19 Kasım 2021 Cuma

2021.11.20.CEZAEVİ YAZILARI-79: FİNAL: ÖZGÜRLÜK

  Hiç yorum yok

 

     CEZAEVİ YAZILARI-79: FİNAL: ÖZGÜRLÜK.

     Elimdeki yazılara göre, en son 18.07.1991 günü yazmışım.

     01.08.1991 günü Nazilli E Tipi Kapalı Cezaevinden tahliye oldum; özgürlüğüme kavuştum.

     Siyasi tutsaklar olarak, 12 Eylül döneminde cezaevlerinde yatarken, elbette 1981-1982-1983...'lerde değil, 1984-1985-1986...'lardan itibaren, bazılarımız, cezaevinden çıktıktan sonra köyümüze, mahallemize... vardığımızda ailelerimiz, arkadaşlarımız, halkımız tarafından nasıl karşılanacağımızı merak ederdik(*).

     Ailelerimizin, özgürlüğüne kavuşan arkadaşlarımızın, eşimizin-dostumuzun ziyaretlerimize geldiklerinde ya da mektuplarında anlattıkları, moral bozucuydu. Bu gerçeklikte, Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile tahliye olmamız ve özgürlüğümüze kavuşmamız gündeme geldiğinde, dışarıya çıkmamıza dair hiç bir düş kurmuyordum; adlarımız okunacak, içeride kalan arkadaşlarımızla vedalaşacak ve tahliye olacaktık. Dışarıda bizi bekleyen aile bireylerimizden kim var ise onlarla buluşacak, kucaklaşacak ve cezaevi sonrası hayatımıza başlayacaktık.

     31 Temmuz'u 1 Ağustos'a bağlayan son gece, benzer gecelerde hep olduğu üzere, geceyi yarı uyur/yarı uyanık geçirdim; sabah kalkınca, cezaevinde sahip olduğum eşyaların bir kısmını yanımda götürmek için toparladım ve adım okununca, 12. Koğuşun kapısından malta'ya adımımı attım. Kapı altına yöneldim. Zorunlu işlemler yapıldı ve cezaevi dışına, özgürlüğüme doğru yürüdüm...

     O da ne?

     Cezaevi dışından davul ve zurna sesleri geliyor; tam bir şaşkınlık içerisindeyim. Çok heyecanlıyım. Kalbim çarpıyor. İlk gördüğüm, müthiş bir kalabalık. Kulakları çınlasın, Fatma (Öter) anamız (**) koşturup geliyor. Eşim, arkadaşlarımız...

     İnanılır değil. Çok hoş bir an; insana her şeyi unutturuyor.

     Cezaevi dışındaki arkadaşlarımızdan kim ne kadar ve nasıl katkıda bulunmuştu bilemiyorum, hepsi elbirliği etmiş ve bize o muhteşem karşılama törenini hazırlamışlardı. Cezaevinde yatarken ve/veya sonrasındaki ilişkilerimiz nasıl olursa olsun, bu yaptıkları unutulacak şeyler değillerdi.

     Kalabalığın arasından yürüdüm ve Sevda ile bir yere gidip oturduk; arkadaşların geri kalanının çıkmasını ve sonrasında İzmir'e götürülmeyi beklemeye başladık.

     Bir an geldi ve haydi, gidiyoruz, sizi evinize biz götüreceğiz, dedi, arkadaşlar.

     Düştük yola...

     20.11.2021/Datça/Mehmet Erdal

(*) Belki de kendisini çok sevdiğimizden ve çok trajik bir biçimde (bir mobilet kazası) öldüğünden olabilir, hiç aklımdan çıkmaz, M. Ali Sarıkaya arkadaşımız, çıkmasına çok yakın bir zaman kala sormuştu, çıktıktan sonra köyünde nasıl karşılanacağını; kahramanlar gibi, davullar-zurnalar eşliğinde, demiştim, biraz muzipçe bir ifadeyle. Öyle ya, bizler, halkı için mücadele etmiş, her şeyini feda etmiş, gözünü kırpmadan ölüme gitmiş ve yıllarca mahpus yatmış kişilerdik; halkımız, bizim kadrimizi ve kıymetimizi biliyordur, haliyle özgürlüğüne kavuşan ve yeniden aralarına dönen bizleri bütün sıcaklığı ile bağrına basacak ve bizlere hak ettiğimiz değeri verecektir.

Tahliye olduktan sonra ilk fırsatta bizleri ziyaret ettiğinde sormuştum köyüne gittiğinde nasıl karşılandığını; gülerek anlatmıştı...

                                            24.4.1988/Aydın E Tipi Kapalı Cezaevi/Alt Tecrit

                          (Ayakta, sağdan üçüncü, ölümünden 25 gün önce ziyaretimize geldiğinde Bknz: http://mehmeterdalyazilar.blogspot.com/ 2020.05.19.M.ALİ SARIKAYA)

(**) Fatma (Öter) anamız, en çok çeken analarımızdandır; halihazırda, iki oğlu da (Halil ve Üzeyir) siyasi olmayan nedenlerden cezaevindedir.

                      (1.08.1991/Nazilli E Tipi Kapalı Cezaevi önü/Özgürlüğün ilk dakikası... Eşim ve Fatma Öter)


                                            (15 Eylül 2019/Hüdai Mohan ile ziyaret ettiğimiz gün)

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder