2020.04.28.DEVLET, ESNAFTAN, FAALİYETTEN MEN ETTİĞİ SÜRE İÇİN, HİÇ BİR TALEPTE BULUNMAMALI!
DEVLET, ESNAFTAN, FAALİYETTEN MEN
ETTİĞİ SÜRE İÇİN, HİÇ BİR TALEPTE BULUNMAMALI!
İçişleri Bakanlığı'nın
Korona virüs salgını ile mücadele kapsamında 24 Mart 2020 günü
yayınladığı genelge ile pazar yerlerine tezgah açmaları
belirsiz bir süre için yasaklanan pazarcıların bazıları ile
yaptığımız söyleşilerin son bölümünü yayınlıyoruz.
BAHRİ ÇARKÇI: (44 yaşında.
Adana Merkez doğumlu. Ortaokuldan terk. Evli. Bir kızı var.)
Adana'da Ortaokul'da okurken aynı
zamanda çıraklık eğitime gitmeye ve bir markette çalışmaya
başlamış. Kendi ifadesiyle, markette çalışırken, marketçi
sormuş, kaç lira istersin?, haftalık 5 bin TL, demiş, o günkü
parayla; marketçi, sana 10 bin TL, demiş, gel ve servis işine
başla. O zamanlarda, diyor, babam alıyordu emekli maaşını aylık
23 bin TL, annem alıyordu 20 bin TL; ben neredeyse onların ikisinin
toplamı kadar alıyordum, artı, bunun iki katı kadar da bahşiş,
etti mi 120 bin TL civarı; bu durumda kim okur?.. Hesap böyle
olunca, Ortaokulu terk etmiş. Markette bir yıl kadar çalışmış,
annesi, marketçilik, meslek değil, demiş ve bir marangozun yanına
yerleştirmiş; o marangozun yanında iki yıl kadar çalışmış.
Sonra askerlik...
Acemilikten sonra önce Datça
Merkez ve sonra AK-TUR'a göndermişler.
1998 yılında askerlik bitiyor,
'Ev yapacaksan tuğladan, kız alacaksan Muğla'dan' diyorlardı, ben
de Datça'da kalmaya karar verdim, diyor; kalıyor. Askeri
Lojmanların yanındaki bir markette çalışmaya başlıyor. Eşi
ile tanışıyor. 2002'de evleniyorlar. O günlerde Datça'da
isminden söz edilen SUN markette çalışmaya başlıyor. 2004'te
kendi marketini açıyor.
Marketinin şimdiki yeri, Özbel
civarında, Burgaz Ören yeri yolu üzerinde; yoldan gelip geçenlere
ve mahalleliye de satış yapabilen bir site marketi.
Eşinin ailesi, Datça'nın
yerlisi; Kızlan'lı. Kayınpeder, rençber ve aynı zamanda hayvan
yetiştiricisi; KASAP namı ile biliniyor. Kayınbirader, pazarlara
çıkıyor; hem üretici hem de manav sertifikalı.
2014 yılında, marketçiliğin
yanı sıra, pazarlara, terlik ve ayakkabı satmak için çıkmaya
başlıyor. (O ilk açtığı yıl, yanımdaki yerin sahibinin kartı,
devamsızlıktan iptal edildiğinden, Belediye, Bahri'ye, yanımdaki
yeri tahsis etmişti. O günden beri tanışırız.) Yasak öncesi,
Datça ve Palamutbükü pazarlarına çıkıyordu.
24 Mart 2020 gününden beri
pazarlara tezgah açması, diğer pek çok pazarcı gibi, yasak
olduğundan, yalnızca, sabah 09.00-akşam 21.00 arası, marketini
açabiliyor. 25 ve bu söyleşinin yapıldığı 26 Nisan günleri
sokağa çıkma yasağı herkes için geçerli olduğundan 21,22,23
ve 24 Nisan günkü market satışlarını soruyorum; 4 günlük
yasak öncesi günlere denk gelen 21'de 800, 22'de 350 TL; sabah
09.00-öğle sonu 14.00 arası açtıkları 23'de 600 ve 24'de 350 TL
satış yapabilmiş. Bu satışların çoğunun tekel ürünlerinden,
ekmek ve gazeteden oluştuğunu söylüyor. Geçen yıllarla
kıyaslandığında, çok düşük, geçen yıl, ortalama, 800-1200
TL arasındaydı, diyor. Bu fark nereden kaynaklanıyor?, diyorum;
salgın ve asıl olarak da büyük-zincir mağazalarından, diyor.
Datça 20 bin civarında bir nüfusa sahip, sayısız büyük market
var; neredeyse her mahallede bir ya da birbirine inat açtıkları
için, bir kaç zincir market var; 23 ve 24 Nisan günleri, biz
alınan karar gereği saat 14.00'te marketi kapadık ve eve gittik,
ama ben geçerken o büyük marketler hala açıktı; karar
uygulanacaksa, herkes uygulasın, çifte standart olmamalı, diye
devam ediyor.
Şu an 70-80 bin TL civarında bir
borcu varmış. Evi ve iş yeri, kira.
Korona virüs salgınından sonra
Hükumet'in açıkladığı 'Destek Paketi' çerçevesinde Esnaf
Kefalet'e borç ertelemesi ve yeni kredi talebinde bulunmuş; hala
cevap verecekler, yarın, yani 27 Nisan günü gidip, gelişmeyi
soracağım, diyor. (27.Nisan günü akşamı: Sormuş; 25 bin TL
kredi talebi kabul edilmiş.)(*)
Devlet, yani Reis, dedi ki, borç
vb. yok. 30 Nisan 2020 günü, 2019 yılının birinci taksit vergi
ödemem var 1250 TLve gel ödemeni yap, diyor muhasebecim, erteleme
falan yokmuş. Geçen yıl yapılan yapılandırmalar'da da yok...
Elektriği, 18-19 günde okuyorlar. Şubat ayından bugüne kadar 800
TL fatura geldi.
Kimden ne bekliyorsun?, diyorum;
Devletten, yardım bekliyormuş. İş, bundan sonrasında...
Salgından sonra ne olacak? Önümüzü göremiyoruz! Çıkacak
mıyız? Batacak mıyız?...Temmuz, Ağustos...diyorlar. O zaman,
işimiz bitik. Herkes, çıkış peşinde...Pazarlara çıkamıyoruz,
Market 3 gün kapalı, 4 gün açık, ya da başka
türlü...Toptancılar, her şey peşin, diyorlar. Sonraki süreçte
de bu sistem eskiye dönmez; fırsat bu fırsat, derler, devam
ederler. Küçük esnaf, zaten bitti. Büyük esnafa yol veriliyor.
Ama vergiyi küçük esnaf ödüyor.
Yeni Pazar Yerinde terlik,
ayakkabı vb. satmamıza izin verilmez ise, eşimin adına üretici
belgesi alarak sebze ve meyve satışı yapacağız, aç kalacak
halimiz yok ya, diyor. Market işi ise, bitmiş; sen de biliyorsun,
65 yaş üstü dahil herkes, büyük marketlerde; duruma bakacağız.
Sonra, Bursa Karacabey Fen Lisesi'nde okuyan kızın okul durumuna da
bakacaklar imiş; şurada kaldı iki yılı, bu okulun ne zaman
yeniden normale döneceğini de bilemiyoruz, diyerek sözünü
bitiriyor.
ALİ GÖKÇE:(50 yaşında.
Eskişehir Sivrihisar doğumlu. 3 çocuk babası. İlk çocuğu
Üniversite mezunu, ikincisi Üniversitede öğrenci, üçüncüsü
Lise'yi bitirdi. Marmaris'te oturuyor.)
Lise dengi Sanat Okulu'nun Torna
Tesviye bölümünü bitirdikten sonra 1992 yılında Eskişehir'deki
ENTİL fabrikasına tornacı olarak işe giriyor. 1994'te evleniyor.
3 çocuğu oluyor.
Daha önceden Marmaris'e gelip
yerleşen ve Marmaris ile civarındaki yerleşim birimlerinde
pazarcılık yapan kayınpederi gibi pazarcılık yapmak amacıyla
2001 yılında Marmaris'e geliyorlar ve yerleşiyorlar. Marmaris,
Armutalan, İçmeler, Turunç ve Datça pazarlarını dolaşarak
pareo ve şapka satmaya başlıyor.
2008 yılında Marmaris Merkez'de
iç ve dış turizme yönelik olarak faaliyet yürütecek dükkanını
açıyor.
Şu an, bütün ödemeleri bitmiş
bir evi var, iş yeri ise kira.
150 bin TL civarında borcu
bulunuyor.
Korona virüs salgını ille
mücadele başladıktan sonra içine girilen koşullarda Hükumetin
sözünü ettiği 'Destek Paketi' çerçevesinde Halk Bankası'ndan 25
bin TL kredi çekmiş; 25 bin TL'lik kredi kartı ise hala gelmemiş.
Erteleme yaptığı bir borcu
yokmuş. Var olan borç taksitlerini ödemeye devam ediyormuş.
Bağ-Kur, SSK, vergi vb. borçların
hiç birisini ödeyemiyoruz, diyor. Bunların önüne geçilemiyor muş.
Aşırı fazla imişler. Vergi, peşin vergi çok yüksek geliyormuş.
Bir elemanın yıllık maliyeti 50 bin TL, diyor. O nedenle eleman
çalıştıramıyorlarmış. Kendisi iş yerinde eşine yardım
ediyormuş. Şu an kendisinin hiç bir sosyal güvencesi yokmuş. Yaz
bunları, bunun böyle olduğunu, kendileri de biliyorlardır, diyor.
Kimden ne bekliyorsun?,
diyorum.Kimseden bir şey beklediğim yok; Devlet, şimdi yaptığı
gibi borç vereceğine, bize, sıfır faizli ve 24-36 ay ödemeli
taksitlendirmeli kredi versin, var olan borçları
yapılandırsın...Biz böyle şeyler istiyoruz. Pazara çıkamıyoruz.
İş yerini açamıyoruz, açtığımız günlerde zor siftah
yapıyoruz. Ha bire Devlet'in verdiği borç parayı yiyoruz. Ne
zamana kadar? Devlet, iş yapamadığımız süre için, bizden
Bağ-Kur, SSK, vergi, kira...gibi konularda hiç bir talepte
bulunmasın. İnan, bankadan aldığım krediyi tüketiyoruz. Kız,
salgın başlayınca işten çıkarıldığı için çalışmıyor.
Oğlan, okullar kapandığı için yanımızda. Dağ dayanmaz.
Geleceği nasıl görüyorsun?,
diye soruyorum. Ümitsizim, bitkinim, yorgunum...ne yapacağımı
bilmez bir durumdayım. Ruhsuzum. Hiçbir şey para etmiyor.
Psikolojik olarak bitiğim. Mal alsak mı? Almasak mı? Bilemiyorum.
Mal almamız gereken parayı tüketiyoruz. Devlet, borçları
erteledik, diyor. Arkadaşlardan duyuyorum, hiç bir borç
ertelenmiyor. Erteleyenler de yüksek faizleri kabullenerek
erteliyorlar. Oğlana, kredi kartı borcunu ertele, dedim. Faiz
istiyorlarmış. Askıya alınmış arabanın boşa dönen dört
tekeri gibi boşa dönüp duruyorum. Bal yapmaz arı gibi evin içinde
dönüp duruyoruz. Yaz bunları, aynen yaz, diyor. Yazıyorum.
YASİN KIRBAŞ: (43 yaşında.
Aydın İncirliova doğumlu. Evli. İki çocuğu var. Muğla
merkez'de oturuyor. İlkokul mezunu.)
İlkokulu bitirir bitirmez, 12
yaşında, sahil yerlerinde pazarcılık yapan dayılarının yanında
işe başlıyor; bazen birinin yanında bazen de diğerinin...En çok,
büyük dayısının. O zamanlar, diyor, Aydın, Söke, Fethiye,
Marmaris, İçmeler ve Datça olmak üzere çok geniş bir bölgede
dolaşıp duruyorduk. 2003-2004'e kadar dayılarının yanında
çalışıyor; iç çamaşır konusunda uzmanlaşıyor. Askere gidip
geliyor. Dayısı, Marmaris'e dükkan açıyor; bir süre sonra,
pazar yerlerini Yasin'e devrediyor. Artık, o kendine çalışmaya
başlıyor.
Uzun süre, dayılarının yanında
öğrendiği iç çamaşır satış işini yapıyor; bir ara, iki yıl
kadar imitasyon ürün satıyor.
2011 yılında evleniyor;
bacanağı, pazarlarda hediyelik eşya satan iyi bir insan;
şimdilerde, küçük kardeşi ile müteahhitlik yapıyor.
Evlendiğinde Marmaris'te
otururken, Muğla'ya taşınıyor ve 2014 yılında Muğla merkez'de,
dar bir sokakta küçük bir dükkan açıyor. Bebe giyim ve iç
çamaşırı satmaya devam ediyor.
2017 yılında export badi giyim
işine giriyor.(Ben, 25 yılı tamamladıktan sonra 2017 yılında
pazar işini bırakmaya karar vermiş ve işi kime bırakabileceğimi
kendi kendime sormaya başlamıştım; bir-iki arkadaş üzerinde
düşünürken, şu veya bu nedenle o arkadaşlar vazgeçince,
Yasin'e teklif ettim; kabul etti. Uzun yıllar çalıştığım
fabrika ile ilişkileri ve Datça Pazar yerini, ona bıraktım. Sözü
edilen export badiler, bu badilerdir.)
Şu an ev ve iş yeri kira. Dükkan
sahibi, iyi bir adammış; Korona virüs salgını ile mücadele
başladıktan sonra içine girilen süreçte arıyor ve Nisan ayı
kirasını düşünme, durum böyle devam ederse, Mayıs ayına da
bir çözüm buluruz, diyor; o konuda kafası rahatlıyor.
Salgın gündeme geldiğinde
toplam 50-60 bin TL civarında bir borcu varmış; ilk elde, kardeşi
üzerinden mal alımı için Ziraat Bankasından çektiği krediyi
erteletiyor. Sonra Halk bankası'na başvuruyor; 25 bin TL kredi
çekiyor. 25 bin TL'lik kredi kartı talebinde de bulunuyor.
Dükkanın satış durumunu
soruyorum; 20'da 3o TL, 21'de siftah yok, 22'de 100 TL imiş.
Açıyorum ama çoğu zaman siftah olmuyor, diyor.
Bu durumda nasıl geçiniyorsunuz?,
diyorum; anne-baba ve kardeşlerimden, diyor. Aç kalmıyorlar imiş...
Kimden ne bekliyorsun?, diyorum.
Durum düzelsin, başka ne
bekleyebilirim ki?, diyor. Devletten yardım bekliyormuş. Bağ-Kur,
SSK...vb. borçlar erteleniyormuş; iyi de bunlar, daha sonra nasıl
ödenecek?, diye soruyor. Bizim nasıl olsa Bağ-Kur, vergi vb.
ödediğimiz yok; ödeyemiyoruz ki!..Gelecek yıllarda durumlar
düzelirse, öderiz.
Datça ve Yaz sezonu Ak-Tur'a
tezgah açıyor.
Mayıs ayı sonu Haziran ayı başı
gibi giyim vb. satan pazarcıların da pazar yerlerine tezgah açmaya
başlaması gerekiyor, diyor. Tamam, biz de, sebze ve meyve satanlar
gibi aralıklı açalım, maske takalım, kurallara uyalım ama
açalım...Bu salgının kısa sürede biteceği yok, o zaman bir
çözüm üretilmeli. (**)
Yardımlar, bir yere kadar. Asıl
olarak, biz kendi çarkımızı döndürmeliyiz.
Devlet, önceden ihtiyacı olana
değil, ihtiyacı olmayana yardım ediyordu; niye ki? Asıl ihtiyacı
olana yardım etmeli. Kredi verirken kefil, ipotek vb. istemek de
neyin nesi?, diyerek sözünü bitiriyor.
(*)Pazarcı esnafı ile yapılan
bu söyleşilerde sıkça sözü edilen borç ertelemeleri ve 'Destek
Kredileri' konusunda, 27.04.2020 günü BirGün gazetesinde Ozan
GÜNDOĞDU'nun '200 milyarlık hokus pokus' başlıklı haberi,
okunmaya değer bir haberdir. (Bknz: https://www.birgün.net )
(**) Bu konuda, şu an olduğu gibi bütün ülke
genelinde aynı uygulama biçimini esas almak yerine, Koronavirüs
salgınının yayılma ve görülme haritasına bakılarak, İlçe ve
İl bazında farklı uygulama biçimlerinin gündeme getirilmesi daha
akla yatkın bir çözüm olabilir mi?(Bu konuda Bknz: 27.04.2020
günkü BirGün gazetesi haberi.)
28.04.2020/Datça
Mehmet Erdal
(12 Kasım 2016/Ali Gökçe'nin Datça'daki tezgahı)
(Muğla/Yasin'in butiği)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder