24 Aralık 2019 Salı

2019.01.18.DAHA NELER GÖRECEĞİZ -2

  Hiç yorum yok

     DAHA NELER GÖRECEĞİZ?...-2
     Duyuyorsunuz!
     Okuyorsunuz!
     31 Mart'ta yapılacak olan Yerel Seçim'de partiler, çevreler, gruplar vb. adına 'aday' gösterilecek kişilerin kimler olacağının tartışılmaya ve adayların peyderpey ilan edilmeye başlandığı andan itibaren farklı yerlerde farklı partilerden, sayıları yerden yere değişen kadın-erkek üyeler ve artı taraftarlar, 'ayrıldıklarını ve x partisine geçtiklerini' veya 'bağımsız' olarak seçime katılabileceklerini yüksek sesle dile getiriyorlar...
     ***
     Şaşırıyor muyuz?
     Hayır...
     Neden?
     'Ön seçim' önerisi üzerine yapılan tartışmaları ele alan ve yayınlanan yazıları okuyanlar, bu 'ayrılmalara' yol açan 'rahatsızlıklara' değinildiğini ve bunun, herhangi bir çevre, grup, parti vb. özgü değil, 'ön seçim' yapmayan ama 'aday' çıkarmayı düşünen bütün muhataplar için 'olası' bir durum olduğunun vurgulandığını anımsayacaklardır.
     ***
     Önce, 'Yerel Seçim'i Dünyanın, Ortadoğunun ve ülkenin içinde bulunduğu durumu ileri sürerek kendi var olan gerçekliğinden koparmaya, 'Genel Seçim' ve hatta 'ülkenin bekası' düzleminde tartışmaya/tartıştırmaya çalıştılar; büyük ölçüde başarılı da oldular...
     Hal böyle olunca, savuna geldikleri 'biat', 'itaat' vb. kültürleri gereği 'Demokrasi' ile 'doku uyuşmazlığı' bulunanlar ve bu 'algı'ya itiraz etmeleri gerekirken bir biçimde bu akıntıya kapılıp da bu durumdan 'fayda' sağlamaya çalışan şaşkınlar, 'ön seçim' ile 'aday' belirleme yerine,doğal olarak Genel Merkeze 'sadık' kişi arayışına giriştiler ve 'atama' yapmayı tercih ettiler.
     Aslında bu 'atama' yöntemi, yereldeki gerçekliği göz ardı eden, yerel dinamikleri ve yerel dengeleri, hatta ve hatta, 'Yerel seçim' söz konusu olduğunda çok doğal olan 'kişisel/grupsal beklentileri/hesapları' dışlayan bir yöntemdi.
     Haliyle olası bazı sorunlara ve gelişmelere yol açması kaçınılmazdı...
     ***
     Muhtemeldir ki, bu yolla 'aday' belirleyenler, bu olasılıkları öngörmüşler ve kendilerince 'Vatan, Millet, Sakarya vb.' çerçevesinde yüksek sesle ve yer yer sert ifadelerle dillendirdikleri gerekçeleri İl ve İlçe Örgütleri üyelerinin 'tartışmasız' kabulleneceklerini, 'kol kırılır, yen içinde kalır' deyip yaşanan gelişmeleri sineye çekeceklerini, aksi bir gelişme olursa da zaten 'gerekeni' yapacaklarını düşünmüşler ve hesap etmişlerdir.
     Nitekim, bir-iki istisna yer dışında en fazla mırıldanarak tepkilerini gösterdikleri 'atama' yöntemine değil, asıl o yerde atanan adayları görünce 'çatlak ses' çıkaranlara ve dahası 'kazan kaldıranlara' karşı derhal 'gerekeni' yapmışlardır.
     Basına ve kamuoyuna yansıdığı kadarıyla, bu gelişmelerin dışında, 'aday' olarak ilan edilmeyenlerden ve/veya istedikleri kişilerin aday ilan edilmediğini düşünenlerden oluşan ve bazı yerlerde, o yerdeki seçimin kaderini belirleyebilme potansiyeline sahip olan 'kopmalar' ve dahası 'geçişler' de gözlenmiştir... Bu yazının yazıldığı an itibarıyla de yeni 'kopmalar' ve 'geçişler' olasıdır.
     ***
     Bu 'geçişler'de göze çarpan ve üzerinde (ilgilenenlerce) düşünmeyi gerektiren nokta şudur:
CHP'nin bazı İlçe Örgütlerinden hatırı sayılır sayıdaki üye ve taraftar, parti başkanları ve yöneticileri arasındaki söz düelloları bu kadar sert ve keza partiler arasındaki ilişkiler böylesine gerginken, karşılıklı ağır suçlamalar gırla giderken, CHP'yi 'tek adam' yönetimiyle suçluyor ve o güne kadar (neredeyse bütün dünya tarafından) 'tek adam' yönetimiyle suçlanan AKP'ye geçiyorlar.
     Hadi neden ayrıldıklarını anladık ('ön seçim' olmaması, aday gösterilmemeleri veya istedikleri kişinin aday ilan edilmemesi vb.); peki ama, neden AKP?...
     18.01.2019/Datça
     Mehmet Erdal

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder