2020.01.21.PAZAR YERİ YAZILARI-1 'NOTLAR'
08.11.2018 tarihli 'MARMARİS:
2004 YEREL YÖNETİM SEÇİMİ' başlıklı yazıda ayrıntılı bir
şekilde anlatıldığı gibi (Bknz:
https://mehmeterdalyazilar.blogspot.com
), 28.03.2004 tarihinde yapılan yerel seçimde Marmaris, İçmeler,
Armutalan, Turunç ve Bozburun belediye başkanlığı seçimlerini
CHP kazanmıştı.(Beldibi Belediye Başkanlığını ise MHP adayı
İdris İspirli almıştı.)
***
Ben, o yıllarda, 1992 yılında,
İzmir'de, zorunluluktan başladığım pazarcılık işini, 2001
yılında eşimle birlikte gelerek yerleştiğimiz Datça'dan
hareketle ve Marmaris-İçmeler-Armutalan-Beldibi ve Datça arasında
gidip gelerek; haftanın belirli günlerinde bu saydığım yerlerde
eşimle birlikte tezgah açarak ve bu tezgahta, bayan üst giyim
ağırlıklı ucuz parti malı satarak sürdürüyordum.
Aynı dönemde, İlçe Örgütü'nün
kuruluş sürecinde bir biçimde eklemlendiğim Marmaris ÖDP
(Özgürlük ve Dayanışma Partisi) üyesiydim; İlçe Örgütü'nün
yönetiminde (ömür boyu 'Kamu haklarından men' cezamın olması
nedeniyle) 'fahri üye' olarak görev yapıyordum.
***
Uzun yıllar devam eden ANAP'lı
belediye başkanlarının yerine seçilen yeni belediye başkanlarına
yönelik olarak Marmaris, İçmeler, ve Armutalan yerleşim
birimlerinde yaşayan yurttaşların çok farklı beklentileri vardı;
öyle ya, (o yerel seçimde, şaka gibi, tombaladan çıkan MHP'li
Beldibi Belediye Başkanı İdris İspirli bir yana) CHP'li belediye
başkanları seçim öncesi 'Değişim' vaat etmişler ve bu
'Değişim' rüzgarını arkalarına alarak yönetime gelmişlerdi.
Şimdi, bu vaatlerini gerçekleştirmeliydiler.
***
Şimdi kesin tarihini
anımsayamadığım bir zamandan beri Marmaris ve çevre belediyeler
(Marmaris, İçmeler, Armutalan, Turunç, Bozburun, Datça ve 2004
yılına kadar muhtarlıkla yönetilen Beldibi) sınırları
içerisinde kurulan pazar yerlerinde tezgah açan pazarcıların (hem
siyasi hem de hemşehricilik açısından) birbirleriyle oldukça
sıkı ve karmaşık ilişkileri olan bir kesiminin önderliğinde
kurulan bir 'Pazarcılar Derneği' vardı; bu pazar yerlerinde
belediyelerle pazarcılar arasındaki ilişkilerin ve pazar yerinde
uyulacak kuralların belirlenmesinde, bu derneğin (pazar yerleriyle
ilgili olarak yetkili kılınan) bazı belediye görevlileriyle
kurdukları ( her zaman tartışma konusu olmuş) farklı düzlemdeki
ilişkiler büyük ölçüde belirleyiciydi.
Bu sözü edilen pazar yerlerinde
tezgah açan pazarcıların sosyolojik özelliklerinin doğal bir
sonucu olarak ağırlıkla MHP'li (dernekte etkin oldukları
söylenemeyecek olan MSP ve CHP'li) pazarcılardan oluşan ve tam
tanımlamasıyla bir çeşit 'Sarı sendika' olarak
değerlendirilebilecek bu dernek, uzun yıllar kah siyasi, kah
hemşehricilik, kah zaman zaman sopanın gösterilmesi, kah bu
dernekle ilişkileri yürüten belediye görevlilerinin aktif desteği
vb. nedenlerle pazarcıların pazar yerindeki yaşamları ve belediye
ile ilişkilerinde (yer dağıtımı, pazar yerine kimlerin alınıp
alınmayacağı, pazarcılara tahsis edilen yerlerin kira değerleri,
vb.) çok etkin olmuşlardı.
Bir pazarcı olarak üyesi olduğum
bu derneğin hem belediye ile kurduğu ilişkilerden hem de
pazar yerindeki uygulamalarından kaynaklanan mağduriyetlerin ve bu
mağduriyetlere tanık olanların endişelerinin (yarın, biz de
mağdur olursak psikolojisinin) yol açtığı tepkiler yıllar
içinde birikmiş ve çok doğal olarak, (benim de içinde
bulunduğum) bu pazarcıların gözleri de, şimdi CHP'li yeni
yönetimlere çevrilmişti.
***
Bu, var olan derneğin
uygulamalarından yaka silkmiş 'gayrı memnun' konumundaki
pazarcılardan bazılarının bireysel olarak ya da ikili-üçlü CHP
İlçe Örgütü'ne ve/veya bazı belediye meclis üyelerine gidip
'Eskiden beri devam ede gelen durum yine devam edecek mi? Ne zaman
pazar yerlerine müdahale edeceksiniz?' dedikleri oluyordu.
Gelinen aşamada, ben de bir
şeyler yapmalıydım; ama ben,CHP İlçe Örgütü'ne gidemezdim.
Bunun nedeni, yukarıda sözü
edilen 'MARMARİS: 2004 YEREL YÖNETİM SEÇİMİ' başlıklı yazıda
uzunca anlatıldığı üzere, 28.03.2004 Yerel Seçiminde, özellikle
Marmaris Belediye Başkanlığı için Nazan Batmaz'ın (CHP'den
istifa ettikten sonra) 'Bağımsız aday' gösterilmesi nedeniyle CHP
İlçe Örgütü içindeki bazı etkin isimler (Ali Acar, Dursun
Kaplan vb.) tarafından hedef tahtasına konulan ÖDP'li kişilerden
birisi olmamdı.
İyi de, eli kolu bağlı birisi
gibi de oturamazdım.
***
Marmaris'e geldikten sonra, bir
arkadaşımın tanıştırması nedeniyle tanıdığım, yerel seçim
sürecinde yayınladığı 'Çağdaş Marmaris' gazetesi ile Ali
Acar'a destek veren Mehmet Emin Berbe 'e gittim. Pazar yerlerindeki
durumlar ve CHP'li yeni yönetimlerin yapabilecekleri-yapması
gerekenler üzerine konuştuk. Konuşma ilerledikçe anlaşıldı ki,
benden önce, Mehmet abiye başka pazarcılar da gelip dertlerini ve
beklentilerini anlatmışlar.
Mehmet Emin Berber, bu
anlattıklarımla ilgili bir yazı yazıp getirmemi ve
yayınlayacağını, söyledi.
İyi de, bu nasıl olacaktı?
Pazar yerlerindeki problemlerin
önemli bir kısmı var olan dernekten ve bu derneğin bazı
yöneticilerinin karmaşık ve tartışmalı bir ilişki sürdürdüğü
belediye görevlilerinden kaynaklanıyordu. Gelin görün ki, dernek
halihazırda pazar yerlerinde etkin ve ilişkide olduğu görevliler
de işlerinin başındaydılar. Bu gerçeklikte, benim kendi adımla
yayınlanacak bir yazı, kellemi, kendi irademle giyotinin bıçağının
altına koymam demekti.
Mehmet abi ile, pazar yeri üzerine
ne düşünüyor ve öneriyor isem, yazıp götürmem ve onun bir
biçimde bunları yayınlaması konusunda hem fikir olduk.
***
1992 yılından beri içerisinde
yer aldığım ve 1994 yılından beri de bu bölgede var olanlarını
çok iyi tanıdığım pazar yerleriyle ilgili (sorunları yaşayan ve
haliyle nelerin yapılması gerektiğini bilenlerden birisi olarak) o
gün için düşündüklerimi 'notlar' biçiminde yazıya döktüm ve
getirip, Mehmet abiye teslim ettim.
Mehmet Emin Berber, kaleme aldığı
'PAZAR YERİNDE CURCUNA BİTMİYOR' başlıklı yazı içerisinde,
kendi görüşleriymiş gibi, benim ona verdiğim notları aynen
yayınladı.(Bknz :22.06.2004/Çağdaş Marmaris, sayı 3228)
Adı geçen yazıda, benim
yazdığım 'notlar', şunlardı:
''* Nereye kayıtlı olduğu
önemli değil ama mutlaka her pazar yeri kartı isteyen kişi vergi
mükellefi olmalıdır. Burada yerli yabancı ayrımını
körükleyecek şekilde Marmaris Vergi Dairesi'ne kayıtlı olma ve
Marmaris'te ikamet etme şartı fazlaca öne çıkarılmamalıdır.
Ayrıca, basit usulde veya gerçek usulde vergi mükellefi olmak da
çok önemli değildir.
*Her vergi numarasına yalnızca
bir yer tahsisi yapılmalıdır. Böylece bir kişinin birden çok
yer ve kart sahibi olması kesinlikle önlenebilir.
*Her vergi mükellefi pazarcıdan
Esnaf Odası'na kayıtlı olduğuna dair belge istenmelidir. Böylece
burada, anlatılamayacak bazı usulsüzlüklerin önüne geçilebilir.
*Her vergi mükellefi pazarcıdan,
yasa gereği; yaptığı iş ile ilgili 'Ustalık Belgesi'
istenmelidir. Yasa gereği bu belgeye sahip olmayan birisiyle
noterden sözleşme yapmayan bir kişinin ticari faaliyet yürütmesi
Muğla İl sınırları içerisinde artık mümkün değildir.
*Her pazar yeri kartı sahibinin
yalnızca 'Ustalık Belgesi'nde yazılı alanda iş yapmasında ve
haliyle yer tahsisinde, bu noktaya dikkat edilmesinde büyük yarar
vardır. Bu yaklaşım rant konusunda ciddi bir süzülme
başlatacaktır.
*Kiralama konusunun üzerine
mutlaka kararlıca gidilmeli, buna göz yumulmamalıdır. Zira
zabıtalardan habersiz asla yer kiralanamaz.
*Önceki dönemdeki 'özel izin',
'geçici kart', 'spor kulübüne bağış' vb. çerçevedeki
uygulamalara kesinlikle son verilmelidir.
*Her tezgaha, tezgahtaki ürünle
ilgili olarak 'satış fiyatı' etiketi konulması zorunluluğu
getirilmelidir. Bu yerli-yabancı müşterinin 'aldatıldım',
'dolandırıldım', 'İllallah dedirttiler' vs. türden
yakınmalarının ve bu temeldeki tartışmaların önüne
geçecektir.
*Şimdiden pazar yerlerinin modern,
otantik ve sağlıklı yerler haline getirilmesi için neler
yapılması gerektiği konusunda çalışmalara ve tartışmalara
başlanmalıdır.'' (Bknz: Yazının Orijinal hali aşağıda.)
***
Bu talepler, o gün için,
Marmaris ve civarında var olan pazar yerlerinde yıllardır yaşanan
olumsuzluklara bir 'neşter vurulması' çağrısıydı; bu talepler,
var olan sorunların tümünün yok edilmesini değil, var olan
durumdan (pazarcılar için) daha pozitif bir duruma evrilmeyi
amaçlayan, o gün için, oldukça radikal sayılabilecek taleplerdi.
***
Tamam, seçim 28 Mart'ta olmuş ve
biz, beklentilerimiz nedeniyle somut adımlar atılmasında
aceleci idik; bu yazı 22 Haziran'da, yani seçimin üzerinden daha 3
ay bile geçmeden yayınlanmıştı; bu üç ayda, yeni yönetim,
yönetim kademesinde, yapacaklarını yaşama geçirtecek iradeyi
bile oluşturamazdı; evet bütün bunlar gerçekti...ama o günlerde,
umut veren bir rüzgarın esmeye başladığını göstermek de mi
olanaksızdı?
Biz, bazı pazarcılar olarak, bu
beklenti içerisindeydik.
21.01.2020/Datça
Mehmet Erdal
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder