YAZILAR (YOLA VE YOLCULUĞA DAİR)-3: "EN GÜZELİ, YOL YÜRÜYÜŞ ÖĞRETİR" (Gülten Akın)
YAZILAR (YOLA VE YOLCULUĞA DAİR)-3: “EN GÜZELİ, YOL YÜRÜYÜŞ ÖĞRETİR” (Gülten Akın)
Erzurum'dan nakil geldiğimiz 1975-76 öğretim yılında, Ege Üniversitesi İTBF (İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi), yani şimdiki 9 Eylül Üniversitesi Rektörlük binası Çankaya caddesinde bulunan Çankaya Ülkü Ocağı'nın burnunun dibinde idi; haliyle, faşistler, sayıları az olmasına karşın, İTBF'de hakimiyet kurmak için sürekli yükleniyorlardı. Bu da, doğal olarak, hem gündüz hem de gece bölümünde, her daim “çatışma” demekti.
Yiğidi öldürelim ama kimsenin hakkını yemeyelim: İTBF'de gündeme gelen farklı biçimlerdeki ve ölçekteki çatışmalarda, sol/devrimci öğrenciler ( HK/Halkın Kurtuluşu, TDY/Türkiye Devriminin Yolu, TEP/Türkiye Emek Partisi, DK/Devrimci Kurtuluş, KSD/Kurtuluş Sosyalist Dergi, DDKD/Doğu Devrimci Kültür Derneği, DG/Devrimci Gençlik...) olarak birlikte davranıyor ve yer alıyorduk. (1)
Kendilerini farklı tanımlayan bütün bu öğrenciler arasında, hiç şüphesiz, günlük hayata ve yapılması gerekenlere dair (bir önceki bölümde değinilen “boykot” olayında olduğu gibi) farklılıklar vardı; bunun olmadığını söyleyemeyiz. Ama, bütün bu farklılıklara rağmen, bu öğrenciler, “aklın yolu birdir” deyip, okulun faşist hakimiyetine alınmasına karşı birlikte direniyorlardı. (2)
Bu, hayatın doğal akışına uygun bir hareketti.
Öte yandan ise, okul içinde ya da dışında (yurtlarda, öğrenci derneklerinde, kantinlerde), farklı siyasi gruplar arasında yapılan tartışmalarda, ülkenin içinde bulunduğu koşullara ve o koşullarda yapılması gerekenlere dair “farklı söylemler” dillerden düşmüyordu.
Bize (Devrimci Gençlik) göre, içinde yaşanılan koşullarda, faşizm, yukarıdan aşağıya doğru, okullardan ve devlet kurumlarından başlayarak (mahallelere, iş yerlerine, kırsal kesime doğru bir rota izleyerek) bütün ülkeyi işgal altına almak istiyordu. Böylesi bir gelişme karşısında seyirci kalmak ve masa başında kaleme alınmış afaki bir “sol söylemle” devrimcilik yapmak olası değildi. Hayat, devrimci gençliği, okullardan başlayarak faşist işgalin gündeme geldiği her yerde mücadeleye ve hatta mücadelenin ön saflarında yer almaya çağırıyordu; hayatın bu çağırısına kayıtsız kalınamazdı.
İçinde yaşanılan koşullara uygun olarak belirlenen ve yürütülen bir mücadele çizgisinin kitleselleşebilme ve başarıya ulaşabilme şansı vardı; aksi, boş bir çabaydı. (3)
Bu bakış çerçevesinde, İzmir'de, 1975-1976 Kış döneminden başlayarak Bornova Kampüsü'nde, İTBF'de, Atatürk Lisesi'nde, Namık Kemal Lisesi'nde, Çınarlı Endüstri Meslek Lisesi'nde... yürütülen anti-faşist mücadelenin içinde aktif olarak yer almanın yanı sıra, ilk başlarda, İTBF'den ve GHİYO'dan, sonraları diğer fakültelerden Balçova, Hatay, Yeşilyurt, Karabağlar, Şirinyer, Buca, Gültepe, Altındağ, Ballıkuyu, Yapıcıoğlu, Yeşildere, Tepecik, Gürçeşme... gibi mahallelere gidip gelmeye ve oralarda yürütülen anti-faşist mücadelelere katkıda bulunmaya çalıştık.
Mahallelerde yürütülen bu mücadeleler Karabağlar, Hatay ve Kahramanlar'da çok sert çatışmalar biçimini alırken, Balçova'da mahallenin sorunlarının çözümü, Altındağ'da taş ocağının ve Çimentaş'ın (çimento fabrikası) tozuna karşı mücadele, Gültepe'de kadınlara okuma ve yazma öğretme, Yeşildere'de “heyelan”dan etkilenen yurttaşlara yardım, Altındağ'da CHP'li Lütfi Özer'in, Gültepe'de CHP'li Aydın Erten'in belediye başkanı olmasıyla sonuçlanacak 1977 yılının yerel seçimlerinde yer alma, Çiğli/Tuzla'da Yer altı Maden-İş'in örgütlenmesi... biçimlerine bürünüyordu.
Çok kısa sürede ete kemiğe bürünen bu mücadele çizgisi İDOD'u (İzmir Orta öğrenim Derneği), EGE DEV-GENÇ'i (Ege Devrimci Gençlik Derneği), DEV-İŞ'i (Devrimci İşçi Derneği), mahalle dernekleri ve yönetiminde olduğu sendikaları ile 1978-1979 yıllarında İzmir'in bütün yaşam alanlarında varlığını somut olarak gösterdi; 1979 sonu 1980 başı gündeme gelen Tariş işçi, Çimentepe ve Gültepe Mahalle direnişlerinde, bu çizginin rolü, belirleyici oldu...
26.12.2021/Datça/Mehmet Erdal
1- GSB (Genç Sosyal Devrimciler/Sosyalistler Birliği), ki sonrasında İGD'ye (İlerici Gençlik Derneği) evrileceklerdi, anımsadığım kadarıyla, bu yıllarda, bizim fakültemizdeki anti-faşist mücadelede yer almıyorlardı; onlara göre, öğrenci, her koşulda okulunda okumalı ve okulunu bitirmeliydi. Haliyle, böyle davranmayan ve faşistlerin saldırılarına karşı direnen bizler, “goşist”dik.
Bir de TİKP (Türkiye İşçi Köylü Partisi), yani Doğu Perinçek ekibinden yana olanlar vardı; onlar da, yürütülen bu mücadelenin uzağındaydılar.
2- 1976 yılı Mart ayı içerisinde, Gürçeşme Mahallesinde, Buca'da okuyan üniversite öğrencilerini belediye otobüsünden inerken kurşunlayan faşistler Hüseyin Güzel adındaki devrimci bir işçiyi öldürmüşlerdi; bu işçi, İzmir'de öldürülen ilk devrimcidir. Bu arkadaşın cenazesinin Konak Devlet Hastanesi'nden alınması sırasında olaylar çıktı ve çok sayıda farklı siyasi görüşten sol, sosyalist, devrimci öğrenci göz altına alındı, bazıları tutuklandı.
Keza, İTBF'de 1976 Nisan ayı sonlarında gündeme gelen bir faşist saldırı sırasında yaşanan çatışma nedeniyle gözaltına alınan ve 3 ay 10 gün tutuklu kalan öğrencilerden birisi bendim; diğer arkadaşlar, farklı siyasi eğilimdendiler.
3- İzmir'de, örn: THKP-C çizgisini en yalın bir biçimde savunduğunu söyleyen DK'lı (Devrimci Kurtuluş) arkadaşlara göre, Devrimci Gençlik'ciler, yani biz, söylemde Mahir'i savunduğumuzu söylüyor ama gerçekte ret ediyorduk; Devrimci Gençlik dergisi çevresinde örgütleniyorduk. Silahlı mücadele vermiyorduk. Faşistler ile kavga edip duruyor ama devlete yönelmiyorduk.
Benim “geri cephe” içinde yer almama neden olanlardan ve gerçekten, ilk başlarda, benim için, şimdilerin deyimiyle “rol model” olan okulumuzdan DK'lı bir arkadaş, yıllar sonra bir araya geldiğimizde, “biz”, dedi, “okul dışında, evlerde bekleyip duruyorduk; sözde, bize haber gelecek ve gidip eylem yapacaktık. Uzun süre böyle bekleyip durduktan sonra, baktım, bekleyip durmaktan başka yaptığımız hiç bir şey yok, hadi bana eyvallah, ben gidiyorum, dedim ve çektim gittim. Okulu bitirdim. Siz, okulun dışında mahallelerde ve başka yerlerde faşistlere karşı savaştınız, hızla kitleselleştiniz; doğru yaptınız. Haklı çıktınız.”
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder