1 Aralık 2022 Perşembe

2022.12.01.(YAZILAR) YOLA VE YOLCULUĞA DAİR-25: KİME/KİMLERE MUHALİFİZ?

  Hiç yorum yok

     


YAZILAR (YOLA VE YOLCULUĞA DAİR)-25: KİME/KİMLERE MUHALİFİZ?

     Yakın zaman önce, bir sorun ile ilgili haber yapabilmek için birinci el kaynaklardan ya da ağızlardan bilgi edinmeye, işin aslı astarı nedir öğrenmeye çalışıyordum. Bir dönem sola meylettiğini ve sonrasında CHP'ye katıldığını öğrendiğim genç bir arkadaş, siz, dedi, üyesi olduğu CHP'yi kastederek, muhalefete muhalefet yapıyorsunuz; gidin, iktidara muhalefet edin.

     Datça'da, bazı CHP'li dostlarımız, tanık olduklarım ve gözlemlerim çerçevesinde yazıyorum, yaşanan bir sorun ile ilgili yazılı ya da sözlü eleştiriler yöneltildiğinde eleştirilen merkezi yönetim ise alkışlıyorlar, yok eğer CHP'li bir belediye başkanının yönettiği yerel yönetim ise bu genç arkadaşınki gibi benzer ifadeler ile tepki gösteriyorlar.

     Eleştirilere böylesi tepki gösterenlerin beklediği yaklaşım “Biz muhalifiz, haliyle muhalif olmanın getirdiği dezavantajlara sahibiz. Bizi iktidar ile eş konumda görüp eleştirmeyin.” değil, düpedüz “muafiyet”dir. Yani, bu dostlarımız, siz de biz de merkezi yönetime muhalifiz, haliyle, sizden beklediğimiz, bizim kusurlarımızı görüp usturuplu bir biçimde eleştirmeniz değil, görmemeniz, görseniz de başınızı öte yana çevirmeniz, bizi yurttaşların gözünde yıpratmamanızdır... diyorlar. Bu nedenle, yönetimde oldukları yerel yönetimlerin uygulamalarına yönelik her türlü eleştiriyi hiç hoş karşılamıyorlar ve yerel yönetimde kendilerine en yakın rakip olarak gördükleri siyasi partinin/gücün ekmeğine yağ sürme, onun hesabına çalışma olarak görüyorlar.

     ***

     Çok aşikar ki 1999 yılından beri CHP'li belediye başkanlarının kesintisiz olarak yönettiği Datça'da yaşanan bir sorunun kaynağının merkezi yönetim mi yoksa yerel yönetim mi olduğu ancak sorgulama yapılarak öğrenilebilir; bu yapılmadan, sahip olduğumuz siyasi konumdan hareketle peşin bir hükme vararak, sorumlunun yerel ya da merkezi yönetim olduğuna dair düşünce beyan etmek... abesle iştigal etmektir.

     Kargı Koyunda 128.000 m2'lik bir alanın ve kamuya ait pek çok yerin (doğrudan ya da Özelleştirme İdaresi üzerinden) satışa çıkarılması, kıyıların MUÇEV aracılığıyla işletmelere kiraya verilerek halka kapatılması, hesapsız kitapsız bir şekilde devasa bir yat limanı inşaatına girişilmesi, iç-dış turizmin teşvik edilmesine karşın 50 yıldır Datça Yarımadasının genelini içerecek şekilde imar planlarının çıkarılmaması ve haliyle bir biçimde “kaçak yapılaşmanın” teşvik edilerek doğal dokunun bozulmasına neden olunması, Datça Belediyesi'nin bazı taleplerinin Cumhurbaşkanınca ya da ilgili bakanlıklarca kabul edilmemesi ya da sürüncemede bırakılması vb... merkezi yönetimden kaynaklanan sorunlardır.

     Büyükşehir Yasası ile belediye mülkü haline gelen Cumalı (Çeşmeköy) köylülerine ait ortak mülk konumundaki zeytinliğin satışa çıkarılması kararı, yeni yapılacak pazar yerinin özelleştirilebileceğinin bir ara dile dolanması, alt yapı sorunları çözülmeden İskele Mahallesi Mezarlığı arkasında kalan bölgeye inşaat izni verilmesi ve 12 yıla yakın bir süre orada oturan yurttaşların mağduriyetlerine yol açılması, MUSKİ'nin yeterli arazöz olmaması nedeniyle talebi karşılayamaması ve dolan foseptik çukurları zamanında boşaltılamadığı için lağım sularının alt katların içine taşması, patlayan su ve kanalizasyon borularının günlerce o durumda kalması vb... ise yerel ve Muğla Büyükşehir yönetimlerinin sorumluluğundaki sorunlardır.

     Bunların böyle olmadığını kim söyleyebilir?

     ***

     Sol, sosyalist... muhalif bir kişi, çevre, siyasi parti... bu sorunlara dair bir görüş belirtmek istediğinde bakacağı yer yalnızca sorunun kaynağı/soruna kimin yol açtığı değil, aynı zamanda ve hatta öncelikli olarak sorunun yol açtığı mağduriyetler ve bu mağduriyetlere uğrayan vatandaşların kimler olduğudur.

     Bu yaklaşımın sonucudur ki biz Sol Partililer Kargı Koyundaki ya da diğer yerlerdeki kamu arazilerinin merkezi yönetim tarafından satışına karşı çıkarken Cumalı Köyünde (Çeşmeköy) köylülerin ortak mülkü zeytinliğin yerel yönetim tarafından satış kararına da karşı çıktık. “Kaçak yapı” oldukları gerekçesiyle bazı yurttaşların binalarının yerle bir edilmesine karşı çıkarken yasaların zorlama yorumlanması çerçevesinde 2016 yılından itibaren Karaköy (Körmen) ve Kızlan ağırlıklı bazı mahallelerde pıtrak gibi çoğalan 1+1'lerin yapılmasına da “hayır” dedik ve bilindiği üzere bu nedenle belediye binası içerisinde fiziki tacize uğradık. Büyükşehir Yasası ile köylerin mahalleye dönüştürülmesine karşı çıkarken yerel yönetimin bu mahallelerin “kırsal mahalle” statüsüne alınmasına karşı çıkmasını da eleştirdik...

     Hiç şüphesiz CHP'li yerel yönetimin “muhalif” konumda olduğunu unutmadık ama bu nedenle eleştirilerden “muaf” tutup yapılan her şeyi sorgusuz sualsiz görmemezlikten gelme ve kabullenme konumuna da düşmedik.

     ***

     Sol, sosyalist... muhalif bir kişi, çevre, siyasi parti... olarak 1999 yılından beri CHP'li bir belediye başkanının yönettiği Datça'da ve benzer konumdaki yerlerde yaşanan sorunların tümünün merkezi yönetim ya da CHP'nin merkezi yönetimde de olamaması kaynaklı olduğunu söyleyerek ya da yaşanan bazı sorunların ortaya çıkışındaki yerel yönetimin sorumluluğunu örtük olarak yok sayan bir yaklaşımla bu sorunların çözümü doğrultusunda bir mücadele örgütleyemeyiz.

     Merkezi yönetim tarafından Kargı Koyu ve başka yerlerdeki kamu arazilerinin satışına karşı çıkarken Cumalı'daki zeytinlik gibi Büyükşehir Yasası ile tasarrufu yerel yönetime geçmiş köylülerin ortak mülklerinin yerel yönetim tarafından satış kararına karşı çıkmıyorsak, yanlış olduğunu söylediğimiz Büyükşehir yasası ile mahalleye dönen köylerin “kırsal mahalle” statüsüne alınıp alınmaması konusunda tek söz söylemiyorsak... inandırıcı olamayız. Artvin'de, Rize'de, Kaz Dağlarında, Bergama'da, Aydın'da... olduğu gibi Muğla'da yürütülen ekoloji mücadelesini de bu sorunların ortaya çıkışında yerel yönetimlerin (Datça/1+1'ler, Marmaris/SİNPAŞ, Menteşe/Deştin Çimento Fabrikası, Milas/Tuzla Sulak Alanı) var olan ve herkesçe bilinen sorumluluğunu şu veya bu nedenle bir biçimde görmemezlikten gelerek yürütemeyiz...

     Kısacası, biz, hiç şüphesiz aralarında görece farklılıklar olduğunu unutmadan, her kim ki yaşadığımız sorunlara kaynaklık etmekte ve mağduriyetlere yol açmaktadır, ona muhalifiz.

     01.12.2022/Datça/Mehmet Erdal

 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder