1 Ocak 2024 Pazartesi

2024.01.01.DATÇA'DA NASIL BİR YEREL YÖNETİM İSTİYORUZ? (1)

  Hiç yorum yok

     


     DATÇA'DA NASIL BİR YEREL YÖNETİM İSTİYORUZ? (1)

     31 Mart 2024 tarihinde yapılacak olan yerel seçim süreci içerisine girdik. 25 yıldır Datça'da yerel yönetimde iktidar olan CHP'nin, 22 yıldır merkezi yönetimde iktidar olan AKP'nin ya da ittifakı MHP'nin bu yerel seçimde kendilerini temsilen kimi Datça Belediye Başkan Adayı ve kimleri de Datça Belediye Meclisi Üye Adayları olarak göstereceklerini bu satırların yazıldığı an itibarıyla bilemiyoruz. İçerisine girilen yerel seçim sürecini de aşan bir bakış açısıyla yola çıktıklarını ve ortak bir irade oluşturmaya çalıştıklarını söyleyen 5 sol, sosyalist, demokrat partinin Datça ilçe örgütleri ve temsilcilerinden (DEM PARTİ, EMEP, SOL PARTİ, TİP, TÖP) oluşan Emek ve Demokrasi Güçleri'nin içerisine girdiğimiz 31 Mart Yerel Seçim sürecinde nasıl bir tavır geliştireceklerini de şu an itibarıyla bilemiyoruz.

     Böylesi bir anda olası tartışmalara katkı sağlayabilmek amacıyla 31 Mart 2019 Yerel Seçim öncesinde ve sonrasında "DATÇA'DA NASIL BİR YEREL YÖNETİM İSTİYORUZ?" başlığı çerçevesinde yazılı hale getirip kamuoyu ile paylaştığımız görüşlerimizi yeniden paylaşma gereği duyduk; fikri takip açısından da bu paylaşımların yararlı olacağını düşünüyoruz.

    "DATÇA'DA NASIL BİR YEREL YÖNETİM İSTİYORUZ?(1) (*)

Yarımadamız, insanları cezbeden ve haliyle giderek artan oranda 'göç' almasına neden olan pek çok özelliğe sahiptir. Her birimiz, bu özelliklerin titizlikle korunması gerektiğine inanıyoruz.

Datça bu 'pozitif' özelliklerine karşın hiç şüphesiz 'mükemmel' değildir ve farklı nedenlerden kaynaklanan bazı sorunlara sahiptir.

Bu sorunların çözülmesi ve daha sorunsuz bir günlük yaşama geçilmesi hepimizin arzusudur.

***

Bizler, 1 Nisan 2019 tarihi itibarıyla göreve başlayacak yerel yöneticilerimizin Datça'nın sorunlarını bilen ve bunların çözümü için çalışan, oturdukları koltuğu seven değil oturdukları koltuğun hakkını veren, sokağın nabzını ellerinde tutan, Datça'da yaşayan herkesle barışık ve gerektiğinde her kesimle birlikte oturup kalkabilecek/hareket edebilecek yöneticiler olmalarını istiyoruz.

Bunların yanı sıra, kişisel ve ortak sorunlarımızın daha hızlı ve kalıcı çözümlenebilmesi, yerel yönetimimizin daha verimli çalışabilmesi, yükünün hafifletilebilmesi, her birimimizin yerel yönetimimizi sahiplenebilmesi ve bu duyguyu içselleştirebilmesi, insanın özgürlük ve eşitlik özlemini yerel düzeyde hayata geçirmeyi hedefleyebilmesi, herkese onurlu ve daha iyi bir yaşam sunabilmesi ve Datça'nın daha yaşanılabilir bir kent haline getirilebilmesi...için 'sorunu yaşayan, çözümünü de bilir' anlayışı çerçevesinde 'sorunu yaşayanları, sorunun çözümü sürecine katan' bir yaklaşımın esas alınmasını savunuyoruz.

***

Bilindiği üzere yerel yönetimler, tarihsel olarak, yurttaşların var olan sorunlarını kendi kendilerine çözmelerinin ve kendi kendilerini yönetmelerinin bir ifadesi olarak ortaya çıkmış ve tarihsel evrimi içerisinde, farklı yerlerde farklı adlarla anılan ve farklı biçimlere bürünen ama hep birer 'demokrasi okulu' olarak kabul gören kurumlar ola gelmişlerdir.

Yerel yönetimler, yalnızca yurttaşlara hizmet veren ve hizmet götüren değil, aynı zamanda ve asıl olarak, yurttaşların kendi içlerinden seçtikleri 'kişiler' ve ilgili kurumlar aracılığıyla kendi kendilerini yönetmelerini gerçekleştirdikleri birer kamu organıdırlar(olmalıdırlar).

***

Ne yazık ki, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi sonrası dönemden başlayarak bugüne kadar olan süreçte, ülkemizdeki yerel yönetimlerin bu 'Demokratik' ve 'Kamusal' içeriği gün be gün yok edilmiş; yetkileri parça parça elinden alınmış; bunların yerine parası olanın düdüğü çaldığı ve parası olmayanın hiç bir hizmetten yararlanamadığı 'müşteri' ve 'işletme' ilişkisi geçirilmiş; merkezi otorite ile ters düştüğü anda seçimle gelen yöneticileri derhal görevden alınan ve yerine 'kayyımlar' atanan yetkisiz, biçimsel ve sıradan birer 'yan kuruluş/şube' haline getirilmeye çalışılmış; böylece yerel yönetimler o yerde yaşayan ve aslında onların sahibi olması gereken yurttaşlara yabancılaşmış; ekonomik olarak güçlü şirketlerin ve 'nüfuz' sahibi güç odaklarının 'rant' devşirdiği yerler haline gelmiştir.

***

Bizler, 1 Nisan 2019 tarihinden sonraki dönemde yerel yöneticilerimizin kişisel özelliklerinden ve niyetlerinden öte, Datça'da yaşayan her bireyi yerel yönetimimizin sahibi birer özne olarak gören ve var olan sorunları onlarla birlikte çözmeye çalışan, bunu sağlamanın yol ve yöntemlerini bulan ve uygulamaya sokan; 1980 sonrasından başlayarak bugüne kadar çıkarılan yasalardan kaynaklanan ve her birimizi 'müşteri' ve belediyeyi de 'işletme' olarak gören anlayışları ve uygulamaları dışlayan bir perspektifi; yerel yönetimimizin bütün faaliyetlerinde 'söz, yetki ve karar' hakkının Datça'da yaşayanlarda olduğu; demokrasiyi yaşanılır bir gerçeklik haline getiren 'demokratik, katılımcı , Kamucu ve ekolojist' çağdaş bir yerel yönetim modelini...öneriyoruz.

Evet, günlük yaşamımızda tanık olunan sorunların köklü ve kalıcı çözümü bu anlayıştadır, bize gerekli olan budur ve işin sırrı da buradadır.

***

Yerel yönetimi 'yerinden yönetim'; 'yerinden yönetimi' ise 'insanların mümkün olduğu ölçüde en küçük birimde kendi yaşamlarıyla ilgili kararları kendilerinin vermesi' olarak anlayan bizler; kamucu, dayanışmacı, eşitlikçi, özgürlükçü, ekolojik dengeleri gözeten, toplumsal cinsiyet eşitliğini önemseyen, herkesin onurlu ve daha iyi bir yaşam hakkı olduğuna inanan, Datçalılar arasında ayrımı reddeden, engelli yurttaşların, yaşlıların ve çocukların haklarını titizlikle koruyan ve bu haklarını kullanmalarına olanak sağlayan sosyal, üretken, adaletli ve çoğulculuğu esas alan...bir yerel yönetim anlayışını savunuyoruz.

Birleşik Haziran Hareketi/DATÇA

02.02.2019

DATÇADA NASIL BİR YEREL YÖNETİM İSTİYORUZ(2)

DEMOKRATİK YEREL YÖNETİM/

YEREL YÖNETİMİN DEMOKRATİKLEŞTİRİLMESİ

1 Nisan 2019 sabahından itibaren, öncelikle, demokratik bir yönetimin oluşturulması ve mevcut yönetimin demokratikleştirilmesi doğrultusunda gerekli adımların atılmasını ve gereksinim duyulan kurumların yaratılmasını öneriyoruz.

Eğer bu ilk adım atılabilirse, yaşanan ve yaşanacak olan diğer sorunların çok daha kolay çözülebileceğini düşünüyoruz.

Bu çerçevede:

Datça'nın bütün mahallelerinde ve köylerinde (teknik olarak nasıl şekillenecekleri bilahare tartışılabilecek olan) 'MECLİSLER' oluşturulmalı; o yerde var olan sorunlar bu meclislerde tartışılmalı ve çözülmeye çalışılmalı, oradaki olanaklar ile çözülemeyen sorunlar her ay belediyeye iletilmeli ve belediye meclis toplantısında gündeme alınarak görüşülmeli ve karara bağlanmalıdır.

Her ay yapılan belediye meclis toplantılarına, seçimle gelmiş meclis üyelerinin yanı sıra mahalle ve köylerdeki meclislerin temsilcileri, muhtarlar, ilçemizde bulunan diğer siyasi partiler, meslek odaları, DKÖ/STK'lar, AK-TUR, BİLLURKENT ve ÖZBEL gibi sitelerin temsilcileri katılabilmeli ve kendileriyle ilgili konularda 'söz' söyleyebilmelidirler.

Datça'nın genelini ilgilendiren konularda Datça'da, bir mahalleyi ve köyü... ilgilendiren konularda ise o mahallede ve köyde, gerekirse 'halk oylaması' yapılmalıdır.

Yerel Yönetim'in bütün aldığı kararlar, yaptığı faaliyetler, gelir-gider bilgileri vb. şeffaf ve her Datçalı tarafından istenildiği anda erişilebilir konumda olmalıdır.

Yerel yönetimin bütün uygulamaları Datçalıların denetimine ve eleştirilerine açık olmalı, bu bir yurttaşlık hakkı ve görevi olarak bilince çıkarılmalı; bu konuda gerekli alt yapı oluşturulmalıdır.

Belediye başkanı, kendisine farklı konularda yardımcı olabilecek bir 'danışmanlar' grubu oluşturmalı, ayda bir veya gerekli olduğu zamanlarda bu danışmanlarla oturup fikir alış-verişinde bulunmalıdır.

Kent konseyi, yasal bir zorunluluk sonucu kurulmuş 'biçimsel' ve 'bürokratik' bir organ değil, Datça'daki yerel yönetim faaliyetlerine katılımın sağlandığı önemli organlardan biri olarak görülmeli ve bu çerçevede aktif hale getirilmelidir.

Yılda üç kez Ecevit Kültür Merkezi'nde muhtarların, mahalle ve köy meclislerinin, siyasi partilerin, meslek odalarının, DKÖ/STK'nın, isteyen site yöneticilerinin vb. katılımıyla karşılıklı görüş alış-verişi yapılabilecek tartışma toplantıları yapılmalıdır.

Yılda bir kez halka açık 'sorunları ve uygulamaları tartışma' toplantısı yapılmalı ve halka hesap verilmelidir.

Belediye başkanı olan ve belediye meclisine seçilen bir kişi, aynı makama iki dönemden fazla aday olmamalı ve aday gösterilmemelidir.

Belediye başkanı ve meclis üyesi seçilenler göreve başladıklarında ve görevi bıraktıklarında mal beyanında bulunmalı ve bu beyanlar Datçalıların bilgilenmesine ve denetimine açık olmalıdır.

Belediye başkanı ve meclis üyesi seçilenlerin kendilerine ve (eş, kardeş, çocuk, anne ve baba gibi) birinci dereceden akrabalarına ait işletmelerin, görev süreleri dönemince, yerel yönetimle iş yapmalarına karşı çıkılmalıdır.

Belediye başkanının her konuda 'tek' çözüm makamı olarak görülmesi, sabah 08.oo ve akşam 17.30 bütün günü gelen-gidenlere ayırması, hatta 24 saat bu nedenle aranması yerine; günlük yaşama ilişkin pek çok sorunun çözümünde ilgili birim amirlerinin yetkilendirilmesi; başkanın ise etkin bir denetim yapması ve zamanını Datça'nın daha yaşanılabilir bir kent olması, ulusal ve uluslar arası tanınırlığının arttırılması, turizmin 3 aydan daha fazla bir zaman dilimine çıkarılması, yeni gelir kaynaklarının yaratılması, önümüzdeki 5-10 yılda karşılaşabileceği olası sorunları (su kaynakları, kara-deniz ve hava ulaşımı, oto park, hastane, yaşlı bakım evleri, imar vb.) öngörerek bugünden masaya yatırılması ve konunun uzmanlarının da yardımıyla çözüm yollarının bulunması doğrultusunda değerlendirmesi daha iyi olacaktır.

Birim amirleri de dahil olmak üzere, yerel yönetimimize doğrudan veya dolaylı olarak bağlı kurumlarda çalışan bütün personelin, yılda bir kez, ilgili 'işi' ve 'halkla ilişkileri' konusunda bilgilendirme toplantılarına ve seminerlere katılmaları sağlanmalıdır.(sürecek)

Birleşik Haziran Hareketi/DATÇA

02.02.2019)

DATÇA'DA NASIL BİR YEREL YÖNETİM İSTİYORUZ?(3)

DİĞER SORUNLARIMIZ VE ÇÖZÜMLERİ ÜZERİNE

Yerel yönetimimiz dışında, yaşamını burada devam ettirenler, her yeni gün gelip yerleşmeye çalışanlar ve yaz sezonunda konuklarımız olanlar açısından yarımadamızın çözüm bekleyen pek çok sorunu bulunmaktadır. Yerel yönetimimizin doğrudan veya dolaylı görev kapsamı içerisine giren ve bir ırmak gibi bugünden yarına akıp giden yaşamlarımızda var olan sorunlarımıza her gün bir veya bir kaç yeni sorunun daha eklendiğini; bu nedenle (temel sorunlarımız dışındaki) her sorunun, o sorun gündeme getirildiği anda, sorunu yaşayanların ve gündeme getirenlerin çözüm önerileriyle birlikte ele alınmasının daha gerçekçi ve daha doğru olacağını düşünüyoruz.

Var olan sorunlarımız arasında 'hangisi önceliklidir?' diye sorulsa, hiç şüphesiz Datça Yarımadası'nda yaşayan her birimiz bu soruya muhtemelen farklı bir yanıt vereceğiz; çünkü yaş, cinsiyet, sağlık, gelir, iş, yaşama bakış...vb. açısından aynı değiliz ve haliyle, bu yaşamdan/buradaki yerel yönetimden beklentilerimizin öncelikli sıralaması farklıdır. Bunu biliyoruz.

Altyapıdan yaşadığımız çevreye, tarım alanlarından yaz sezonunda gelen konukların yatacak yer sıkıntısına, giderek yakıcı hale gelen yetersiz su sorunundan öğrenci yurtlarına, üç aya sıkışan yetersiz gelir kaynaklarından yerel ürünlerin pazarlanmasına, yazın şişirilen fiyatlardan engellilerin şikayetlerine, çocuk haklarından kültürel ve sanatsal faaliyetlere, ulaşımdan kaynaklanan (şehir içi trafik-yol işaretleri, gidiş-gelişler, duraklar, dönüşler vb.) şikayetlerden sokakta yaşayan canlıların barınma yerlerine, yeşil alanlardan pazaryerlerine kadar bir kerede sayılamayacak kadar çok olan sorunlarımızın tümünün aynı şekilde, yani sorun dile getirildiğinde veya sorunun çözümü gündeme geldiğinde, sorunu yaşayanları ve o sorun ile ilgili oluşturulan örgütlenmeleri ve sivil inisiyatifleri, uzmanları, resmi kuruluşları çözüm önerileriyle birlikte çözüm sürecine katarak daha kolay ve istenilene en uygun şekilde çözülebileceğine inanıyoruz.

Yeter ki niyet edelim, karar verelim ve birlikte yürümeye başlayalım...

Birleşik Haziran Hareketi/DATÇA

02.02.2019

ÇEVRE

Datça denilince ilk akla gelenlerden olan denizimizin, kıyılarımızın ve bol oksijenli havamızın kirletilmesinden; görüntü kirliliğine neden olan çarpık yapılaşmaya, inşaat artıklarının sağa sola rasgele bırakılmasına; gürültü kirliliğine; yeşil alanlara; orman yangınlarına; tüketim maddelerinin atıklarından oluşan çöplerin yerinde ayrıştırılmasına, çöplerin toplanmasına, toplanma saatlerine ve yaz-kış toplanma periyodlarına; arıtmaya...kadar, yaşadığımız yerde 'çevre' kavramı içerisinde ele alınabilecek çözüm bekleyen pek çok sorunumuz vardır.

Yerel yönetimi en çok eleştirdiğimiz, farklı iletişim kanallarında ve yerel basında en çok tartıştığımız, öneriler sunduğumuz ve çözümüne katkıda bulunabilmek amacıyla gönüllü sivil gruplar, dernekler ve platformlar oluşturduğumuz konulardan bazıları bu çerçevedeki konulardır.

Hızla artan nüfusa ve yapılaşmaya paralel büyüyen bu çerçevedeki sorunlarımızı yerel yönetimimizin var olan kurumsal örgütlenmesi, yetersiz kadrosu, araç ve gereçleri ile istenilen düzeyde çözebilmesi olanaklı değildir; nitekim görünen de o doğrultudadır.

Bizce, yerel yönetimimizin bu konudaki ilgili kurumu yeniden reorganize edilmeli, sorunun çözümüne yönelik bakış açısı yenilenmeli; bu kurumun yönetimi ve yönlendirmesi çerçevesinde, var olan veya oluşturulması muhtemel yeni gönüllü inisiyatifler, esnaf ve ticaret odası, resmi ilgili kişi ve kurumlar...ile birlikte hareket edilmeli, yılda bir kez bir araya gelinerek bir yıl öncesinin bu çerçevedeki sorunları ve çözümlerine ilişkin değerlendirme yapılmalı; alınan kararlar doğrultusunda adımlar atılmalıdır.

İçinde yaşadığımız bu çevre hepimizindir ve var olan sorunların çözümü de hepimizin sorumluluğundadır.

SU

Yarımadamızın içme, günlük ihtiyaç ve tarım amaçlı su kaynaklarının kısıtlı olduğu ve giderek daha sorunlu bir yöne evrildiği biliniyor; keza günlük yaşama yansıdığı kadarıyla da her birimiz bunun farkındayız ve bu çerçevedeki sıkıntıları, özellikle yaz aylarında yaşıyoruz.

Yerel yönetimimiz, büyükşehir örgütlenmesinden kaynaklanan sorunu bir biçimde aşarak bu konuda doğrudan müdahil olmalı ve 'sorunu yaşayan biziz, çözümünü de biz daha iyi biliriz' diyebilmelidir.

Eğer bu günden bu konuda oldukça radikal ve kalıcı kararlar alınamaz ve uygulanamazsa, bu güne kadar olduğu gibi 'oy' kaygısıyla hareket edilir ve sorunun çözümü kendiliğindenciliğe bırakılırsa, palyatif ve sorunun kalıcı çözümünü sağlamayacak çareler aranmaya devam edilirse, korkarız çok uzak olmayan bir zaman içerisinde, bu sorunun faturasını hep birlikte ve oldukça pahalı ödeyeceğiz.

Bizce, var olan yeraltı sularının beslenmesinden; suyun tasarruflu kullanılmasına; az su isteyen bahçe bitkilerinin ve tarım ürünlerinin dikiminin ve yetiştirilmesinin teşvikine; var olan kuyuların tarım amaçlı olanlarının ve olmayanlarının tespitine...kadar çok geniş bir program çerçevesinde hareket edilmeli; bu konuda yetkili olan büyükşehir ve devlet kurumları, üniversite ve bu konuda gönüllü kişi ve inisiyatifler birlikte çalışmalıdırlar.

ULAŞIM

Günlük hayattaki yaşadıklarımızdan ve tanık olduklarımızdan biliyoruz; yarımadamızın iç ve ilçe dışı ulaşım planlaması ve uygulamaları, Datça'nın gerçekliği ile uyuşmamakta ve çok ciddi sorunlara yol açmaktadır.

Büyükşehir örgütlenmesinden kaynaklanan bir uygulama olarak, Datça'nın kent içi ve kent dışı ulaşım planlaması, Datça'da yaşayan yurttaşlara, ilgili kişi ve kurumlara sorularak değil; tamamen masa başında ve şehir planları üzerinden yapılmışa benziyor. Hal böyle olunca, masa başında çok mükemmel görünen bir planlama, gerçek hayatta sorunu çözmek yerine, bizleri canından bezdiren bir sorun haline gelebiliyor.

Yerel yönetimimiz bu konuda da olaya bir biçimde müdahil olmalı, var olan sorunları karşıdan seyretmek yerine çözümüne çalışmalı; Datçalıların, sorunu yaşayanların, şoförler ve minibüsçüler odasının, emniyetin, muhtarların...görüşleri doğrultusunda 65 yaş üstü yurttaşların mağduriyetinden şoförlerin şikayetlerine; kent içi trafik levhalarından ilçe dışı gidiş gelişlerde yer ayırtmaya, eşya taşımaya ; otopark sorununun uzun vadeli bir perspektifle kalıcı çözümüne; bisiklet yoluna; engellilerin yürüyüş yollarına kadar...bu çerçevede yaşanan sorunlar masaya yatırılmalıdır.

YEREL TARIM/TARIM ARAZİLERİ

Yeni yaşam alanı ve bir turizm kenti olma doğrultusunda hızla evrilen yarımadamızda, bu çerçevedeki yapılaşmanın; keza mevsimsel değişimin ve yer altı sularının gittikçe azalmasının sonucu olarak tarım alanları hızla azalmakta ve var olanlarda da ürün üretimi hem zorlaşmakta hem de önceki yıllara göre azalmaktadır.

Önlenemez gibi görünen bu gidişata karşı yükselen tepkilere kulak verilmelidir.

Bu gidiş, yalnızca bir çevre sorunu ve haliyle yalnızca çevreci kişi ve kuruluşları ilgilendiren bir sorun değildir. Bu, her şeyden önce, var olan yerel beslenme kaynaklarımızın, sağlıklı gıdamızın, köylülerin geçim kaynaklarının, yerel ürün çeşitliliğimizin...de yok olmaya doğru gidişidir.

Bu çerçevede yerel üreticilerin, muhtarların, ilgili gönüllü ve resmi kuruluşların, hatta üniversitenin ilgili bölümlerinin birlikte hareket etmesini sağlamaya çalışmak; üretici kooperatiflerinden organik tarıma; çağla ve bademlerimizin değerinde satışının sağlanmasına; çarşamba pazarının yalnızca yerel üreticilere ve yerel ürünlere tahsisine kadar...yönlendirici ve yardımcı olunması gerekiyor.

TURİZM VE GEÇİM SIKINTISI

Yarımadamızın gelir kaynakları 15 Haziran ile 15 Eylül arasına sıkışan iç turizm, çağla, badem, zeytin yağı, bal...olarak sayılabilir.

Yaşamlarının 'ikinci baharını' yaşamak için gelen ve sayıları giderek artan 'orta gelir' seviyesindeki yurttaşlarımız dışında 'ekmeğini kazanmak' için gelip yerleşen ve/veya öteden beri Datça'da yaşayan yurttaşlarımızın 'geçim sıkıntısı' çektikleri; özellikle kış aylarında kredi kartları ile ayakta kalmaya çalıştıkları; iş yeri sahiplerinin 'yaz ödemeli' kredi kullanmak için esnaf odası ve bankalar içinde sıraya girdikleri; köylerde yaşayan pek çok ailenin atadan kalma arazileri peyderpey ellerinden çıkarmaya devam ettikleri...bilinen şeylerdir.

Hal böyle olunca, geçim sıkıntısı çeken yurttaşlarca, sağda solda, gerçekte ve uzun vadede ne kazandırır ne kaybettirir, ne kadar gerçekçi ne kadar hayal...vb. sorgulaması hiç yapılmadan yaygın bir şekilde havaalanı, liman, çok yıldızlı oteller...yapılmalı türünden görüşler dillendirilmekte ve bu görüşler oldukça geniş taraftar da bulmaktadır. 

Hali hazırda yerel yönetimlerin yetkilerini kısıtlamaya ve bütün yetkileri elinde toplamaya çalışan merkezi otoritenin 'rantçı' ve 'yağmacı' girişimlerinin, yıllar öncesinden yapılan ve bu günkü gerçekliğimizde yeniden sorgulanması gereken planların, yerel yönetimlerimizin yetersiz çabalarının ve Datçalıların büyük ölçüde seyirci konumunda kalarak gerçekleşmesini umut ettikleri beklentilerinin girdabında yuvarlanıp giden bir Datça söz konusudur.

Su başta olmak üzere var olan sorunlarımızın ve olanaklarımızın neler olduğunun ve bu gerçeklikte nelerin yapılmasının ve nelerin yapılmamasının en doğru olacağının hep birlikte belirlenmesi ve o çerçevede bir yol izlenmesi için planlı ve kolektif bir tartışma yapılmalıdır.

Aksi halde, bu konudaki kafa karışıklığı ve birbirinden zıt çok seslilik devam edip gidecek, korkarız ki bu karışıklıkta işini bilenler ve gemisini yüzdüren kaptanlar yol almaya devam edecek; olan, yine 'geçim sıkıntısı' çeken Datçalılara olacaktır.

Maksimum 3 ay ile sınırlı olan turizm gelirlerinin daha geniş bir zaman dilimine çıkarılması için ortak bir aklın oluşturulması, yılın farklı aylarına yayılan ve oldukça yararlı olduğu görülen festivallerin teşvikine devam edilmesi, tarihsel kökleri bulunan sağlık turizminin gündeme getirilmesi ve alt yapının oluşturulması, yerel tarım ürünlerinin üretilmesi ve pazarlanmasına yönelik her türlü desteğin verilmesi...önerimizdir.

KÜLTÜR VE SANAT GİRİŞİMLERİ

Knidos gibi tarihsel bir geçmiş, öteden beri Yarımadamızda yaşayıp gelenlerin yaşama bakışları, ilçemizin Can Yücel gibi bir kültür adamı ve şairle neredeyse özdeşleşmesi, 'ikinci baharını' yaşamak amacıyla gelenlerin aydın nitelikleri...vb. düşünüldüğünde, Datça'nın bir kültür ve sanat kenti olması için gerekli bütün unsurlar bulunmaktadır.

Bizim bu konudaki önerimiz; yerel yönetimimizin bu alanda faaliyet yürüten bütün gönüllü gurupları ve yapıları tartışmasız desteklemesi, yenilerinin oluşmasını özendirmesi, var olan olanakları yeniden reorganize etmesi ve bu çerçevedeki çalışmaların hizmetine sunması, gereksinim duyulan hizmet binalarını yapmayı gündemine alması; ilçemizi, ilçemizde yaşayan herkesin ilgi duyduğu her alanda kendisini özgürce geliştirebileceği ve kişisel veya kolektif olarak ürettikleri çalışmaları kamuoyu ile paylaşabileceği özgür bir mekan olarak organize etmesidir.

Datça, bu konuda da farklı ve ulusal/uluslararası tanınırlığı olan bir yer haline getirilebilir."

     (Devam edecek)

(*) Okuduğunuz bu bölüm 31.03.2019 tarihi öncesi bir broşür halinde bastırılmış ve Datça'da elden dağıtılmıştır.

  

     

     

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder