27 Nisan 2020 Pazartesi

2020.04.28.DEVLET, ESNAFTAN, FAALİYETTEN MEN ETTİĞİ SÜRE İÇİN, HİÇ BİR TALEPTE BULUNMAMALI!

  Hiç yorum yok

     DEVLET, ESNAFTAN, FAALİYETTEN MEN ETTİĞİ SÜRE İÇİN, HİÇ BİR TALEPTE BULUNMAMALI!
     İçişleri Bakanlığı'nın Korona virüs salgını ile mücadele kapsamında 24 Mart 2020 günü yayınladığı genelge ile pazar yerlerine tezgah açmaları belirsiz bir süre için yasaklanan pazarcıların bazıları ile yaptığımız söyleşilerin son bölümünü yayınlıyoruz.
     BAHRİ ÇARKÇI: (44 yaşında. Adana Merkez doğumlu. Ortaokuldan terk. Evli. Bir kızı var.)
     Adana'da Ortaokul'da okurken aynı zamanda çıraklık eğitime gitmeye ve bir markette çalışmaya başlamış. Kendi ifadesiyle, markette çalışırken, marketçi sormuş, kaç lira istersin?, haftalık 5 bin TL, demiş, o günkü parayla; marketçi, sana 10 bin TL, demiş, gel ve servis işine başla. O zamanlarda, diyor, babam alıyordu emekli maaşını aylık 23 bin TL, annem alıyordu 20 bin TL; ben neredeyse onların ikisinin toplamı kadar alıyordum, artı, bunun iki katı kadar da bahşiş, etti mi 120 bin TL civarı; bu durumda kim okur?.. Hesap böyle olunca, Ortaokulu terk etmiş. Markette bir yıl kadar çalışmış, annesi, marketçilik, meslek değil, demiş ve bir marangozun yanına yerleştirmiş; o marangozun yanında iki yıl kadar çalışmış. Sonra askerlik...
     Acemilikten sonra önce Datça Merkez ve sonra AK-TUR'a göndermişler.
     1998 yılında askerlik bitiyor, 'Ev yapacaksan tuğladan, kız alacaksan Muğla'dan' diyorlardı, ben de Datça'da kalmaya karar verdim, diyor; kalıyor. Askeri Lojmanların yanındaki bir markette çalışmaya başlıyor. Eşi ile tanışıyor. 2002'de evleniyorlar. O günlerde Datça'da isminden söz edilen SUN markette çalışmaya başlıyor. 2004'te kendi marketini açıyor.
     Marketinin şimdiki yeri, Özbel civarında, Burgaz Ören yeri yolu üzerinde; yoldan gelip geçenlere ve mahalleliye de satış yapabilen bir site marketi.
     Eşinin ailesi, Datça'nın yerlisi; Kızlan'lı. Kayınpeder, rençber ve aynı zamanda hayvan yetiştiricisi; KASAP namı ile biliniyor. Kayınbirader, pazarlara çıkıyor; hem üretici hem de manav sertifikalı.
     2014 yılında, marketçiliğin yanı sıra, pazarlara, terlik ve ayakkabı satmak için çıkmaya başlıyor. (O ilk açtığı yıl, yanımdaki yerin sahibinin kartı, devamsızlıktan iptal edildiğinden, Belediye, Bahri'ye, yanımdaki yeri tahsis etmişti. O günden beri tanışırız.) Yasak öncesi, Datça ve Palamutbükü pazarlarına çıkıyordu.
     24 Mart 2020 gününden beri pazarlara tezgah açması, diğer pek çok pazarcı gibi, yasak olduğundan, yalnızca, sabah 09.00-akşam 21.00 arası, marketini açabiliyor. 25 ve bu söyleşinin yapıldığı 26 Nisan günleri sokağa çıkma yasağı herkes için geçerli olduğundan 21,22,23 ve 24 Nisan günkü market satışlarını soruyorum; 4 günlük yasak öncesi günlere denk gelen 21'de 800, 22'de 350 TL; sabah 09.00-öğle sonu 14.00 arası açtıkları 23'de 600 ve 24'de 350 TL satış yapabilmiş. Bu satışların çoğunun tekel ürünlerinden, ekmek ve gazeteden oluştuğunu söylüyor. Geçen yıllarla kıyaslandığında, çok düşük, geçen yıl, ortalama, 800-1200 TL arasındaydı, diyor. Bu fark nereden kaynaklanıyor?, diyorum; salgın ve asıl olarak da büyük-zincir mağazalarından, diyor. Datça 20 bin civarında bir nüfusa sahip, sayısız büyük market var; neredeyse her mahallede bir ya da birbirine inat açtıkları için, bir kaç zincir market var; 23 ve 24 Nisan günleri, biz alınan karar gereği saat 14.00'te marketi kapadık ve eve gittik, ama ben geçerken o büyük marketler hala açıktı; karar uygulanacaksa, herkes uygulasın, çifte standart olmamalı, diye devam ediyor.
     Şu an 70-80 bin TL civarında bir borcu varmış. Evi ve iş yeri, kira.
     Korona virüs salgınından sonra Hükumet'in açıkladığı 'Destek Paketi' çerçevesinde Esnaf Kefalet'e borç ertelemesi ve yeni kredi talebinde bulunmuş; hala cevap verecekler, yarın, yani 27 Nisan günü gidip, gelişmeyi soracağım, diyor. (27.Nisan günü akşamı: Sormuş; 25 bin TL kredi talebi kabul edilmiş.)(*)
     Devlet, yani Reis, dedi ki, borç vb. yok. 30 Nisan 2020 günü, 2019 yılının birinci taksit vergi ödemem var 1250 TLve gel ödemeni yap, diyor muhasebecim, erteleme falan yokmuş. Geçen yıl yapılan yapılandırmalar'da da yok... Elektriği, 18-19 günde okuyorlar. Şubat ayından bugüne kadar 800 TL fatura geldi.
     Kimden ne bekliyorsun?, diyorum; Devletten, yardım bekliyormuş. İş, bundan sonrasında... Salgından sonra ne olacak? Önümüzü göremiyoruz! Çıkacak mıyız? Batacak mıyız?...Temmuz, Ağustos...diyorlar. O zaman, işimiz bitik. Herkes, çıkış peşinde...Pazarlara çıkamıyoruz, Market 3 gün kapalı, 4 gün açık, ya da başka türlü...Toptancılar, her şey peşin, diyorlar. Sonraki süreçte de bu sistem eskiye dönmez; fırsat bu fırsat, derler, devam ederler. Küçük esnaf, zaten bitti. Büyük esnafa yol veriliyor. Ama vergiyi küçük esnaf ödüyor.
     Yeni Pazar Yerinde terlik, ayakkabı vb. satmamıza izin verilmez ise, eşimin adına üretici belgesi alarak sebze ve meyve satışı yapacağız, aç kalacak halimiz yok ya, diyor. Market işi ise, bitmiş; sen de biliyorsun, 65 yaş üstü dahil herkes, büyük marketlerde; duruma bakacağız. Sonra, Bursa Karacabey Fen Lisesi'nde okuyan kızın okul durumuna da bakacaklar imiş; şurada kaldı iki yılı, bu okulun ne zaman yeniden normale döneceğini de bilemiyoruz, diyerek sözünü bitiriyor.
     ALİ GÖKÇE:(50 yaşında. Eskişehir Sivrihisar doğumlu. 3 çocuk babası. İlk çocuğu Üniversite mezunu, ikincisi Üniversitede öğrenci, üçüncüsü Lise'yi bitirdi. Marmaris'te oturuyor.)
     Lise dengi Sanat Okulu'nun Torna Tesviye bölümünü bitirdikten sonra 1992 yılında Eskişehir'deki ENTİL fabrikasına tornacı olarak işe giriyor. 1994'te evleniyor. 3 çocuğu oluyor.
     Daha önceden Marmaris'e gelip yerleşen ve Marmaris ile civarındaki yerleşim birimlerinde pazarcılık yapan kayınpederi gibi pazarcılık yapmak amacıyla 2001 yılında Marmaris'e geliyorlar ve yerleşiyorlar. Marmaris, Armutalan, İçmeler, Turunç ve Datça pazarlarını dolaşarak pareo ve şapka satmaya başlıyor.
     2008 yılında Marmaris Merkez'de iç ve dış turizme yönelik olarak faaliyet yürütecek dükkanını açıyor.
     Şu an, bütün ödemeleri bitmiş bir evi var, iş yeri ise kira.
     150 bin TL civarında borcu bulunuyor.
     Korona virüs salgını ille mücadele başladıktan sonra içine girilen koşullarda Hükumetin sözünü ettiği 'Destek Paketi' çerçevesinde Halk Bankası'ndan 25 bin TL kredi çekmiş; 25 bin TL'lik kredi kartı ise hala gelmemiş.
     Erteleme yaptığı bir borcu yokmuş. Var olan borç taksitlerini ödemeye devam ediyormuş.
     Bağ-Kur, SSK, vergi vb. borçların hiç birisini ödeyemiyoruz, diyor. Bunların önüne geçilemiyor muş. Aşırı fazla imişler. Vergi, peşin vergi çok yüksek geliyormuş. Bir elemanın yıllık maliyeti 50 bin TL, diyor. O nedenle eleman çalıştıramıyorlarmış. Kendisi iş yerinde eşine yardım ediyormuş. Şu an kendisinin hiç bir sosyal güvencesi yokmuş. Yaz bunları, bunun böyle olduğunu, kendileri de biliyorlardır, diyor.
     Kimden ne bekliyorsun?, diyorum.Kimseden bir şey beklediğim yok; Devlet, şimdi yaptığı gibi borç vereceğine, bize, sıfır faizli ve 24-36 ay ödemeli taksitlendirmeli kredi versin, var olan borçları yapılandırsın...Biz böyle şeyler istiyoruz. Pazara çıkamıyoruz. İş yerini açamıyoruz, açtığımız günlerde zor siftah yapıyoruz. Ha bire Devlet'in verdiği borç parayı yiyoruz. Ne zamana kadar? Devlet, iş yapamadığımız süre için, bizden Bağ-Kur, SSK, vergi, kira...gibi konularda hiç bir talepte bulunmasın. İnan, bankadan aldığım krediyi tüketiyoruz. Kız, salgın başlayınca işten çıkarıldığı için çalışmıyor. Oğlan, okullar kapandığı için yanımızda. Dağ dayanmaz.
     Geleceği nasıl görüyorsun?, diye soruyorum. Ümitsizim, bitkinim, yorgunum...ne yapacağımı bilmez bir durumdayım. Ruhsuzum. Hiçbir şey para etmiyor. Psikolojik olarak bitiğim. Mal alsak mı? Almasak mı? Bilemiyorum. Mal almamız gereken parayı tüketiyoruz. Devlet, borçları erteledik, diyor. Arkadaşlardan duyuyorum, hiç bir borç ertelenmiyor. Erteleyenler de yüksek faizleri kabullenerek erteliyorlar. Oğlana, kredi kartı borcunu ertele, dedim. Faiz istiyorlarmış. Askıya alınmış arabanın boşa dönen dört tekeri gibi boşa dönüp duruyorum. Bal yapmaz arı gibi evin içinde dönüp duruyoruz. Yaz bunları, aynen yaz, diyor. Yazıyorum.
     YASİN KIRBAŞ: (43 yaşında. Aydın İncirliova doğumlu. Evli. İki çocuğu var. Muğla merkez'de oturuyor. İlkokul mezunu.)
     İlkokulu bitirir bitirmez, 12 yaşında, sahil yerlerinde pazarcılık yapan dayılarının yanında işe başlıyor; bazen birinin yanında bazen de diğerinin...En çok, büyük dayısının. O zamanlar, diyor, Aydın, Söke, Fethiye, Marmaris, İçmeler ve Datça olmak üzere çok geniş bir bölgede dolaşıp duruyorduk. 2003-2004'e kadar dayılarının yanında çalışıyor; iç çamaşır konusunda uzmanlaşıyor. Askere gidip geliyor. Dayısı, Marmaris'e dükkan açıyor; bir süre sonra, pazar yerlerini Yasin'e devrediyor. Artık, o kendine çalışmaya başlıyor.
     Uzun süre, dayılarının yanında öğrendiği iç çamaşır satış işini yapıyor; bir ara, iki yıl kadar imitasyon ürün satıyor.
     2011 yılında evleniyor; bacanağı, pazarlarda hediyelik eşya satan iyi bir insan; şimdilerde, küçük kardeşi ile müteahhitlik yapıyor.
     Evlendiğinde Marmaris'te otururken, Muğla'ya taşınıyor ve 2014 yılında Muğla merkez'de, dar bir sokakta küçük bir dükkan açıyor. Bebe giyim ve iç çamaşırı satmaya devam ediyor.
     2017 yılında export badi giyim işine giriyor.(Ben, 25 yılı tamamladıktan sonra 2017 yılında pazar işini bırakmaya karar vermiş ve işi kime bırakabileceğimi kendi kendime sormaya başlamıştım; bir-iki arkadaş üzerinde düşünürken, şu veya bu nedenle o arkadaşlar vazgeçince, Yasin'e teklif ettim; kabul etti. Uzun yıllar çalıştığım fabrika ile ilişkileri ve Datça Pazar yerini, ona bıraktım. Sözü edilen export badiler, bu badilerdir.)
     Şu an ev ve iş yeri kira. Dükkan sahibi, iyi bir adammış; Korona virüs salgını ile mücadele başladıktan sonra içine girilen süreçte arıyor ve Nisan ayı kirasını düşünme, durum böyle devam ederse, Mayıs ayına da bir çözüm buluruz, diyor; o konuda kafası rahatlıyor.
     Salgın gündeme geldiğinde toplam 50-60 bin TL civarında bir borcu varmış; ilk elde, kardeşi üzerinden mal alımı için Ziraat Bankasından çektiği krediyi erteletiyor. Sonra Halk bankası'na başvuruyor; 25 bin TL kredi çekiyor. 25 bin TL'lik kredi kartı talebinde de bulunuyor.
     Dükkanın satış durumunu soruyorum; 20'da 3o TL, 21'de siftah yok, 22'de 100 TL imiş. Açıyorum ama çoğu zaman siftah olmuyor, diyor.
     Bu durumda nasıl geçiniyorsunuz?, diyorum; anne-baba ve kardeşlerimden, diyor. Aç kalmıyorlar imiş...
     Kimden ne bekliyorsun?, diyorum.
     Durum düzelsin, başka ne bekleyebilirim ki?, diyor. Devletten yardım bekliyormuş. Bağ-Kur, SSK...vb. borçlar erteleniyormuş; iyi de bunlar, daha sonra nasıl ödenecek?, diye soruyor. Bizim nasıl olsa Bağ-Kur, vergi vb. ödediğimiz yok; ödeyemiyoruz ki!..Gelecek yıllarda durumlar düzelirse, öderiz.
     Datça ve Yaz sezonu Ak-Tur'a tezgah açıyor.
     Mayıs ayı sonu Haziran ayı başı gibi giyim vb. satan pazarcıların da pazar yerlerine tezgah açmaya başlaması gerekiyor, diyor. Tamam, biz de, sebze ve meyve satanlar gibi aralıklı açalım, maske takalım, kurallara uyalım ama açalım...Bu salgının kısa sürede biteceği yok, o zaman bir çözüm üretilmeli. (**)
     Yardımlar, bir yere kadar. Asıl olarak, biz kendi çarkımızı döndürmeliyiz.
     Devlet, önceden ihtiyacı olana değil, ihtiyacı olmayana yardım ediyordu; niye ki? Asıl ihtiyacı olana yardım etmeli. Kredi verirken kefil, ipotek vb. istemek de neyin nesi?, diyerek sözünü bitiriyor.
     (*)Pazarcı esnafı ile yapılan bu söyleşilerde sıkça sözü edilen borç ertelemeleri ve 'Destek Kredileri' konusunda, 27.04.2020 günü BirGün gazetesinde Ozan GÜNDOĞDU'nun '200 milyarlık hokus pokus' başlıklı haberi, okunmaya değer bir haberdir. (Bknz: https://www.birgün.net )
     (**) Bu konuda, şu an olduğu gibi bütün ülke genelinde aynı uygulama biçimini esas almak yerine, Koronavirüs salgınının yayılma ve görülme haritasına bakılarak, İlçe ve İl bazında farklı uygulama biçimlerinin gündeme getirilmesi daha akla yatkın bir çözüm olabilir mi?(Bu konuda Bknz: 27.04.2020 günkü BirGün gazetesi haberi.)
     28.04.2020/Datça
     Mehmet Erdal
                                               (11 Eylül 2018/Bahrilerin Eda Market önü)
(12 Kasım 2016/Ali Gökçe'nin Datça'daki tezgahı)
(Muğla/Yasin'in butiği)

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder