9 Nisan 2021 Cuma

2021.04.10.CEZAEVİ YAZILARI-51: 'BİRLİK' ÜZERİNE!

  Hiç yorum yok

 

     CEZAEVİ YAZILARI-51: 'BİRLİK' ÜZERİNE!

     “ARKADAŞLAR, (*)

     Bu cezaevi özgülünde uzunca bir süre devam eden 'Birlik' tartışmaları sırasında, yalnızca siyasi hareketlerin temsilcilerinden oluşacak bir birliğin yaratılmasını doğru bulan devrimci-sosyalist arkadaşlar, bugün, bu düşüncelerini yaşama geçirmişler; bir birlik oluşturmuşlardır.

     Bugün için on bir siyasi hareket (PKK, TKP-B, THKP-C/ACİLCİLER, SVP, DH, ÇS, TDY, KAVA, TKP-ML/TİKKO, TKP-İS, KUK) ve DY'cuların .../... koğuşlarda (**) kalan temsilcisinden oluşan bu birlik, cezaevi sorunları ile sınırlı kalmak kaydıyla, kendi içerisinde bir bağlayıcılığa sahiptir; üç temsilci ile (her havalandırmaya bir temsilci düşecek şekilde) temsil edilmektedir.

     Bu arkadaşlar bugün bu birlik dışında kalan siyasi hareketlerin de kendilerinin sahip olduğu haklara sahip olarak bu birlik içinde yer alabileceğini; tek tek bireyler halinde yaşayanların ise farklı bir konuma sahip olduklarını, bu nedenle onlar ile farklı bir düzeyde ilişki kurmayı düşündüklerini söylemektedirler.

     *

     'Birlik' tartışması sürecinde farklı öneriler getiren veya farklı görüşler ileri süren ve bugün bu birliğin dışında kalan devrimci-sosyalist arkadaşlar (siyasi hareket, koğuş ve tek tek bireyler olarak) bu birliği 'olumsuzlamakta'; yani bu birliği eksik, yetersiz veya yanlış bir birlik olarak (bazen ortak, bazen de farklı gerekçelerle) değerlendirmektedirler.

     Bu birliği oluşturan siyasi hareketlerin 'Birlik' konusundaki anlayışlarını hem teorik olarak hem de pratikte yol açabileceği sonuçları açısından tartışmak ve eleştirmek mümkündür. Bence, bir anlayış düzeyinde savunulması ve buna uygun bir pratik çizgi izlenmesi halinde, bu birliği 'doğru bir birlik' olarak görmek ve kabul etmek mümkün değildir. 'Birlik' konusundaki yaklaşımın özünü, 'birim' cephe örgütlenmesi anlayışı oluşturabilir. Bunun somut ifadesi ise 'Komite' veya 'Konsey'dir. 3. Enternasyonal'in 'cephe' konusunda uzun yıllar yaptığı tartışmalar, farklı ülkelerde ve ülkemizde yaşanmış-yaşanılan örnekler, bu örgütlenmenin kavranılmasında bize ışık tutar ve yol gösterir.

     Bugün bu cezaevinde yaşama geçirilen bu birlik, yalnızca ve yalnızca, teorik bir önermenin değil, 'zorunluluğun' bir ifadesi olduğu noktasından yola çıkılırsa (Sol'un merkezi düzeyde kalıcı bir 'Birlik' oluşturamadığı, pek çok siyasi hareketin hala 'birim', 'cephe' örgütlenmesi konusunda somut herhangi bir görüş belirtmediği... ve ağırlıkla da cezaevlerinin çok özgün yerler olduğu gerçeğinden hareket edilirse) anlaşılabilir ve kabul edilebilir hale gelir. (Ki, böyle ifade edilmesi halinde bile, bazı yönler yine de tartışmayı gerektirir.)

     *

     Bu birliğin gerçekte kalıcı olup-olamayacağı, bugün dışında kalan siyasi hareketleri kucaklayıp- kucaklayamayacağı ve bu cezaevinin sorunlarının çözümünde olumlu bir misyonu üstlenip-üstlenemeyeceği..., tamamen önümüzdeki süreçte belli olacaktır.

     Bugünden söylenebilecek olanlar, şunlardır:

     Öncesi dönem ile kıyaslandığında, bu birlik, olumlu bir adımdır. Çünkü, hiç olmazsa, cezaevinin bir kesimi, kalıcı olacağı düşünülen bir birliğe kavuşmuştur; bazı şeyleri yapmaya aday (potansiyel olarak) bir güç oluşmuştur; çok başlılık bir ölçüde de olsa azalmıştır.

     Bu birlik, bugünden sonra, dışında kalan devrimci-sosyalist tutsakların yaşamını da doğrudan ya da dolaylı olarak şu ya da bu ölçüde etkileyecektir. Bu cezaevinde yaşayan herhangi bir devrimci-sosyalist tutsak açısından, bunun aksi olasılık, hiç yok denecek kadar azdır; öncelikle, bunun bilincine varmak gerekiyor.

     'Birlik' konusunda, yeni bir durum ortaya çıkmıştır; artık, bütün devrimci-sosyalist tutsakları içerecek şekilde, sıfırdan başlayan bir 'Birlik' tartışması yapılamaz; yapılması istense de anlamlı ve yararlı olmaz. Bu konudaki tartışmalar, bundan sonra, yeni bir düzlemde yapılabilir; böyle yapılırsa, daha anlamlı, yararlı ve sonuç alıcı olur.

     Ancak, bu yeni durum, 'Birlik' konusunda, olumlu ve olumsuz yeni özellikleri de ortaya çıkarmıştır. Bu özelliklerden birisini öne çıkarmak ve onu önümüzdeki sürece egemen kılmak, tamamen, hem bu birliği oluşturan hem de bu birliğin dışında kalan devrimci-sosyalist tutsakların, yani bu cezaevinde yaşayan bizlerin izleyeceği yöntemlere ve göstereceği becerilere kalmıştır.

     *

     Bugün 'Birlik' açısından ele alındığında, şöyle bir görünüm söz konusudur: Bir yanda, bir birlik oluşturan siyasi tutsaklar vardır; öbür yanda ise bu birliğe karşı olan ama aralarında bir birliğe de sahip olmayan siyasi tutsaklar vardır.

     Herhalde, her iki kesimden hiç kimse de bu görüntüden memnun değildir ve bu görüntünün kalıcılaşmasını istememektedir.

     Bu varsayımdan hareketle, benim önerim şudur:

     Yaşama geçirilen birliğin dışında kalan arkadaşlar, öncelikle bu birliği 'nesnel bir olgu' olarak kabul etmelidirler; bu birlik hakkındaki düşünceleri, bu birliği böyle bir kabul edişin önünde engel değildir, olamaz da... Ardından, bu birliğin oluşturulması sonrası ortaya çıkan yeni durumda, kendilerini nasıl ifade edebileceklerini ve bu birlik karşısında nasıl bir konumlanma içerisine girebileceklerini tartışmalıdırlar.

     'Birlik' açısından, bugünkü görünümden daha ileri ve olumlu bir görünüme geçişin yolu, ancak böyle bulunabilir, Pratik yeni adımların atılabilmesi, ancak böyle mümkün olabilir.

     Mevcut birliğin dışında kalan kesimin, 'Birlik' tartışması sürecinde farklı öneriler ve görüşler ileri sürdüklerine bakılarak, bu cezaevinde kurulması olası bütün birliklere değil, yalnızca bu birliğe karşı çıktıkları söylenebilir.

     Eğer bu doğruysa, o zaman, bu kesimdeki arkadaşların, şu an yaşanılan gerçeklikte, yapmaları gereken şeyler ve atmaları gereken pratik adımlar var demektir.

     1- Farklı bir birlik önermiş olan arkadaşlar, çok doğal olarak, bu önerdikleri birliği yaşama geçirmeye çalışmalıdırlar. Herhalde, herkes teslim eder ki, bugün böyle bir birliği oluşturmak hem bir hak hem de bir görevdir; aynı zamanda da mümkündür.

     Bence, bu ikinci birliğin kurulması, bu cezaevi açısından olumsuz bir adım olarak değil, olumlu bir ikinci adım olarak değerlendirilmelidir. Çünkü, bugün birlik dışında kalan kesim de bir birliğe kavuşacaktır; bazı şeyler yapmaya aday (o da potansiyel olarak) ikinci bir güç oluşacaktır; çok başlılık, iki başlılığa dönüşecektir. Bu cezaevindeki devrimci-sosyalist tutsaklarca birlikte hareket edebilmenin, var olan sorunların birlikte tartışılabilmesinin ve çözümüne çalışılabilmesinin, cezaevi yönetimi karşısında etkili ve yaptırım gücü fazla olan bir güç olunabilmesinin vb. koşulları daha fazla oluşabilecektir. Bir başka deyişle, bu ikinci birlik, şu anki durumdan daha ileri bir duruma geçiş anlamına gelecektir. Ve bunun pek çok yararı olacaktır.

     2- Eğer, böylesi ikinci bir birlik kurulamaz ise veya farklı nedenlerden dolayı bundan imtina edilirse, o zaman, bugün kurulu bulunan birlik ile mümkün olduğunca çok birlikte hareket edebilmenin koşullarının yaratılabilmesine çalışmak ve bunun olanaklarını araştırmak (siyasi hareket, koğuş ve tek tek bireyler olarak) doğru ve anlamlı bir yaklaşım olacaktır. Hiç şüphesiz, bu noktada da pek çok olasılık söz konusudur...

     Bu olası gelişmelere bağlı olarak, eğer gerekirse, cezaevinde yeni bir yerleşim düzenini düşünmek ve bunu gerçekleştirmek yararlı olabilir...” (12.10.1990)(1)/Nazilli/12. Koğuş

     10.04.2021/Datça/Mehmet Erdal

     (*) Bu yazı, 'Birlik' tartışmaları ile ilgili olarak cezaevi içinde okunmak üzere yazılmıştır.

     (**) Buradaki (DH/Devrimci Hareket), ODAK çevresidir.

Bu kurulan birlik içinde temsilci düzeyinde yer alan DY'cu tutsaklar ise, 9-13. Koğuşlarda bulunan ve (o günlerde) kendilerini, olmayan DY örgütünün ve Devrimci İşçi'nin Nazilli Cezaevi birimi olarak gören arkadaşlarımızdı. 7. Koğuşta bulunan arkadaşlarımız ise bu birliğe itiraz ediyorlardı.

     

                                               (22-23 Nisan 1990/8-12. Koğuş bahçesi)

     (1) 12.10.1990



     

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder