22 Ekim 2021 Cuma

2021.10.23.CEZAEVİ YAZILARI-75: "...YEGANE ETKEN, KİTLESEL EYLEMLİLİKTİR"

  Hiç yorum yok

       CEZAEVİ YAZILARI-75: “...YEGANE ETKEN, KİTLESEL EYLEMLİLİKTİR”

     “... Canım çok sıkılıyor ve her tarafım uyuşuyor; bunun nedenlerinden birisi havadaki değişim ise, asıl neden, şu an dahi var olan halet-i ruhiyemdir. Geçtiğimiz hafta, Anayasa Mahkemesinin, bizim durumumuzu görüşmek ve bir karara varmak için gün saptayacağını umuyor ve bekliyorduk; duyumlarımız, o doğrultudaydı; ama, senin de izlemiş olabileceğin gibi, bu olmadı. Bunun yerine, önce Cumhuriyet'te, Mustafa Ekmekçi'nin köşesinde -doğruluğu tartışılır- bir haber çıktı: Bizimle ilgili kararın Kurban Bayramına çıkması beklenilmemeliymiş. Çünkü, Anayasa Mahkemesi üyeleri de önümüzdeki günlerde fiilen tatile çıkacaklarmış. Bu meclisten ise hiç bir umut yokmuş... Sonra, Erzincan'daki Askeri Mahkemenin de önceki Askeri Mahkemeler gibi benzer bir karar aldığını ve Anayasa Mahkemesine başvurduğuna ilişkin bir haber okuduk, Güneş'te...

     Bizim durumumuzla ilgili olarak daha çok sayıda Askeri Mahkemelerin karar almasını iyi bir gelişme olarak görüyorum; çünkü, özellikle Askeri Mahkemelerin bizim durumumuzla ilgili 'olumlu' kararlar alması, var olan haksızlığın geniş kitlelerce kabul edilmesinde ve giderilmeye çalışılmasında, bu anlamda Anayasa Mahkemesi üzerinde önemli bir baskı unsuru oluşturulmasında gereklidir. Öte yandan, hafta başında, TV-1'de üç parti temsilcisinin de katıldığı ve olumlu görüş bildirdiği bir programın yapılması, gazetelerde ilanların, haberlerin ve köşe yazılarının çıkması, bazı cezaevlerinde -ki bizleri de önümüzdeki günlerde muhtemelen kucaklar- ve bizlerin yakınlarınca açlık grevlerine gidilmesi ve gösterilerin yapılması da çok iyi oluyor... Ancak, Anayasa Mahkemesinin hala neden gün kararlaştırmadığını anlayamıyoruz...

     Biz, önümüzdeki hafta içinde somut bir gelişme olabileceği beklentisini sürdürüyoruz; ama, asıl bilemediğimiz, şudur: Anayasa Mahkemesi, Askeri Mahkemelerin başvurularını da tıpkı SHP'nin başvurusu gibi 5-6 ay içinde mi yoksa daha kısa sürede, Örn: 2 ay içinde falan yanıtlamak mı zorundadır? Yine, Anayasa Mahkemesi lehimize bir karar verdiği taktirde otomatikman bizi salıverecekler mi, yoksa Meclis bu karara uygun olarak ek bir yasa çıkarmak zorunda mı? Eğer, Anayasa Mahkemesi, Askeri Mahkemelerin başvurularını daha kısa sürede yanıtlamak zorundaysa, bu hafta veya bu ay içinde bir karara varmak zorundadır. Yine eğer, Anayasa Mahkemesinin kararının ardından Meclisten ek bir yasa çıkarılması gerekmiyorsa, bu çok iyi olur. Aksi halde, bizim durumumuzun mahkemece belirlenmesi ve belirlense bile meclisten bir yasanın çıkması, Sonbahar'a sarkabilir; bunu ise hiç istemiyorum. Ama, şimdi önemli olan, mahkemenin olumlu bir karara varmasıdır...

     Hafta başında, durup-dururken ve özellikle de TV-1'de bizimle ilgili bir programın yayınlanması ve o programda üç parti temsilcisinin de hem bize ilişkin haksızlık-yanlışlık yapıldığını, hem de bunun en kısa sürede giderilmesi gerektiğini söylemeleri karşısında, hoppala, bu program da nereden çıktı?, diye sorduk, kendi kendimize. Böyle bir programın yapılmasını ve o programda görüş belirten temsilcilerin, partilerinden ve dolayısıyla iktidardan habersiz ve bağımsız düşünülmesi olası değildir. İyi de, daha ne bekliyorlar, o zaman? Gösterilen tepkilerin oldukça etkili olduğu ve kamuoyu desteği bulduğu açık. Ayrıca, özellikle Doğu'da, dünkü BBC haberlerine göre Mardin Derik'te kitlesel gösteri ve çatışmaların/yaralanmaların olması, çok önemli: Çıkarılan anti-terör yasası ve bizlere ilişkin haksızlık karşısında sessiz kalınmadığı ve kalınmayacağı açıkça ortaya konuluyor. Kitle desteğini yitirmiş ve yapılan anketlere göre dördüncü parti durumuna düşmüş ANAP'ın işi çok zor. ANAP, bu yükün altından zor kalkar ve çözüm olarak daha da artıracağı baskı ve terör de onu zor kurtarır; hatta, Ecevit bile onu kurtaramaz... Bugünkü durumda, iktidarı geri adım attıracak yegane etken, kitlesel eylemliliktir; ne kadar az sayıda kitleyi kucaklarsa kucaklasın ve boyutu ne olursa olsun, daima ve daha yaygın kitlesel eylemlilik. Çok üst düzeyde gibi görülse de, sansasyonel nitelikli kadro eylemleri, eğer çok dikkatli ve bu kitlesel eylemliliği geliştirecek türden olmaz ise, tersi sonuçlar doğurur; ki, pratikte olan da odur...” (2.6.1991) (1)

     23.10.2021/Datça/Mehmet Erdal 

     (1) 2.6.1991




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder