kalkıp 'Madem durum
bu; bize de bu nedenleri(problemleri, beklentileri, istemleri,
gelecek hesaplarını vb.) rafa kaldırmak, bir sonraki seçime
ertelemek, yok saymak...vb. düşer'mi diyeceklerdir?
Elbette hayır!
Böyle bir şey, eşyanın
tabiatına aykırı bir şey olur.
***
Peki ne yapacaklardır?
Çok doğal olarak, her ne nedenle
Belediye Meclisi'ne girmek veya Belediye Meclisi'nde temsil edilmek
istiyorlar idi ise, bir biçimde o 'davalarının' takipçisi olmak
isteyeceklerdir.
İşte biz, bu nedenle, öncelikli
olarak, eşitlerinden bir adım öne çıkarak Belediye Meclisine
girmek isteyen ama bu istemleri bir nedenle gerçekleşmeyen
kadınları ve erkekleri; keza yaşadığımız yerde var olan ve
Belediye Meclisinde temsil edilemeyen dernekleri, sendikaları,
platformları, çevreleri, siyasi partileri vb. bu konuda başka
yollar aramak yerine, doğrudan Belediye Meclis toplantılarına
katılmaya ve bu katılımı istikrarlı hale getirmeye çağırıyoruz: 'Gelin, katılın ve kendi
davanızın takipçisi olun; Belediye meclisinde olsaydınız veya
temsil edilse idiniz her ne yapacak idi iseniz, şimdi bu biçimde,
yine onu/onları yapmaya çalışın; bunun için ille de resmi bir
sıfatınızın olması gerekmiyor, yurttaş olmanız yetiyor'
diyoruz.
***
Belediye Meclisi, yetkileri büyük
ölçüde elinden alınmaya ve merkezi otoriteye devredilmeye
çalışılsa da, tarihsel olarak, yurttaşların var olan
sorunlarını kendi kendilerine çözmeye çalışmalarının, bunu
tartışmalarının ve kendi kendilerini yönetmelerinin bir ifadesi
olarak ortaya çıkmış ve bu anlamda, özünde, YEREL PARLAMENTO
olarak kabul edile gelmiştir..
Bütün yurttaşlar ve haliyle,
öncelikli olarak, eşitlerinden bir adım öne çıkarak Belediye
Meclisi'ne girmek için çaba sarf eden veya belli bir
örgütlülük(dernek, sendika, çevre, platform, siyasi parti vb.)
içerisinde hareket ederek var olan sorunlarını ortaklaşa çözmeye
çalışan kadınlar ve erkekler, yaşadıkları yerele özgü veya
yaşadıkları yerdeki yerel yönetimden kaynaklanan sorunlarını bu
YEREL PARLAMENTO(Belediye Meclisi) odaklı tartışmaya ve çözmeye
çalışmalıdırlar.
Ancak o zaman, yaşadıkları
sorunların kalıcı çözümünü sağlayabilmeleri ve bu kalıcı
çözümün de bir parçası(öznesi) olmaları mümkün
olabilecektir.
Bugün, bulunduğumuz yerdeki
Belediye Meclislerini, tarihsel olarak olması gereken bu yere
oturtmak ve bu içeriğiyle çalıştırmak gerekiyor.
Bu ise, ancak, Belediye Meclis
toplantılarına, bu çerçevede, en geniş katılımı sağlamaya
başlamakla olasıdır...
Yoksa, her şey, lafügüzaf'dır!
18.05.2019/Datça
Mehmet Erdal
YEREL YÖNETİMİMİZİ
DEMOKRATİKLEŞTİRELİM/
DEMOKRATİK BİR YEREL YÖNETİM
YARATALIM -4
Biliyoruz, her ay başı, önceden
belirlenmiş bir günde toplanan Belediye Meclis toplantılarında,
Belediye Meclis üyeleri dışındaki katılımcılar, önceden
belirlenmiş (ve bilahare ancak belediye meclis üyelerinin toplantı
başında önerebildikleri ek) gündem maddelerinin görüşülmesi
süresince, kendilerine ayrılmış yerlerde, sessizce oturmak ve
olup biten her şeyi izlemek zorundadırlar.
Biz, bu gerçekliğe karşın,
özünde, kadın ve erkek her yurttaşa 'Gelin ve Belediye Meclis
toplantılarına katılın' çağrısı yapıyoruz; bu konuda ısrar
ediyoruz, ısrar etmeye de devam edeceğiz.
Neden?
***
İster oy vermiş olun ister oy
vermemiş olun, ( herhangi bir haklı mazeretiniz yoksa, mutlaka
katılmış olduğunuz) yerel yönetim seçiminde seçilerek Belediye
Meclisi'ne girmiş olan üyeler, görev yaptıkları sürece, sizin
(5 yıllık bir süre için) 'vekalet' vererek oraya gönderdiğiniz
ve orada, o süre boyunca, sizi temsil edecek; sizi (ve haliyle
kendilerini de) ilgilendiren konularda, sizin istekleriniz ve
beklentileriniz doğrultusunda hareket edecek, kararlar alacak; bir
başka deyişle, sizlere 'hizmet' etmek zorunda olan ve bunu
(sizlerle arasındaki ilişkinin bu çerçevede olduğunu) da daha
baştan, o göreve aday olduğu anda kabul etmiş olduğu
varsayılan/varsayılması gereken kişilerdir.
***
Sizler, her ay başı yapılan
Belediye Meclis toplantılarına katılarak, sizinle arasındaki
ilişkileri bu içerikte olan üyeleri, baştan itibaren,
'denetlemeye' başlamış ve bunu da (denetlendiklerini) onlara
göstermiş oluyorsunuz.
Her şey, sizin gözünüzün
önünde olup bittiği için, siz, (5 yıllık bir süre için)
görevlendirdiğiniz Belediye Meclis üyelerinin (görevlilerinizin),
sizin yaşadığınız yere ilişkin sorunların ve yapılacak
hizmetlerin tartışıldığı, kararların alındığı Belediye
Meclis toplantılarında, gerçekten, sizin istekleriniz ve
beklentileriniz doğrultusunda mı yoksa kendi bildikleri başkaca
(kendileri için veya o an sizin bilemediğiniz) nedenlerle mi
hareket ettiklerini gözlemlemiş oluyorsunuz.
Bir başka deyişle, (5 yıllık
bir süre için) 'vekalet' vererek görevlendirdiğiniz bu
görevliler, görevlerine başladıkları andan sonra, kendilerine
'güven duyarak' (oy vererek) verdiğiniz vekalete ve haliyle size
bağlı kalarak mı görev yapıyorlar, yoksa o 'yetkiyi' aldıktan
sonra sizi bir kenara koyarak, sizin onlara duyduğunuz 'güven'i
suistimal ederek, tabir-i caizse, size 'yabancılaşmış' birisi
olarak mı hareket ediyorlar?
***
Sizlerin (oy vermiş olun ya da
oy vermemiş olun) seçerek Belediye Meclisi'ne gönderdiğiniz
kadınlar ve erkekler bu 'denetimi' ister can-ı gönülden ister
kerhen kabullensinler, ister 'normal bir durum' olarak ister 'bu da
nereden çıktı şimdi?' diyerek karşılasınlar, bu o kadar önemli
değil; önemli olan şudur; sizler bu meclis üyelerini gözlemek,
bilmek ve onların, 'gözünüzün' onların üstünde olduğunu, ona
göre hareket etmeleri gerektiğini bilerek hareket etmelerini
istiyor musunuz yoksa istemiyor musunuz?
Aile ve iş yaşamınızdaki
deneyimlerinizden hareketle de belli bir yargınız vardır; sizce,
belli bir inisiyatifi olan ama sürekli denetlediğiniz ve haliyle
denetlendiğini bilen bir meclis üyesi mi yoksa yetki verdiğiniz
andan itibaren 'saldım çayıra mevlam kayıra' diyerek kendi haline
bıraktığınız bir meclis üyesi mi size (seçmenlere) sadık
kalır ve daha çok hizmet eder?
***
Elbette, verili koşullarda,
Belediye Meclis toplantılarına katılmak ve bu 'denetim' hakkını
bir biçimde kullanmak gereklidir, mutlaka hayata geçirilmelidir;
ama yeterli değildir.
Bizce, Belediye Meclis
toplantılarının 'resmi' bölümünün bitiminden sonra, oturumu
yönetenin (Belediye Başkanının) izleyicilere yönelik olarak
sorduğu 'Söyleyeceğiniz bir şey var mı?' sorusu sonrası,
izleyicilerden söyleyecek sözü olanların sözlerini söylemeleri
yöntemi yerine, Belediye Meclis toplantılarına katılan (üyeler
dışındaki) bütün kadınlar ve erkekler de, gündem maddelerinin
görüşüldüğü zaman diliminde ''...kendileriyle ilgili konularda
'söz' söyleyebilmeli'' ve böylece, tartışılan konulara ve
alınan kararlara bir biçimde katkıda bulunabilmelidirler. (Bknz:
Datça'da Nasıl bir Yerel Yönetim İstiyoruz?/B.H.Hareketi/Datça)
Bugünkü yasal mevzuat buna uygun
olmayabilir, nitekim öyledir de.
Ama baştan beri ısrarla
önerdiğimiz 'katılım' iradesi ortaya konur ve istikrarlı hale
getirilir ise, bunun bir yolu bulunabilir ve bu 'hakkın'
yasallaşması için de ortak bir 'mücadele' gündeme alınabilir ve
örgütlenebilir.
***
Biz, eğer istersek ve uğruna
mücadele edersek, istemediğimiz pek çok şeyi değiştirebilir ve
istediğimiz pek çok şeyi de elde edebiliriz.
Aksi durumda, verili koşullara
'rıza' gösteririz...Bize verilenlerle yetiniriz.
***
Siz hangisinden yanasınız?
25.05.2019/Datça
Mehmet Erdal
YEREL YÖNETİMİMİZİ
DEMOKRATİKLEŞTİRELİM/
DEMOKRATİK BİR YEREL YÖNETİM
YARATALIM -5
Her ay başı, önceden
belirlenmiş bir günde yapılan Belediye Meclis toplantılarına
katılan yurttaşlar, (oy vermiş ya da oy vermemiş olsunlar)
kendilerini temsil eden (öyle olduğu da genel kabul gören) meclis
üyelerinden kimin ya da kimlerin kendilerine verilen 'vekalete'
sadık kalarak, kimin ya da kimlerin ise bu 'vekalete' sadık
kalmayarak ('kendileri'ne, 'bir başkası'na ya da 'bir başkaları'na)
çalıştıklarını kendi gözleriyle görme ve birinci elden tanık
olma olanağı elde ederler.
Hal böyle olunca, toplantı
boyunca toplantı salonunda olup biten her şeyi gören ve konuşulan
her şeyi duyan, bunları aklının bir köşesine ya da bugünkü
olanaklar ile şu veya bu biçimde bir yerlere kaydeden katılımcılar,
meclis salonunda olup bitenlere dair takdir duygularını,
eleştirilerini, önerilerini vb. her ne düşünüyorlarsa, onu,
toplantı süresince veya toplantı bitiminden hemen orada veya
bilahare, toplantı sonrası süreçte birebir görüşmelerinde
meclis üyelerine; farklı ortamlarda (uygun olan veya uygun
gördükleri her yerde), kamuoyuna, farklı biçimlerde ifade
edeceklerdir ve ifade etmelidirler de; bunlar olmaz ise, bu katılım
'eksik' kalır.
Bir başka deyişle, önerilen,
Belediye Meclis toplantılarına katılanların, toplantı sırasında,
toplantı salonunda, Belediye meclis üyelerine dair tanık oldukları
her şey karşısında yalnızca 'seyirci' konumunda kaldıkları ve
bilahare, toplantı bitiminde, toplantı salonunda olup biten ve
tanık olunan her şeyi orada bırakıp salondan çıktıkları, her
şeyi 'unuttukları'(!) bir 'katılım' değildir.
(Meclis üyeleri, kendilerine oy
vermiş ya da oy vermemiş olsun, temsil ettikleri seçmenlerin,
Belediye meclis toplantılarına bu çerçevede bir 'katılım' ve
haliyle kendileri üzerinde böylesi bir hakları olduğunu bilmeli
ve daha baştan, bunu kabul etmelidirler; herhangi bir biçimde,
seçmenlerin bu hakkını yadsımamalı ve bu hakkını kullanmasına
karşı çıkmamalıdırlar.)
***
Dahası var!
Seçmenler, 5 yıllık bir süre
için 'vekalet' vererek meclise gönderdiği bir üyenin, bu 5 yıllık
sürenin herhangi bir zaman diliminde, kendilerine, yani 'güven'
duyarak ona verdikleri 'vekalete' sadık kalmadığını, kendileri
aleyhine olmak üzere 'kişisel çıkarı' ya da 'bir başkası/bir
başkaları' hesabına (meclis toplantılarında veya meclis
toplantıları dışında) çalıştığı kanısına varıyorlarsa
ve bu çerçevede, o üyenin bu duruma son vermesi doğrultusunda
yaptıkları bütün girişimlerin sonuçsuz kaldığını
görüyorlarsa, evet o zaman, o üyenin kendilerini o mecliste temsil
etme hakkına son verebilme; o üyeye verdikleri 'vekaleti' iptal
edebilme; onu 'geri çağırabilme' (ve yerine yeni birisini
gönderebilme) hakkına da sahip olmaları gerekiyor.(Böylesi bir
durumda, hiçbir güç, bu hakkını kullanmak isteyen seçmenlere,
bugün olduğu gibi 'Aklınız neredeydi kardeşim? Bu kişiyi
göndermeseydiniz! Şimdi oturun oturduğunuz yerde. Kaderinize rıza
gösterin. Sonuçlarına katlanın. Gelecek seçimde,
istemediklerinizi aday göstermezsiniz, olur biter...' diyemez.)
***
Verili durumda, yerel düzeyde,
Belediye Meclis toplantılarında tanık olduğumuz sistem, bir
biçimde, 'Temsili Demokrasi' olarak adlandırılabilir; bizim
önerdiğimiz ise, var olandan daha ileri bir sistemdir ve biz, buna,
'Doğrudan Demokrasi' diyoruz!
***
Belediye Meclis toplantıları
sırasında, meclis üyeleri dışındaki katılımcılara,
kendilerini ilgilendiren konularda 'söz söyleme hakkının fiilen
ve dahası yasal olarak tanınmasını isteyen bizler, bu 'geri
çağırma' hakkının, yani siyasi literatürdeki adıyla 'Emredici
vekalet' hakkının da fiilen ve dahası, yasal olarak tanınması
gerektiğini söylüyoruz.
(Elbette, bu hakkın, ülkemizde
ve günlük yaşamımızda nasıl bir şekle bürünerek
kullanılabileceği, keza bugünden, bu doğrultuda ne tür adımların
atılabileceği konusu ortaklaşa tartışılmalıdır.)
***
Daha iyi bir dünya, daha iyi bir
düzen, daha iyi bir demokrasi, daha iyi bir yönetim...daha iyi bir
yaşam isteyen ve bütün bunlar için mücadele eden bizlerin 'ayırt
edici' özelliklerimizden birisi de 'gerçekçi olmamız' ama (o an,
o koşullarda) 'imkansız olanı istememizdir.'
Evet bizim, bizi
(eşitlerimizden) 'farklı' kılan hayallerimiz vardır ve bizler, bu
hayallerimizin gerçekleşebilmesi için mücadele ediyoruz; bu
hayallerimizin, uğruna mücadele edilmeye değer olduğunu
düşünüyoruz.
Ya siz?
01.06.2019/Datça
Mehmet Erdal
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder