19 Mayıs 2020 Salı

2020.05.19.M.ALİ SARIKAYA

  1 yorum

     M.ALİ SARIKAYA (1960-19.05.1988)
     Bir zamanlar birlikte yol yürüdüğümüz arkadaşlarımızın bir kısmı bugün yaşamıyorlar. Bu arkadaşlarımızın her biri, hiç şüphesiz farklı kişiliklerdi ama hepsinin ortak bir yönü vardı; onlar, devrime inanmışlardı!
     ***
     İlk kez, İlkay Alptekin Demir'den duymuştum; İlkay abla, Mahir'ler ile ilgili bir söyleşide söylemişti, geride kalmak çok zor, diye.
     Gerçekten, bazı arkadaşlarımız ölürken, geride kalanlar, sorumlulukları ve omuzlarındaki yük daha da ağırlaşmış bir biçimde yollarına devam etmek zorunda kalıyorlar. Bu, anlatılamayan, ancak bunun bilincinde olarak yaşayanların ayırdında olabileceği bir zorluktur.
     Bugün, bu ölen arkadaşlarımıza olan vefa borcumuzu da ödemeye ve yola devam etmeye çalışıyoruz.
     ***
     M.Ali Sarıkaya esprili konuşmayı seven, hayat dolu, coşkulu, sevecen, karşısındakinin kızması asla mümkün olmayan, içten konuşan ve karşısındakini böyle konuştuğuna inandıran ve yürüdüğümüz yola sonuna kadar inanmış bir arkadaşımızdı.
     Cezaevinden çıktıktan sonra da ziyaretimize geliyor ve bizi sevindiriyordu; unutulmadığını görmek, kimi sevindirmez ki?
     Ölümüne neden olan kazadan önce de iki kez benzer kazaları yaşamıştı. Bana yazdıklarından (bugüne kalan) üç kartın birisinde '...Başkalarından duyacağına benden duy. Yine trafik kazası geçirdim.' diyor ve çok kısa bir biçimde, kaza sonrası hastanede yattığını ve taburcu olup eve geldiğini anlatıyordu.
     Ölümünden 25 gün önce, 24.04.1988 günü Aydın E Tipi Özel Kapalı Cezaevinde yapılan bir açık görüşümüze gelmiş ve en son o gün görüşmüştük.
     Çok genç yaşında ve üçüncü kazasında aramızdan ayrıldı; unutulmayacaklar arasına katıldı.
     19.05.2020/Datça
     Mehmet Erdal
                                           (24.04.1988/Aydın E Tipi Özel Kapalı cezaevi)
         
(Aydın/24.04.1988/Alt Tecrit)





1 yorum :

  1. Mehmet Ali'yi daima sevgiyle anıyorum, onu Buca cezaevinde en zor anlarda neşeli bir türkü (ısrarımız üzerine "gaydırı gupbak Cemile" türküsünü) söylerken hatırlarım. cezaevi sonrasında ise sıkça İzmir'e gelir geldiğinde de Hakan'ın sevgili anası Kadriye teyzemizin evinde buluşur, onun muhteşem ellerinden çıkan "Tokat kebab" yer sohbet ederdik. üst üste geçirdiği kazalar hep korkuturdu beni... sevgili dostum Mehmet Ali Sarıkaya'yi saygıyla anıyorum, hiç unutulmayacak

    YanıtlaSil