2022.05.14.YAZILAR (YOLA VE YOLCULUĞA DAİR)-23: "DEMOKRASİ PLATFORMLARI" ÜZERİNE TARTIŞMA NOTLARI (5)
YAZILAR (YOLA VE YOLCULUĞA DAİR)-23: “DEMOKRASİ PLATFORMLARI” ÜZERİNE TARTIŞMA NOTLARI (5)
Bu yazılarda tartışma konusu olan ve artık ömrünü tamamladığı ifade edilen platformlar, dernek, sendika... gibi kitle örgütlenmelerini, siyasi kolektiviteleri ve bireyleri bir araya getiren, onların birlikteliğini ve ortak mücadelesini sağlamaya çalışan platformlardır; önerilen ise “Bu aşamada, bir ilk adım olarak, tartışma konumuz olan bu platformların içerisinde yer alan siyasi kolektivitelerin (çevre, grup, parti, platform vb.) platformlardan ayrılmaları...; bu platformların derneklerden, sendikalardan, platformlardan ve kişilerden oluşan örgütlenmeler olarak yollarına devam etmeleri...; siyasi kolektivitelerin, bu platformlara destek vermeleri...” dir. (4. Bölüm)
Bunun anlaşıldığını düşünüyoruz.
Devam ediyoruz.
***
12 Eylül 1980 sonrası süreçte bu platformların hiç kurul(a)madığı ya da kurulduğu ama bir süre sonra sönümlendiği yerlerde, ömrünü tamamladığını söylediğimiz platformların kurulmasına karşı çıkarken; derneklerden, sendikalardan... ve gönüllü katılım gösteren kişilerden oluşan platformların kurulmak istenmesine ise karşı çıkmanın doğru olmadığını, düşünüyoruz.
Tartışma konusu ettiğimiz platformların var oldukları yerlerde varlığını sürdürmeye devam etmesini ve olmayan yerlerde de kurulmasını savunmak, söylem ne olursa olsun, gerçekte, hem içinde yaşanılan sürecin değişken özellikler gösteren nesnel ve öznel koşullarının kavranılamadığını, hem de, bu görüşü savunanın konumuna göre (dernek, sendika..., siyasi kolektivite, birey), özgüven duygusu olmadığını, kendisini ve bulunduğu yeri sürecin merkezine koyduğunu, dışındakilere güven duymadığını, her şeyi kontrol altında tutmak istediğini, siyasi kolektiviteler ile kitle örgütlenmelerinin “eş” düzeyde gördüğünü ve kabul ettiğini... anlatır.
Tartışma konusu ettiğimiz platformların ömrünü tamamladığını, olmayan yerlerde kurulmalarının yanlış olduğunu söyleyip, siyasi kolektivitelerin içinde yer almadığı platformların kurulması istemlerine karşı çıkmak ise, “birlik” konusunun karmaşık ve çok boyutlu olduğu gerçeğini kavrayamamaktır.
***
Birlik, yürütülüp yönlendirilmeye çalışılan mücadelenin bir gereksinimi olarak ortaya çıkar; haliyle, içinde yaşanılan nesnel ve öznel koşullara göre değişken özellikler gösterir. Nitekim, 40 yıl süren yenilgi döneminin nesnel ve öznel koşullarında oluşan “Demokrasi”, “Emek ve Demokrasi” vb. adlarla anılan platformlar, o koşullarda, oluşturuldukları yerlerde bir gereksinimi karşılarken, değişim süreci içerisine giren şimdiki nesnel ve öznel koşullarda ise yürütülüp yönlendirilmeye çalışılan mücadelenin gereksinimlerini karşılayabilecek bir örgütlenme biçimi olarak görülemezler.
Dernek, sendika, birlik... gibi kitle örgütlenmeleri, nesnel ve öznel koşullara bağlı olarak, her dönem bir biçimde var olacaklardır; haliyle, bu örgütlenmelerin, içlerinde yer alan ya da yönetimlerinde bulunan solcuların, sosyalistlerin, devrimcilerin, demokratların ve yurtseverlerin yönlendirmesiyle de benzer ya da görece birbirlerinden farklı gerekçelerle bir araya gelme, dayanışma içerisine girme ve kendi gerçeklikleri çerçevesinde ortak mücadele yürütme vb... istemleri ve çabaları her daim olacaktır.
Tartışma konusu ettiğimiz platformların dönüşebileceği ya da oluşturulmak istenmesi halinde karşı çıkılmamasını düşündüğümüz platformlar, işte tam da bu “...bir araya gelme, dayanışma içerisine girme ve kendi gerçeklikleri çerçevesinde ortak mücadele yürütme vb. istemleri ve çabaları"nın somutlanmış ifadesi olan platformlardır.
Sol, sosyalist, devrimci, demokrat ve yurtsever siyasi kolektivitelerin dernek, sendika vb... kitle örgütlenmelerinin kendi aralarında bir platform oluşturma istemlerini, platformlar oluşmuş ise faaliyetlerini desteklememe gibi keyfiyete dayalı bir tavırları olamaz, olmamalıdır da.
***
Siyasi kolektiviteler, bu desteklerini, istenildiğinde onların yanında durarak ve yanlarında olunacağının bilinmesine inanmalarını sağlayarak, gösterirler; dernek, sendika vb. kitle örgütlenmeleri ve bireyler ile “temsilci” düzleminde platformlar (birliktelikler) oluşturarak, her konuda onlarla ortaklaşa kararlar alarak ve hareket ederek, değil.
Birincisi doğru bir konumlanmayı anlatır; ikincisi, başka bir şeyi.
İkinci halde ne dernekler, sendikalar..., ne de siyasi kolektiviteler kendi işlevlerine uygun olarak toplumsal mücadele içerisinde yer alabilir ve görev üstlenebilirler; her şey birbirine karışır ve sonuç itibariyle, kısır bir döngü içinde dönülür durulur...
40 yıllık yenilgi dönemi, bunun kanıtıdır.
***
Bugünkü koşullarda (sol, sosyalist, devrimci, demokrat ve yurtsever) siyasi kolektivitelerin ve (dernek, sendika... gibi) kitle örgütlenmelerinin her birinin kendi düzlemlerinde işlevlerini yerine getirmelerini savunmak; yürütülüp yönlendirilecek mücadele içerisinde en küçük birimlerden başlayarak yurttaşı temel alan birliktelikleri oluşturmaya çalışmak, doğru olandır...
Şimdi, bu noktadayız!
14.05.2022/Datça/Mehmet Erdal
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder