2024.01.03.DATÇA'DA NASIL BİR YEREL YÖNETİM İSTİYORUZ? (3)
DATÇA'DA NASIL BİR YEREL YÖNETİM İSTİYORUZ?(3)
31 Mart 2019 Yerel Seçim sonrasında ilk toplantı hariç düzenli olarak her ay başı Salı günleri yapılan olağan meclis toplantılarına katılmaya başladık; katılım çağrısı yaptık. Zorunlu haller dışında katılımı düzenli hale getirdik.
"YEREL YÖNETİMİMİZİ DEMOKRATİKLEŞTİRELİM/
DEMOKRATİK BİR YEREL YÖNETİM YARATALIM (1)(*)
31 Mart Yerel Yönetim seçimleri yapıldı ve (her nerede yaşıyorsak, orada) yeni yerel yöneticilerimiz (bazı yerlerde sancılı ve tartışmalı da olsa) görevlerine başladılar.
***
Yerel seçim tartışmalarının başladığı ilk anlardan itibaren, yerel seçim ile ilgili hemen hemen her konuda (aday belirleme, seçimin niteliği, ittifaklar, savunulan yerel yönetimin niteliği vb.), açık ve herkesçe anlaşılabilir bir dille somut öneriler, düşünceler ve eleştiriler dile getirdik; bütün bunları yazılı halde ilgili kamuoyu ile paylaştık; böylece, farklı ve bir adım önde bir duruş ortaya koymaya çalıştık.
Bugün gelinen noktada da, bu çizgimizi ve duruşumuzu koruyarak, yola devam etmeyi düşünüyoruz...
***
Başlayalım!
***
31 Mart Yerel Seçim öncesi süreçte yazılı hale getirdiğimiz ve Datça'da dağıttığımız broşürümüzün (DATÇA'DA NASIL BİR YEREL YÖNETİM İSTİYORUZ?/Birleşik Haziran Hareketi/DATÇA) bir yerinde '...1 Nisan 2019 sabahından itibaren, öncelikle, Demokratik bir yönetimin oluşturulması ve mevcut yönetimin demokratikleştirilmesi doğrultusunda gerekli adımların atılmasını ve gereksinim duyulan kurumların yaratılmasını öneriyoruz. EĞER BU İLK ADIM ATILABİLİRSE, yaşanan ve yaşanacak olan diğer sorunların çok daha kolay çözülebileceğini düşünüyoruz' (Bknz.adı geçen broşür/a.b.ç) diye yazmış ve devam etmiştik:
' Bu çerçevede:
Datça'nın bütün mahallelerinde ve köylerinde(teknik olarak nasıl şekillenecekleri bilahare tartışılabilecek olan) 'MECLİSLER' oluşturulmalı; o yerde var olan sorunlar bu meclislerde tartışılmalı ve çözülmeye çalışılmalı, oradaki olanaklar ile çözülemeyen sorunlar her ay belediyeye iletilmeli ve belediye meclis toplantısında gündeme alınarak görüşülmeli ve karara bağlanmalıdır.
Her ay yapılan belediye meclis toplantılarına, seçimle gelmiş meclis üyelerinin yanı sıra mahalle ve köylerdeki meclislerin temsilcileri, muhtarlar, ilçemizde bulunan diğer siyasi partiler, meslek odaları, DKÖ/STK'lar, AK-TUR, BİLLURKENT ve ÖZBEL gibi sitelerin temsilcileri katılabilmeli ve kendileriyle ilgili konularda 'söz' söyleyebilmelidirler' (Bknz.adı geçen broşür)
***
Aktarılan bölümden de anlaşılacağı üzere, biz, yerellerde, demokratik bir yerel yönetimin üzerinde yükseleceği asıl örgütlenmenin (her köyde, mahallede, sokakta, işyerinde, okulda vb. her yerde, tartışmasız bir biçimde, tamamen 'demokratik' olarak oluşturulacak ve her yere özgü nasıl şekilleneceği tartışılabilecek olan) MECLİSLER olduğunu söylüyoruz.
Öte yandan, bu örgütlenme biçiminin, akşamdan sabaha, o yerlerde (köyde, mahallede, sokakta, işyerinde, okulda vb.) yaşayan kadın-erkek yurttaşlara rağmen kurulamayacağını; öncelikle, her nerede kurulacaksa, orada, orada yaşayanlarca içselleştirilmesi ve bilahare 'kuvveden fiile' çıkarılması gerektiğini; bu nedenle, bu örgütlenme biçiminin 'yaşanılır bir gerçeklik' haline getirilmesinin, bugünden kesin olarak öngörülemeyecek bir zaman istediğini, biliyoruz.
Hal böyle olunca, bugün, (oturduğumuz yerde oturmaya devam ederek) bu örgütlenme biçiminin kurulmasını beklemek yerine, 'hayat devam ediyor ve sorunlar çözüm bekliyor; o halde, bir yerden başlayalım; iş başına...' demek; var olan yerel yönetimin 'demokratikleştirilmesi' çerçevesinde gereksinim duyulan başkaca adımları atmaya başlamak ve bunlar için, yola çıkmak gerekiyor...
***
Bizce, bugün, bir ilk adım olarak, var olan mevcut yerel yönetimce, her ay başında (önceden belirlenmiş bir günde) periyodik olarak yapılan 'meclis' toplantılarına katılmaya başlamak gerekiyor.
***
Bu çerçevede:
1-31 Mart öncesi 'aday belirleme' sürecinde, farklı listelerden belediye meclislerine aday gösterilmek için listeleri düzenleyenlere (siyasi çevrelere, gruplara, platformlara ve partilere) başvuruda bulunan ama aday gösterilmeyen veya seçilebilecek yerlerden aday gösterilmedikleri için seçilemeyen veya kazanamayan listelerden aday olan bütün kadınlara ve erkeklere; 'Aday olma nedenlerinizin tamamen kişisel olmadığını, kişisel beklentilerinizin yanı sıra ve hatta ondan daha önemli olarak 'kamu çıkarı' ve 'kamuya hizmet' olduğunu varsayıyoruz; bu nedenle, eğer seçilebilseydiniz ve meclise girebilseydiniz ne yapmayı düşünüyor idiyseniz, gelin, şimdi, fiilen ve gönüllü olarak, sanki seçilmişsiniz gibi, meclis toplantılarına katılın ve çalışmaları izleyin; yapabileceklerinizi, bu biçimde de olsa, yapmaya çalışın',
2-Belediye meclisinde 'üye' bazında temsil edilmeyen bütün siyasi çevrelere, gruplara, platformlara, partilere; aday belirleme sürecinde liste çıkaranlara kendilerinden 'aday' gösterilmesi için başvuran ama bu istemleri geri çevrilen derneklere, sendikalara, platformlara; keza, AK-TUR, BİLLURKENT ve ÖZBEL gibi sitelerin yöneticilerine; 'Eğer mecliste temsilciniz olsaydı ne yapacak idiyseniz, gelin, şimdi meclis çalışmalarına katılın; özde yine aynı şeyi yapın; kendi düşünce ve önerilerinizi, bizzat kendi ağzınızdan ifade edin' diye sesleniyoruz.
***
Bu davet bizim.
Buyurun!
***
Biz, katılıyoruz!..
04.05.2019/Datça"
"YEREL YÖNETİMİMİZİ DEMOKRATİKLEŞTİRELİM/
DEMOKRATİK BİR YEREL YÖNETİM YARATALIM (2)
Belediye Meclisi'nin 07.05.2019 günü yapılan Mayıs ayı toplantısına ( Belediye Başkanı ve 15 Meclis Üyesinin yanı sıra) CHP Datça İlçe Örgütü avukatı, A. D. Derneği başkanı, Haziran Hareketi adına biz (iki kişi) ve 3 yerel basın mensubu katılmıştık.
Başkaca (zaman zaman bir nedenle girip çıkan bazı belediye personeli dışında) kimseler yoktu.
***
04.05.2019 tarihindeki 'Belediye meclis toplantılarına katılalım' (Bknz: 1.bölüm) çağrımızın 2 gün ardından yapılan Mayıs ayı toplantısındaki bu 'ilgisizliğe' bakarak, (en azından 'katılalım' çağrısı yaptığımız kişiler, dernekler, sendikalar, platformlar, siyasi partiler vb. hakkında) 'erken bir genel değerlendirme' yapmak belki çok doğru olmayabilir; ama, itiraf edelim, böylesi 'az' bir katılımı da beklemiyorduk...
***
31 Mart Yerel Yönetim Seçimi öncesi süreçte belediye başkan adaylarının belirlenmesinin ardından öne çıkan 'Belediye meclis listesi' hazırlanma çalışmaları sırasında aday olmak için 'Liste' çıkaran siyasal partilere yapılan başvuruların yoğunluğuna; adaylığının kabul edilip aday listesine alınacağına dair 'yeşil ışık' yakılmayan veya adaylık başvurusu yapıp da aday listesinde adını göremeyen 'aday adaylarının' veya 'seçilmesi garanti' sıradan aday gösterilmeyen 'adayların' tepkilerine; kendilerine 'aday listesi için isim bildirin' çağrısı yapılmasını bekleyen ve böyle bir çağrı yapılmayınca bir biçimde serzenişte bulunan derneklerin, platformların, çevrelerin... 'kinayeli/küçümseyici' 'eleştirilerine (!); bir biçimde 'meclis listesinde ittifak' çağrısı yapan ama bu çağrılarına 'pozitif' bir yanıt alamayınca ayrı aday veya ayrı liste çıkaran siyasal partilere...bakarak çağrımıza 'pozitif' bir yanıt alacağımıza ve toplantı salonunda oldukça kalabalık olunacağına dair çok umutluyduk...
***
Bizce, eşitlerinden bir adım öne çıkarak, belediye meclisine girmek isteyen ama bir nedenle giremeyen kadınlar ve erkekler veya belediye meclisinde temsil edilmek isteyip de yine bir nedenle temsil edilemeyen dernekler, sendikalar, platformlar, partiler...vb. her ne nedenle bu yola çıkmışlar ise işte yine aynı nedenin (ama şimdi bir başka biçimde) takipçisi olmak için şimdi Belediye Meclis toplantılarına katılmalıydılar.
03.11.2018 tarihinde, seçime katılacak siyasal partilere aday belirlemede yöntem olarak önseçimi öneren ve bu çağrıyı kamuoyu ile paylaşan bizler, çağrı sonrasında, bu tartıştığımız konuda doğrudan veya dolaylı (farklı biçimlerde) benzer hiçbir iddia ve çaba içerisinde olmamamıza karşın, bu meclis toplantılarına katılmaya karar verdik ve dahası 'katılalım' çağrısı yaptık; yukarıda bahse konu edilen kadınların ve erkeklerin, keza derneklerin, sendikaların, platformların, partilerin vb. ise can-ı gönülden ve bizlerden daha önde katılımcı olmaları gerekirdi.
Olayın mantığının doğal devamı olarak, böyle bir gelişmenin olması normal olanıydı.
Ama öyle olmadığını biliyoruz.
Neden?
11.05.2019/Datça"
"YEREL YÖNETİMİMİZİ DEMOKRATİKLEŞTİRELİM/
DEMOKRATİK BİR YEREL YÖNETİM YARATALIM (3)
31 Mart Yerel Yönetim seçiminde belediye meclisine girmek için liste hazırlayanlara 'yoklama' çekenlerden, aday adayı olanlardan, aday gösterilenlerden veya kendi adlarına bir temsilcilerinin listelerden aday gösterilmesi beklentisi içerisine giren, aday gösterilmesini isteyen, aday bildiren/aday öneren derneklerden, sendikalardan, platformlardan, çevrelerden veya 'ittifak' çağrılarına 'olmaz' yanıtı aldıkları için ayrı aday veya ayrı liste çıkaran siyasi partilerden...vb. içinden, bu konuda 'Maksat spor olsun, namımız yürüsün; yoksa benim/bizim meclis üyeliğine ihtiyacımız yoktur' diyen var mıydı, bilemiyoruz.
Ama sanmıyoruz!
Birebir ilişkisi olanlar veya bir biçimde olayın içinde yer alanlar, muhtemeldir ki, aday olanların veya kendilerini temsil etmesini istedikleri kişilerin aday gösterilmesini ve belediye meclisine seçilmesini isteyen derneklerin, sendikaların, platformların, çevrelerin, partilerin vb. kendi ağızlarından kendilerine has gerçeği biliyorlardır.
Bizce, bahse konu olan olayda 'aday olma/aday önerme/aday gösterme ve aday çıkarma' biçiminde rolü olan her bireyin, derneğin, sendikanın, platformun, çevrenin, siyasi partinin vb. somut ve kendince savunulabilir bir nedeni mutlaka vardır.
Aksi durum, olası değildir.
***
Hal böyle olunca, 31 Mart Yerel Seçim sonrası mazbatasını alarak belediye meclisine girenlerin içerisinde yer alamayan kadınlar ve erkekler veya bu mecliste temsil edilemeyen dernekler, sendikalar, platformlar, çevreler, siyasi partiler vb., bu yeni durumda, kalkıp 'Madem durum bu; bize de bu nedenleri (problemleri, beklentileri, istemleri, gelecek hesaplarını vb.) rafa kaldırmak, bir sonraki seçime ertelemek, yok saymak...vb. düşer' mi diyeceklerdir?
Elbette hayır!
Böyle bir şey, eşyanın tabiatına aykırı bir şey olur.
***
Peki ne yapacaklardır?
Çok doğal olarak, her ne nedenle belediye meclisine girmek veya belediye meclisinde temsil edilmek istiyorlar idiyse, bir biçimde o 'davalarının' takipçisi olmak isteyeceklerdir.
İşte biz, bu nedenle, öncelikli olarak, eşitlerinden bir adım öne çıkarak belediye meclisine girmek isteyen ama bu istemleri bir nedenle gerçekleşmeyen kadınları ve erkeleri; keza yaşadığımız yerde var olan ve belediye meclisinde temsil edilemeyen dernekleri, sendikaları, platformları, çevreleri, siyasi partileri vb. bu konuda başka yollar aramak yerine, doğrudan belediye meclis toplantılarına katılmaya ve bu katılımı istikrarlı hale getirmeye çağırıyoruz.
'Gelin, katılın ve kendi davanızın takipçisi olun; Belediye meclisinde olsaydınız veya temsil edilseydiniz her ne yapacak idiyseniz, şimdi bu biçimde, yine onu/onları yapmaya çalışın; bunun için ille de resmi bir sıfatınızın olması gerekmiyor, yurttaş olmanız yetiyor' diyoruz.
***
Belediye Meclisi, yetkileri büyük ölçüde elinden alınmaya ve merkezi otoriteye devredilmeye çalışılsa da, tarihsel olarak, yurttaşların var olan sorunlarını kendi kendilerine çözmeye çalışmalarının, bunu tartışmalarının ve kendi kendilerini yönetmelerinin bir ifadesi olarak ortaya çıkmış ve bu anlamda, özünde, YEREL PARLAMENTO olarak kabul edile gelmiştir..
Bütün yurttaşlar ve haliyle, öncelikli olarak, eşitlerinden bir adım öne çıkarak belediye meclisine girmek için çaba sarf eden veya belli bir örgütlülük (dernek, sendika, çevre, platform, siyasi parti vb.) içerisinde hareket ederek var olan sorunlarını ortaklaşa çözmeye çalışan kadınlar ve erkekler, yaşadıkları yerele özgü veya yaşadıkları yerdeki yerel yönetimden kaynaklanan sorunlarını bu YEREL PARLAMENTO (Belediye Meclisi) odaklı tartışmaya ve çözmeye çalışmalıdırlar.
Ancak o zaman, yaşadıkları sorunların kalıcı çözümünü sağlayabilmeleri ve bu kalıcı çözümün de bir parçası (öznesi) olmaları mümkün olabilecektir.
Bugün, bulunduğumuz yerdeki belediye meclislerini, tarihsel olarak olması gereken bu yere oturtmak ve bu içeriğiyle çalıştırmak gerekiyor.
Bu ise, ancak, Belediye Meclis toplantılarına, bu çerçevede, en geniş katılımı sağlamaya başlamakla olasıdır...
Yoksa, her şey, laf-ı güzaf'tır!
18.05.2019/Datça"
"YEREL YÖNETİMİMİZİ DEMOKRATİKLEŞTİRELİM/
DEMOKRATİK BİR YEREL YÖNETİM YARATALIM (4)
Biliyoruz, her ay başı, önceden belirlenmiş bir günde toplanan belediye meclis toplantılarında, belediye meclis üyeleri dışındaki katılımcılar, önceden belirlenmiş (ve bilahare ancak belediye meclis üyelerinin toplantı başında önerebildikleri ek) gündem maddelerinin görüşülmesi süresince, kendilerine ayrılmış yerlerde, sessizce oturmak ve olup biten her şeyi izlemek zorundadırlar.
Biz, bu gerçekliğe karşın, özünde, kadın ve erkek her yurttaşa 'Gelin ve belediye meclis toplantılarına katılın' çağrısı yapıyoruz; bu konuda ısrar ediyoruz, ısrar etmeye de devam edeceğiz.
Neden?
***
İster oy vermiş olun ister oy vermemiş olun, ( herhangi bir haklı mazeretiniz yoksa, mutlaka katılmış olduğunuz) yerel yönetim seçiminde seçilerek belediye meclisine girmiş olan üyeler, görev yaptıkları sürece, sizin (5 yıllık bir süre için) 'vekalet' vererek oraya gönderdiğiniz ve orada, o süre boyunca, sizi temsil edecek; sizi (ve haliyle kendilerini de) ilgilendiren konularda, sizin istekleriniz ve beklentileriniz doğrultusunda hareket edecek, kararlar alacak; bir başka deyişle, sizlere 'hizmet' etmek zorunda olan ve bunu (sizlerle arasındaki ilişkinin bu çerçevede olduğunu) da daha baştan, o göreve aday olduğu anda kabul etmiş olduğu varsayılan/varsayılması gereken kişilerdir.
***
Sizler, her ay başı yapılan belediye meclis toplantılarına katılarak, sizinle arasındaki ilişkileri bu içerikte olan üyeleri, baştan itibaren, 'denetlemeye' başlamış ve bunu da (denetlendiklerini) onlara göstermiş oluyorsunuz.
Her şey, sizin gözünüzün önünde olup bittiği için, siz, (5 yıllık bir süre için) görevlendirdiğiniz belediye meclis üyelerinin (görevlilerinizin), sizin yaşadığınız yere ilişkin sorunların ve yapılacak hizmetlerin tartışıldığı, kararların alındığı belediye meclis toplantılarında, gerçekten, sizin istekleriniz ve beklentileriniz doğrultusunda mı yoksa kendi bildikleri başkaca (kendileri için veya o an sizin bilemediğiniz) nedenlerle mi hareket ettiklerini gözlemlemiş oluyorsunuz.
Bir başka deyişle, (5 yıllık bir süre için) 'vekalet' vererek görevlendirdiğiniz bu görevliler, görevlerine başladıkları andan sonra, kendilerine 'güven duyarak' (oy vererek) verdiğiniz vekalete ve haliyle size bağlı kalarak mı görev yapıyorlar, yoksa o 'yetkiyi' aldıktan sonra sizi bir kenara koyarak, sizin onlara duyduğunuz güveni suistimal ederek, tabir-i caizse, size 'yabancılaşmış' birisi olarak mı hareket ediyorlar?
***
Sizlerin (oy vermiş olun ya da oy vermemiş olun) seçerek belediye meclisine gönderdiğiniz kadınlar ve erkekler bu 'denetimi' ister can-ı gönülden ister kerhen kabullensinler, ister 'normal bir durum' olarak ister 'bu da nereden çıktı şimdi?' diyerek karşılasınlar, bu o kadar önemli değil; önemli olan şudur; sizler bu meclis üyelerini gözlemek, bilmek ve onların, 'gözünüzün' onların üstünde olduğunu, ona göre hareket etmeleri gerektiğini bilerek hareket etmelerini istiyor musunuz yoksa istemiyor musunuz?
Aile ve iş yaşamınızdaki deneyimlerinizden hareketle de belli bir yargınız vardır; sizce, belli bir inisiyatifi olan ama sürekli denetlediğiniz ve haliyle denetlendiğini bilen bir meclis üyesi mi yoksa yetki verdiğiniz andan itibaren 'saldım çayıra Mevla'm kayıra' diyerek kendi haline bıraktığınız bir meclis üyesi mi size (seçmenlere) sadık kalır ve daha çok hizmet eder?
***
Elbette, verili koşullarda, belediye meclis toplantılarına katılmak ve bu 'denetim' hakkını bir biçimde kullanmak gereklidir, mutlaka hayata geçirilmelidir; ama yeterli değildir.
Bizce, belediye meclis toplantılarının 'resmi' bölümünün bitiminden sonra, oturumu yönetenin (belediye başkanının) izleyicilere yönelik olarak sorduğu 'Söyleyeceğiniz bir şey var mı?' sorusu sonrası, izleyicilerden söyleyecek sözü olanların sözlerini söylemeleri yöntemi yerine, belediye meclis toplantılarına katılan (üyeler dışındaki) bütün kadınlar ve erkekler de, gündem maddelerinin görüşüldüğü zaman diliminde ''...kendileriyle ilgili konularda 'söz' söyleyebilmeli'' ve böylece, tartışılan konulara ve alınan kararlara bir biçimde katkıda bulunabilmelidirler. (Bknz: Datça'da Nasıl bir Yerel Yönetim İstiyoruz?/B.H.Hareketi/Datça)
Bugünkü yasal mevzuat buna uygun olmayabilir, nitekim öyledir de.
Ama baştan beri ısrarla önerdiğimiz 'katılım' iradesi ortaya konur ve istikrarlı hale getirilir ise, bunun bir yolu bulunabilir ve bu 'hakkın' yasallaşması için de ortak bir 'mücadele' gündeme alınabilir ve örgütlenebilir.
***
Biz, eğer istersek ve uğruna mücadele edersek, istemediğimiz pek çok şeyi değiştirebilir ve istediğimiz pek çok şeyi de elde edebiliriz.
Aksi durumda, verili koşullara 'rıza' gösteririz...Bize verilenlerle yetiniriz.
Siz hangisinden yanasınız?
25.05.2019/Datça"
"YEREL YÖNETİMİMİZİ DEMOKRATİKLEŞTİRELİM/
DEMOKRATİK BİR YEREL YÖNETİM YARATALIM (5)
Her ay başı, önceden belirlenmiş bir günde yapılan belediye meclis toplantılarına katılan yurttaşlar, (oy vermiş ya da oy vermemiş olsunlar) kendilerini temsil eden (öyle olduğu da genel kabul gören) meclis üyelerinden kimin ya da kimlerin kendilerine verilen 'vekalete' sadık kalarak, kimin ya da kimlerin ise bu 'vekalete' sadık kalmayarak (kendilerine, bir başkasına ya da bir başkalarına) çalıştıklarını kendi gözleriyle görme ve birinci elden tanık olma olanağı elde ederler.
Hal böyle olunca, toplantı boyunca toplantı salonunda olup biten her şeyi gören ve konuşulan her şeyi duyan, bunları aklının bir köşesine ya da bugünkü olanaklar ile şu veya bu biçimde bir yerlere kaydeden katılımcılar, meclis salonunda olup bitenlere dair takdir duygularını, eleştirilerini, önerilerini vb. her ne düşünüyorlarsa, onu, toplantı süresince veya toplantı bitiminden hemen orada veya bilahare, toplantı sonrası süreçte birebir görüşmelerinde meclis üyelerine; farklı ortamlarda (uygun olan veya uygun gördükleri her yerde), kamuoyuna, farklı biçimlerde ifade edeceklerdir ve ifade etmelidirler de; bunlar olmaz ise, bu katılım 'eksik' kalır.
Bir başka deyişle, önerilen, belediye meclis toplantılarına katılanların, toplantı sırasında, toplantı salonunda, belediye meclis üyelerine dair tanık oldukları her şey karşısında yalnızca 'seyirci' konumunda kaldıkları ve bilahare, toplantı bitiminde, toplantı salonunda olup biten ve tanık olunan her şeyi orada bırakıp salondan çıktıkları, her şeyi 'unuttukları'(!) bir 'katılım' değildir.
(Meclis üyeleri, kendilerine oy vermiş ya da oy vermemiş olsun, temsil ettikleri seçmenlerin, belediye meclis toplantılarına bu çerçevede bir 'katılım' ve haliyle kendileri üzerinde böylesi bir hakları olduğunu bilmeli ve daha baştan, bunu kabul etmelidirler; herhangi bir biçimde, seçmenlerin bu hakkını yadsımamalı ve bu hakkını kullanmasına karşı çıkmamalıdırlar.)
***
Dahası var!
Seçmenler, 5 yıllık bir süre için 'vekalet' vererek meclise gönderdiği bir üyenin, bu 5 yıllık sürenin herhangi bir zaman diliminde, kendilerine, yani 'güven' duyarak ona verdikleri 'vekalete' sadık kalmadığını, kendileri aleyhine olmak üzere 'kişisel çıkarı' ya da 'bir başkası/bir başkaları' hesabına (meclis toplantılarında veya meclis toplantıları dışında) çalıştığı kanısına varıyorlarsa ve bu çerçevede, o üyenin bu duruma son vermesi doğrultusunda yaptıkları bütün girişimlerin sonuçsuz kaldığını görüyorlarsa, evet o zaman, o üyenin kendilerini o mecliste temsil etme hakkına son verebilme; o üyeye verdikleri 'vekaleti' iptal edebilme; onu 'geri çağırabilme' (ve yerine yeni birisini gönderebilme) hakkına da sahip olmaları gerekiyor. (Böylesi bir durumda, hiçbir güç, bu hakkını kullanmak isteyen seçmenlere, bugün olduğu gibi 'Aklınız neredeydi kardeşim? Bu kişiyi göndermeseydiniz! Şimdi oturun oturduğunuz yerde. Kaderinize rıza gösterin. Sonuçlarına katlanın. Gelecek seçimde, istemediklerinizi aday göstermezsiniz, olur biter...' diyemez.)
***
Verili durumda, yerel düzeyde, belediye meclis toplantılarında tanık olduğumuz sistem, bir biçimde, 'temsili demokrasi' olarak adlandırılabilir; bizim önerdiğimiz ise, var olandan daha ileri bir sistemdir ve biz, buna, 'doğrudan demokrasi' diyoruz!
***
Belediye meclis toplantıları sırasında, meclis üyeleri dışındaki katılımcılara, kendilerini ilgilendiren konularda söz söyleme hakkının fiilen ve dahası yasal olarak tanınmasını isteyen bizler, bu 'geri çağırma' hakkının, yani siyasi literatürdeki adıyla 'emredici vekalet' hakkının da fiilen ve dahası, yasal olarak tanınması gerektiğini söylüyoruz.
(Elbette, bu hakkın, ülkemizde ve günlük yaşamımızda nasıl bir şekle bürünerek kullanılabileceği, keza bugünden, bu doğrultuda ne tür adımların atılabileceği konusu ortaklaşa tartışılmalıdır.)
***
Daha iyi bir dünya, daha iyi bir düzen, daha iyi bir demokrasi, daha iyi bir yönetim...daha iyi bir yaşam isteyen ve bütün bunlar için mücadele eden bizlerin 'ayırt edici' özelliklerimizden birisi de 'gerçekçi olmamız' ama (o an, o koşullarda) imkansız olanı istememizdir.
Evet bizim, bizi (eşitlerimizden) 'farklı' kılan hayallerimiz vardır ve bizler, bu hayallerimizin gerçekleşebilmesi için mücadele ediyoruz; bu hayallerimizin, uğruna mücadele edilmeye değer olduğunu düşünüyoruz.
Ya siz?
01.06.2019/Datça"
(Devam edecek)
(*) Bu bölümde okuduğunuz yazılar o dönemde bazı yerel İnternet sitelerinde yayınlandı.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder