DATÇADAKİ YEREL DEMOKRASİMİZE DAİR TARTIŞMA NOTLARI -5/EVET, KATILIM!
DATÇADAKİ YEREL DEMOKRASİMİZE DAİR TARTIŞMA NOTLARI -5
EVET, KATILIM!
31
Mart 2019 Yerel seçim sonrası, 'Belediye meclis toplantılarına
katılalım' doğrultusunda bir görüş ortaya koyan ve sonrasında,
Datça Belediye Meclisinin aylık olağan toplantılarına katılmaya
başlayan bizlerin, istisnasız hiçbirimizin, var olan yerel
yönetimin herhangi bir kademesinde (elbette en çok sorulan/merak
edilen, belediye meclisinde) herhangi bir resmi ya da gayrı resmi ne
bir görevi ne de sorumluluğu vardır; halihazırda, her birimiz,
doğma büyüme ya da şu veya bu zamanda Datça'ya gelip yerleşmiş
olan sıradan Datçalılarız; bunun, bilinmesini istiyoruz.
Sıradan
Datçalılar olarak, her birimizin sahip olduğu 'yurttaşlık
haklarımızın' (bu yazılara ve haliyle tartışmamıza da konu
olan) bir kısmını kullanıyoruz, kullanmaya çalışıyoruz; bu
hakların kullanılması sürecinde yaşadıklarımızı ve
gözlemlerimizi yazıya döküyoruz ve diğer yerlerde yaşamaya
devam eden yurttaşlarla paylaşıyoruz; kararı (benzer süreçler
yaşayanların, deneyimlerini bizler gibi paylaşmayı ya da benzer
süreçler yaşamak için, yaşadıkları koşullarda somut adımlar
atıp-atmamayı), onlara bırakıyoruz, bu birincisi.
İkincisi,
biz 'Belediye meclis toplantılarına katılalım' derken, ülkemizde
var olan (Büyükşehir, İl, İlçe ve Belde statüsündeki)1389
belediye meclisinde her ay önceden belirlenmiş ve ilan edilmiş
bir günde periyodik olarak yapılan toplantılara katılalım,
diyoruz.
Bir
başka deyişle, ülke genelinde yürütülüp yönlendirilmeye
çalışılan 'Demokrasi' mücadelesinin (bir anlamda) yerel boyutu
olan 'Yerel yönetimimizi demokratikleştirelim ve demokratik bir
yerel yönetim yaratalım' mücadelesinin ülke genelinde yürütülüp
yönlendirilmesinin çağrısını yapıyoruz.
Üçüncüsü,
yurttaşların, kendilerini hangi konumda (birey, çevre, grup,
siyasi parti vb.) ve nasıl tanımlarlarsa tanımlasınlar,
istedikleri ve özgürce karar verecekleri biçimlerde (belediye
meclis toplantılarına katılımla başlayan) bu sürece aktif birer
'özne' olarak (elbette, katılıp katılmama konusunda bir irade
ortaya koyuyorlar ve istiyorlar ise) katılabileceklerini; bunun,
'tartışma konusu yapılamaz bir hak' olduğunu, söylüyoruz.
Bu
çerçevede, konuyu tartışmaya devam ediyoruz.
***
Bilindiği
üzere, beş (5) yılda bir yapılan yerel seçimlerde seçilen (ve
sayısı nüfusa göre belirlenen) üyelerden oluşan belediye
meclisi, olağan dışı haller dışında, ayda bir kez, önceden
belirlenmiş bir günde toplanır; gündem maddelerini görüşür,
tartışır ve yerel yönetim tarafından uygulanacak kararları
alır; sonra dağılır.
Beş
(5) yılda bir seçilen belediye meclis üyeleri, belediye meclis
toplantılarında, kendilerini seçen ve o meclise gönderen
seçmenler/yurttaşlar adına, bir anlamda onları temsilen (temsil
ettikleri var sayılarak, ki şeklen bu doğrudur) kararların
alınması süreçlerinde rol alırlar ve oy kullanırlar.
Onları
seçerek oraya gönderen seçmenlerin/yurttaşların, o süreçte,
herhangi bir şekilde, sürece müdahale edebilmeleri (gidişatı ya
da seçip yolladığı kişinin/kişilerin o süreçteki rolünü
beğenmiyorlar ise iradelerini ortaya koyabilmeleri; gidişatın
yönünü, seçtikleri ama rolünü/rollerini beğenmedikleri meclis
üyesini/üyelerini yenileriyle değiştirebilmeleri ya da geri
çekebilmeleri vb.vb.) olası değildir.
Onların
söz hakkı, (istediklerine oy verme, istemediklerine oy vermeme, hiç
birisine oy vermeme ya da boş oy kullanma vb... biçiminde) beş (5)
yıldan beş (5) yıladır; aradaki süreçte, her yerde, (eğer
katılıyorlarsa, bizim gibi) belediye meclis toplantı salonunda
bile, yalnızca 'seyircidirler'; meclis salonunda, toplantı
süresince oturma ve toplantıyı izleme hakları vardır ama
toplantının gündem maddeleriyle ilgili olarak sözlerini
söyleyebilme ve oy kullanabilme biçiminde iradelerini ortaya
koyabilme hakları yoktur.
Anlatılan
ve 'aynıyla vaki' olan bu sistemin adı, 'Temsili Demokrasi'dir.
Bugün
gelinen noktada, belediye meclisi, her bir yurttaşın söz, yetki ve
karar sahibi olduğu 'Doğrudan Demokrasini değil, işte bu
'Temsili Demokrasinin' işlerlikte olduğu bir
kurumdur/örgütlenmedir.
***
Günlük
yaşam içinde pek çok yurttaşın şikayetçi olduğu ('Doğrudan Demokrasiyi' savunan Sol'un ve biz Sosyalistlerin bir bütün olarak
'sorunlu' gördüğü) bu 'Temsili Demokrasinin' işlerlikte olduğu
1389 belediye meclisinin (daha geniş anlamda yerel yönetimlerin)
demokratikleştirilmesi ve ('Doğrudan Demokrasinin' egemen
kılındığı) demokratik bir belediye meclisinin (/yerel yönetimin)
yaratılması doğrultusunda 'olmazsa olmaz' ('yurttaş, değişimin
öznesi olmaz ise, o değişim gerçekleşmez ya da kalıcı olmaz')
denilerek ('başlangıç noktası' anlamında) önerilen 'belediye
meclis toplantılarına katılımın', Datça'da, (bizce) beklenenden
daha 'düşük yoğunlukta' gerçekleşmesi, (yine, bizce)
tartışılması gereken bir durumdur.
***
Yolu
düşenlerin ve gelip görenlerin teslim edeceği üzere Datça,
Sakar virajlarından Gökova'ya inildikten sonra, insana (havasının
yanı sıra psikolojik olarak da) 'Oh be! Başka bir dünyaya
geldik.' dedirten bir bölgenin en ucundaki yerleşim biriminin
adıdır; püfür püfür esen rüzgarlı havası, tertemiz denizi ve
koyları, yüzlerce yıldır bu topraklarda yaşayan insanlarının
sahip olmaya devam ettiği (sakin, kavgasız ve komşunun komşusuna
'Hişt!' demediği, etlisine sütlüsüne karışmadığı) yaşama
kültürü ve bütün bu özellikleri nedeniyle de büyük şehirlerin
sıkıcı/boğucu havasından kaçıp kurtulmak isteyen orta halli
('beyaz yakalı') kişilerin ve kendisini halihazırda Sol,
Sosyalist, Devrimci, Demokrat, Yurtsever vb. olarak tanımlamaya
devam eden (KHK'ler nedeniyle çok sayıda üniversite öğretim
üyesi ve öğretmen de bu 'göçe' katılmıştır) aydınların
(özellikle son yıllarda) ilk gördüklerinde aşık oldukları,
bilahare kendilerine 'yeni yurt' olarak seçtikleri ve gelip
yerleştikleri bir yerdir. (Öyle ki, bugün dahi 22.000 nüfusa
sahip olmasına karşın, uzun yıllardır 'MÜLKİYELİLER
BİRLİĞİ'nin bir şubesi ve oldukça faal/üretken DKSD/Datça
Kültür Sanat ve Dayanışma platformu bulunmaktadır. Neredeyse,
her hafta, farklı dernek, platform, kurum ve kuruluş tarafından
bir Kültür-Sanat etkinliği düzenlenmektedir. Yani, o kadar...)
Böylesi
koşullara sahip olan bir yerde, belediye meclis toplantılarına
katılım konusunda 'görece' daha ileride olmak, yeterli midir?
***
İçinde
yaşadıkları koşullarda, yaşamlarını doğrudan ve/veya dolaylı
olarak etkileyecek konularda önerilerin sunulduğu, tartışıldığı
ve kararların alındığı belediye meclis toplantılarına (beş
yıldan beş yıla oy vererek seçip yolladıkları meclis üyelerinin
bu konularda neler konuştuklarına, neler önerdiklerine ve hangi
gerekçelerle hangi konularda el kaldırdıklarına ya da karşı
çıktıklarına tanık olmak; onlara varlıklarını göstermek;
onların, kendilerinin gözlerinin onların üzerinde olduğunu ve
bunu bilerek karar vermelerini sağlamak; toplantı öncesinde,
arasında ya da sonrasında, salon içinde ya da dışında
desteklerini ya da tepkilerini bir biçimde ortaya koymak; bizzat
sürecin içinde yer alarak başkaca olanakları ve olasılıkları
sorgulamak... amacıyla) katılmak ve böylece, sonuç itibarıyla,
(şu anki sistemde) yerel düzeyde uygulanabilecek bazı kararları
almanın yasal odağı olan belediye meclisinde bizzat bulunarak var
olan yerel yönetim modelinin demokratikleştirilmesine ve demokratik
bir yerel yönetimin yaratılmasına yönelik yapılabileceklerin
'ilk adımını' atmak noktasında tanık olunan bu durumun nedeni
nedir?
18.01.2020/Datça
Mehmet
Erdal
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder