17 Ocak 2020 Cuma

DATÇADAKİ YEREL DEMOKRASİMİZE DAİR TARTIŞMA NOTLARI -5/EVET, KATILIM!

  Hiç yorum yok
      DATÇADAKİ YEREL DEMOKRASİMİZE DAİR TARTIŞMA NOTLARI -5
     EVET, KATILIM!
     31 Mart 2019 Yerel seçim sonrası, 'Belediye meclis toplantılarına katılalım' doğrultusunda bir görüş ortaya koyan ve sonrasında, Datça Belediye Meclisinin aylık olağan toplantılarına katılmaya başlayan bizlerin, istisnasız hiçbirimizin, var olan yerel yönetimin herhangi bir kademesinde (elbette en çok sorulan/merak edilen, belediye meclisinde) herhangi bir resmi ya da gayrı resmi ne bir görevi ne de sorumluluğu vardır; halihazırda, her birimiz, doğma büyüme ya da şu veya bu zamanda Datça'ya gelip yerleşmiş olan sıradan Datçalılarız; bunun, bilinmesini istiyoruz.
     Sıradan Datçalılar olarak, her birimizin sahip olduğu 'yurttaşlık haklarımızın' (bu yazılara ve haliyle tartışmamıza da konu olan) bir kısmını kullanıyoruz, kullanmaya çalışıyoruz; bu hakların kullanılması sürecinde yaşadıklarımızı ve gözlemlerimizi yazıya döküyoruz ve diğer yerlerde yaşamaya devam eden yurttaşlarla paylaşıyoruz; kararı (benzer süreçler yaşayanların, deneyimlerini bizler gibi paylaşmayı ya da benzer süreçler yaşamak için, yaşadıkları koşullarda somut adımlar atıp-atmamayı), onlara bırakıyoruz, bu birincisi.
     İkincisi, biz 'Belediye meclis toplantılarına katılalım' derken, ülkemizde var olan (Büyükşehir, İl, İlçe ve Belde statüsündeki)1389 belediye meclisinde her ay önceden belirlenmiş ve ilan edilmiş bir günde periyodik olarak yapılan toplantılara katılalım, diyoruz.
     Bir başka deyişle, ülke genelinde yürütülüp yönlendirilmeye çalışılan 'Demokrasi' mücadelesinin (bir anlamda) yerel boyutu olan 'Yerel yönetimimizi demokratikleştirelim ve demokratik bir yerel yönetim yaratalım' mücadelesinin ülke genelinde yürütülüp yönlendirilmesinin çağrısını yapıyoruz.
     Üçüncüsü, yurttaşların, kendilerini hangi konumda (birey, çevre, grup, siyasi parti vb.) ve nasıl tanımlarlarsa tanımlasınlar, istedikleri ve özgürce karar verecekleri biçimlerde (belediye meclis toplantılarına katılımla başlayan) bu sürece aktif birer 'özne' olarak (elbette, katılıp katılmama konusunda bir irade ortaya koyuyorlar ve istiyorlar ise) katılabileceklerini; bunun, 'tartışma konusu yapılamaz bir hak' olduğunu, söylüyoruz.
     Bu çerçevede, konuyu tartışmaya devam ediyoruz.
     ***
     Bilindiği üzere, beş (5) yılda bir yapılan yerel seçimlerde seçilen (ve sayısı nüfusa göre belirlenen) üyelerden oluşan belediye meclisi, olağan dışı haller dışında, ayda bir kez, önceden belirlenmiş bir günde toplanır; gündem maddelerini görüşür, tartışır ve yerel yönetim tarafından uygulanacak kararları alır; sonra dağılır.
     Beş (5) yılda bir seçilen belediye meclis üyeleri, belediye meclis toplantılarında, kendilerini seçen ve o meclise gönderen seçmenler/yurttaşlar adına, bir anlamda onları temsilen (temsil ettikleri var sayılarak, ki şeklen bu doğrudur) kararların alınması süreçlerinde rol alırlar ve oy kullanırlar.
Onları seçerek oraya gönderen seçmenlerin/yurttaşların, o süreçte, herhangi bir şekilde, sürece müdahale edebilmeleri (gidişatı ya da seçip yolladığı kişinin/kişilerin o süreçteki rolünü beğenmiyorlar ise iradelerini ortaya koyabilmeleri; gidişatın yönünü, seçtikleri ama rolünü/rollerini beğenmedikleri meclis üyesini/üyelerini yenileriyle değiştirebilmeleri ya da geri çekebilmeleri vb.vb.) olası değildir.
     Onların söz hakkı, (istediklerine oy verme, istemediklerine oy vermeme, hiç birisine oy vermeme ya da boş oy kullanma vb... biçiminde) beş (5) yıldan beş (5) yıladır; aradaki süreçte, her yerde, (eğer katılıyorlarsa, bizim gibi) belediye meclis toplantı salonunda bile, yalnızca 'seyircidirler'; meclis salonunda, toplantı süresince oturma ve toplantıyı izleme hakları vardır ama toplantının gündem maddeleriyle ilgili olarak sözlerini söyleyebilme ve oy kullanabilme biçiminde iradelerini ortaya koyabilme hakları yoktur.
     Anlatılan ve 'aynıyla vaki' olan bu sistemin adı, 'Temsili Demokrasi'dir.
     Bugün gelinen noktada, belediye meclisi, her bir yurttaşın söz, yetki ve karar sahibi olduğu 'Doğrudan Demokrasini değil, işte bu 'Temsili Demokrasinin' işlerlikte olduğu bir kurumdur/örgütlenmedir.
     ***
     Günlük yaşam içinde pek çok yurttaşın şikayetçi olduğu ('Doğrudan Demokrasiyi' savunan Sol'un ve biz Sosyalistlerin bir bütün olarak 'sorunlu' gördüğü) bu 'Temsili Demokrasinin' işlerlikte olduğu 1389 belediye meclisinin (daha geniş anlamda yerel yönetimlerin) demokratikleştirilmesi ve ('Doğrudan Demokrasinin' egemen kılındığı) demokratik bir belediye meclisinin (/yerel yönetimin) yaratılması doğrultusunda 'olmazsa olmaz' ('yurttaş, değişimin öznesi olmaz ise, o değişim gerçekleşmez ya da kalıcı olmaz') denilerek ('başlangıç noktası' anlamında) önerilen 'belediye meclis toplantılarına katılımın', Datça'da, (bizce) beklenenden daha 'düşük yoğunlukta' gerçekleşmesi, (yine, bizce) tartışılması gereken bir durumdur.
     ***
     Yolu düşenlerin ve gelip görenlerin teslim edeceği üzere Datça, Sakar virajlarından Gökova'ya inildikten sonra, insana (havasının yanı sıra psikolojik olarak da) 'Oh be! Başka bir dünyaya geldik.' dedirten bir bölgenin en ucundaki yerleşim biriminin adıdır; püfür püfür esen rüzgarlı havası, tertemiz denizi ve koyları, yüzlerce yıldır bu topraklarda yaşayan insanlarının sahip olmaya devam ettiği (sakin, kavgasız ve komşunun komşusuna 'Hişt!' demediği, etlisine sütlüsüne karışmadığı) yaşama kültürü ve bütün bu özellikleri nedeniyle de büyük şehirlerin sıkıcı/boğucu havasından kaçıp kurtulmak isteyen orta halli ('beyaz yakalı') kişilerin ve kendisini halihazırda Sol, Sosyalist, Devrimci, Demokrat, Yurtsever vb. olarak tanımlamaya devam eden (KHK'ler nedeniyle çok sayıda üniversite öğretim üyesi ve öğretmen de bu 'göçe' katılmıştır) aydınların (özellikle son yıllarda) ilk gördüklerinde aşık oldukları, bilahare kendilerine 'yeni yurt' olarak seçtikleri ve gelip yerleştikleri bir yerdir. (Öyle ki, bugün dahi 22.000 nüfusa sahip olmasına karşın, uzun yıllardır 'MÜLKİYELİLER BİRLİĞİ'nin bir şubesi ve oldukça faal/üretken DKSD/Datça Kültür Sanat ve Dayanışma platformu bulunmaktadır. Neredeyse, her hafta, farklı dernek, platform, kurum ve kuruluş tarafından bir Kültür-Sanat etkinliği düzenlenmektedir. Yani, o kadar...)
     Böylesi koşullara sahip olan bir yerde, belediye meclis toplantılarına katılım konusunda 'görece' daha ileride olmak, yeterli midir?
     ***
     İçinde yaşadıkları koşullarda, yaşamlarını doğrudan ve/veya dolaylı olarak etkileyecek konularda önerilerin sunulduğu, tartışıldığı ve kararların alındığı belediye meclis toplantılarına (beş yıldan beş yıla oy vererek seçip yolladıkları meclis üyelerinin bu konularda neler konuştuklarına, neler önerdiklerine ve hangi gerekçelerle hangi konularda el kaldırdıklarına ya da karşı çıktıklarına tanık olmak; onlara varlıklarını göstermek; onların, kendilerinin gözlerinin onların üzerinde olduğunu ve bunu bilerek karar vermelerini sağlamak; toplantı öncesinde, arasında ya da sonrasında, salon içinde ya da dışında desteklerini ya da tepkilerini bir biçimde ortaya koymak; bizzat sürecin içinde yer alarak başkaca olanakları ve olasılıkları sorgulamak... amacıyla) katılmak ve böylece, sonuç itibarıyla, (şu anki sistemde) yerel düzeyde uygulanabilecek bazı kararları almanın yasal odağı olan belediye meclisinde bizzat bulunarak var olan yerel yönetim modelinin demokratikleştirilmesine ve demokratik bir yerel yönetimin yaratılmasına yönelik yapılabileceklerin 'ilk adımını' atmak noktasında tanık olunan bu durumun nedeni nedir?
     18.01.2020/Datça
     Mehmet Erdal

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder