2022.02.26.YAZILAR (YOLA VE YOLCULUĞA DAİR)-12: SOL İÇİ SORUNLARI NASIL ÇÖZMELİYİZ (2)
YAZILAR (YOLA VE YOLCULUĞA DAİR)-12: SOL İÇİ SORUNLARI NASIL ÇÖZMELİYİZ? (2)
Hem 1976 yazında İnciraltı Öğrenci Yurdunda 11-13 kişi ile başlayan ve 9 kişi ile tamamlanan eğitim çalışmasının yapılmış olması hem de 1976-77 öğretim yılı başında, yatay geçiş yoluyla okulumuza (İTBF/İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi) gelen Aydın ve Manisa Ön Lisanslı öğrencilerin büyük çoğunluğunun Devrimci Gençlikçi olmaları nedeniyle, İzmir'de (nitelik ve nicelik yönünden) özgüven duygumuz artmış; Devrimci Gençlik Dergisinde yazılanlar çerçevesinde, mahallelerde yürütülecek anti-faşist mücadeleyi örgütleme görevini önümüze koymuştuk.
Mahallelere gidip gelmeye ve oralarda örgütlenmenin ilk adımlarını atmaya başlayan, sayısal gücü nedeniyle de İnciraltı Öğrenci Yurdunda ve İTBF'de yürütülen ant-faşist mücadelede ağırlığını koyan Devrimci Gençlik grubunun sola, sosyalizme eğilimli gençlerce “çekim merkezi” olarak görülmeye başlanması, aynı kökten (THKP-C) gelen ve öncesi dönemde İzmir'de/Ege Üniversitesinde (İnciraltı Öğrenci Yurdunda, İTBF'de) sayısal olarak belli bir ağırlığı olan Devrimci Kurtuluştan arkadaşlar ile “Kim Mahirci? Kim geçmişi savunuyor?” tartışmasının yoğunlaşmasına yol açtı.
1976-77 kışında, muhtemelen 1977 yılının ilk aylarında, İTBF Öğrenci Derneğini yenice taşıdığımız Kemeraltındaki Atılgan İşhanının üst katında, Devrimci Kurtuluştan arkadaşların talebi üzerine, bir tartışma yapılmasına karar verildi; Devrimci Kurtuluştan arkadaşlar, bu tartışmada, Mahir'i/THKP-C'yi kendilerinin savunduğunu kanıtlayabileceklerini ve haliyle, “çekim merkezi” konumunda olmaları nedeniyle sayısı hızla artan Devrimci Gençlik Grubu içinde yer alan bazı (“kafası karışık” dedikleri) arkadaşları etkileyebileceklerini, sanıyorlardı.
Mahalle çalışmalarım nedeniyle katılamadığım bu tartışma toplantısı polis tarafından basıldı ve o baskında 55 kişi gözaltına alındı. (*)
Aynı süreçte, bir kez de bir akşam İnciraltı Öğrenci Yurdu'nun kantininin ikinci katında bir araya gelmiştik ve oldukça sert bir tartışma yapmıştık; bu tartışmada, artık yalnızca teorik laflarla yetinmiyor, bir biçimde, sahada yaptıklarımıza dair imalarda bulunarak, hangimizin “Mahir'i/geçmişi” gerçek anlamda savunduğunu birbirimize, asıl olarak da tartışmayı izleyen arkadaşlara kanıtlamaya çalışıyorduk.
Devrimci Kurtuluştan arkadaşlar ile üçüncü kez karşı karşıya gelmemiz, 1978 yılı ikinci yarısında, muhtemelen Ağustos-Eylül aylarında, Bornova Kampüsü içerisinde bulunan Fen Fakültesinin yakınındaki bir kantinin camına yapıştırdıkları bir duvar gazetesi nedeniyle olmuştu.
Bornova Öğrenci Yurtlarında kalan ve Bornova Kampüsü içerisindeki farklı fakültelerde okuyan Devrimci Kurtuluştan arkadaşlar, bir gün bir duvar gazetesi hazırlıyor ve kantinin gözle görülür bir yerindeki cama yapıştırıyorlar. Bornova Kampüsündeki Devrimci Gençlikten arkadaşlar, duvar gazetesindeki yazının içeriğinde bizimle ilgili hoşa gitmeyen ifadeler olduğunu görüyorlar ve duvar gazetesini asan Devrimci Kurtuluştan arkadaşlara, bu duvar gazetesini indirmelerini söylüyorlar. Devrimci Kurtuluştan arkadaşlar, hayır, indirmeyeceğiz, diyorlar. Bizim arkadaşlar, o sıralar, Bornova Kampüsünde ve haliyle Bornova Öğrenci Yurdunda hala çok azlar; bir şey yapamıyorlar.
Bu gelişmelerin duyulması üzerine, o günkü aklımızla, sorun yok, bu sorunu çözeriz, deyip, ertesi gün, sabahın erken saatlerinde, bazı arkadaşlar ile birlikte, duvar gazetesinin asıldığı kantinin yolunu tuttuk. Gücümüzün farkındayız, üstelik 20'li yaşlardayız ama karşımızdaki düşmanımız değil, dahası, aramızda, aynı kökten (Mahir/THKP-C) gelmekten kaynaklanan duygusal bir bağ da var; bu nedenle, biz indirirsek ayıp olur, gelsinler ve kendileri indirsinler duvar gazetesini, deyip, Devrimci Kurtuluştan arkadaşların gelmelerini bekledik. Devrimci Kurtuluştan tanıdığımız bir arkadaş geldi ve kavgasız gürültüsüz, duvar gazetesi indirildi; oradan ayrıldık. İzmir'de, bir daha da Devrimci Kurtuluştan arkadaşlar ile karşı karşıya gelmedik. (**)
Ama, başka bazı siyasi hareketler ile karşı karşıya gelmelerimiz oldu ve maalesef, onlar ile aramızda var olan sorunları ya da sorun olarak gördüğümüz her ne ise onları, Devrimci Kurtuluştan arkadaşlar ile olduğu gibi tartışarak ya da “güç kullanımına gitmeden” çözmeyi başaramadık.
(Devam edecek)
26.02.2022/Datça/Mehmet Erdal
(*) Basına “Atılgan İşhanı baskını” olarak da yansıyan bu baskın sırasında, yalnızca iki arkadaşımız gözaltına alınmaktan kurtulabilmişti ve bu baskın nedeniyle, bilahare, İTBF Öğrenci Derneğinin yönetimindeki arkadaşlar, derneğin adresinin değişmesini emniyete bildirmemeleri gerekçesiyle “örgüt üyeliğinden” ceza aldılar.
(**) 1979 yılı başlarında, Buca Bölge Cezaevinde, Devrimci Kurtuluştan arkadaşlar ile küçük bir olay nedeniyle ilişkilerimiz gerildi ama aklı selim davranmasını bildik.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder