8 Nisan 2022 Cuma

2022.04.09.YAZILAR (YOLA VE YOLCULUĞA DAİR)-18: MENZİLE, BİRLİKTE YÜRÜNÜR!

  Hiç yorum yok

 

     


YAZILAR (YOLA VE YOLCULUĞA DAİR)-18: MENZİLE, BİRLİKTE YÜRÜNÜR!

     Yurt içinde ya da yurt dışında yaşayan ve kendisini hala sol, sosyalist, devrimci, demokrat, yurtsever vb. olarak gören pek çok arkadaşımız, benim gibi şu an kendisini bir kolektivite içerisinde konumlandıran ve o kolektivite ile yürümeye devam edenler ile aynı şekilde düşünmüyor olmalılar ki, ülkemizin içinde bulunduğu şu anki koşullarda dahi, hala “tek kişi” olarak yaşamaya ve bu konumlarını da şu veya bu biçimde savunmaya çalışıyorlar.

     Bence, kendisini bu sıfatlardan birisiyle tanımlamaya devam eden bir arkadaşımız, “tek kişi” olarak var olmayı ve yaşamayı, şu veya bu nedenlerle, ancak “geçici” olarak (“kerhen”) savunabilir; bunun aksi bir durum, yani “tek kişi” olmayı onlarca yıl, dahası sürgit savunması, işin doğasına (solculuğa, sosyalistliğe, devrimciliğe, demokratlığa, yurtseverliğe vb.) aykırıdır.

     “Biz de aynı şekilde düşünüyoruz, ama...”, diye başlayan ve bulundukları konumun neden onlarca yıldır devam edip geldiğini ve neden daha onlarca yıl devam edip gideceğini açıklamaya çalışan söylemler, ikna edici değildir; gerçekte, açıkça söylenemeyen başka şeylerin “tevilli ikrarıdır”.

     Doğruya doğru!

     İnsanların istediği gibi yaşamasını ve inandığı yolda yürümesini, inandığı yolda yürüyenin bir başka yolda yürüyeni kendi yürüdüğü yolda yürümeye davet etmesini ve ikna etmeye çalışmasını ya da eleştirmesini bir hak olarak görmek; “ama”, “ fakat” demeden savunmak ve saygı duymak gerekir.

     Kendisini hala solcu, sosyalist, devrimci, demokrat, yurtsever vb. gören birisinin var olan çevre, grup, parti vb. istisnasız hiç birisini sürgit beğenmemesini, eleştirip durmasını, öte yandan, farklı ve alternatif herhangi bir iddiayı ortaya koyamamasını ise, işin doğasına uygun bir durum olmaması nedeniyle, anlamak olası değildir.

     Böyle bir tavır, gerçekte, ne anlama gelir?

     Bu tavrın adının konulması gerekmektedir.

     Bu konumda olanlar, pek çok nedenle, var olan çevre, grup, parti vb. hiçbirisiyle %100 uyuşmuyor olabilir; bu akla yatkın bir durumdur. (Kim içinde olduğu kolektivite ile %100 uyuşuyor ki? Ben uyuşuyorum, diyen, kaç kişi gerçeği ifade ediyor ki? Hayatın akışına müdahale etmeye çalışan bir kolektivite içinde yer alanların hepsinin birbirleriyle %100 uyuşması ne kadar mümkün olabilir ki?) Peki, içlerinden herhangi birisine, şu veya bu oranda yakınlık da mı durmuyorlar? Duymuyoruz, yanıtı, ne kadar gerçekçi ve ikna edicidir?

     Bu konumda olan arkadaşlar, öncesinde, içinde yer aldıkları kolektivitede şu veya bu zamanda yaşadıklarından ya da kendilerinin ve en yakınındakilerin dışında hiç kimsenin bilemeyeceği şu veya bu nedenle/nedenlerle, artık “tek kişi” olarak yaşamak istiyorlarsa, yaşamalılar; arkadaşların bu “kişisel yaşam” tercihlerine tartışmasız saygı duyulmalıdır.

     Ama, bu arkadaşlar da, inandığı yolda yürüyenlere saygı duymalı; artı, agresif bir biçimde top çevirip durmayı bırakmalıdırlar.

     Herkes, gönül rahatlığı ile istediği gibi yaşayabilmeli ve inandığı yolda yürümeye devam edebilmelidir...

     09.04.2022/Datça/Mehmet Erdal

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder